Aim: Anemia is an important public health problem that concerns human and community health. In this study, we aimed to determine the etiology of anemia in different age groups and create social awareness. Methods: The study (retrospective cohort study) included anemia patients between 6 months and 18 years old who applied to the Pediatric Hematology and Oncology Outpatient Clinic of KSU Medical Faculty between January 2015 and January 2018. Results: 1120 patients were included in the study. There were 873 with iron deficiency anemia, 184 with thalassemia minor, 25 with vitamin B12 deficiency anemia, 13 with autoimmune hemolytic anemia, 10 with hereditary spherocytosis and the other etiology of anemia. While 16.4% of all patients and 33.8% of patients aged 6-12 years had thalassemia minor. On the other side, 81.3% of patients aged 6 months-2 years, 74.3% of patients aged 2-6 years, 60.4% of patients aged 6-12 years and 85.0% of patients aged 12-18 years had iron-deficiency anemia. Iron deficiency anemia was common in males (60.2%) in the 2-6 years age group (P=0.002), but it was common in females (80.6%) in the 12-18 years age group (P<0.001). Conclusion: As a result of this study, it has been concluded that screening and iron supplementation should be done in societies at risk.
Sevgili okuyucularımız, Bu kitabı bilim gibi uzun bir yol kat etmekte olan ve temel tıp alanında çalışan değerli arkadaşlarımızın katkıları ile yayımladık. Bir işe başlamak onun başarılması için oldukça önemli bir aşamadır, bu nedenle hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini unutmayalım. Sağlık bilimlerinde temel ve klinik bilimleri birbirinden keskin çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Ayrıca disiplinler arası araştırmalar ve çalışmalar daha kıymetlidir. Bu nedenle kitabımızın içeriği her ne kadar temel tıp bilimleri ağırlıklı olsa da klinikle entegre olan konular da yer almaktadır. Diyabetin erkek infertilitesi ile ilişkisi, lipit yapıları ile ilgili araştırmalarının geçmişi ve şimdiki durumunun gözden geçirilmesi ile birlikte lipidomik araştırma tekniklerinin incelenmesi, kalsiyum iyonu ve pompalarının kas kasılma ve gevşemesindeki kritik işlevlerinin belirlenmesi, regülatör B hücrelerinin fonksiyonlarının araştırılması, tıp tarihinde dört humor olarak bilinen sarı ve kara safra, balgam ve kan kavramlarının incelenmesi, çinko eksikliğinin tiroid bozukluğuyla ilişkisinin araştırılması, doku biyokimyasının gözden geçirilmesi, hematopoetik kök hücre nakli ve böbrek konusunun değerlendirilmesi, halk sağlığı açısından sigara bağımlılığı ve mücadele yöntemlerinin küresel düzeyde karşılaştırmalı bir analizi, kanserde glikoliz üzerine uzun kodlamayan RNA’ların etkileri, insanlarda kromozom ayrılması bozukluklarının genetik mekanizmaları, merkezi sinir sisteminde bulunan bazal nükleusların tarihçesi ve terminolojisinin oluşumu ve kanser gelişiminde sirtuin ailesinin rolü gibi bölümleri kapsamaktadır. İnsanlık için bilimsel platformlarda özveri ile çalışan bilim insanlarına ışık tutması dileği ile kitabımıza destek veren yazar kadromuz ve yayın ekibimize teşekkür ederim. Prof. Dr. HÜLYA ÇİÇEK
Sirtuin (SIRT) proteinleri ile ilgili, moleküler yapısı ve vücutta katıldığı metabolik yolaklar ile kanserden diyabete birçok hastalık ve sağlıkla alakalı çalışma başlıklarının altında çokça çalışmalar yapılmıştır. Metabolik düzenlemelerde rolü olan sinyal protein ailesinin bir üyesidir. Yapılan çalışmalar protein yapısının oldukça korunmuş bir yapıya sahip olduğu ile ilgili ifadeler bulunmaktadır. Sirtuinler; metabolizma, transkripsiyon ve DNA onarımı gibi çeşitli hücresel süreçlerde biyokimyasal role sahip NAD bağımlı lizin deasetilaz protein sınıfına ait bir yapıdır ve çok sayıda biyolojik olaylarda yer almaktadırlar. SIRT1’den SIRT7 kadar olmak üzere adlandırılan yedi memeli homoloğu bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar, SIRT ailesinin yedi üyesinin sağlık ve hastalık koşullarında hayati rol oynadığını göstermektedir. Özellikle, tüm SIRT'ler bir nikotin adenin dinükleotid (NAD) bağlayıcı katalitik bölgeyi paylaşırlar ve dahil oldukları biyolojik süreçlere bağlı olarak farklı substratlar üzerinde spesifik olarak etki edebilirler. İn vitro çalışmalardan, sirtuinlerin yaşlanma, transkripsiyon, apoptoz, iltihaplanma ve stres direnci gibi hücresel süreçleri ve ayrıca düşük kalorili durumlarda enerji verimliliği etkilemesiyle ilişkilendirilmiştir.
Vitamins are generally essential; they are mandatory compounds that are not produced in the body and must be taken through food. These compounds, which play a role in enzyme reactions as coenzymes, are indispensable for the human organism. Among them, vitamin D, which is of great importance, can be made in the body differently from others. Vitamin D is a fat-soluble vitamin. Since its chemical structure is similar to steroid hormones and is synthesized in tissue and released into the circulatory system due act on the target tissue, it can also be classified as a hormone. Vitamin D is a fairly important steroid hormone that plays a role in maintaining bone and calcium homeostasis.
İnsan fetüsünun 3. trimestrinde salgılanmaya başlayan “Vernix Caseosa” (VC) maddesi kendiliğinden oluşan doğal bir üründür.Bebeği dış etkenlere karşı koruyan bu madde, normal doğum sırasında kayganlık sağlayarak doğumu kolaylaştıran bir özellik taşımaktadır. Çalışmaya 52 bebek dahil edilmiştir. VC toplanırken steril yumuşak uçlu aparat kullanılmıştır ve doğumdan hemen sonra bebeğin derisinden sürüntü şeklinde alınmıştır. Ayrıca 35 yaş altı ve 35 yaş üstü anneler, multipar ve nullipar olarak gruplandırılarak VC'si ayrı ayrı incelenmiştir. VC' da insan vücudunda bulunan, yapım ve onarımdan sorumlı elementlerin seviyeleri araştırılmıştır. Homojenize numuneler Atomik Absorbsiyon Spektrofotometre cihazı ölçülmüştür. Element sonuçları ortalama ve standart sapma olarak verildi; *Na+: 12.09 ± 0.58, *Cl-: 10.27 ± 1.08, *K+:1.84 ± 0.54, **Fe+2 : 72.39 ± 4.84, **Mg+2: 67.07 ± 3.31, **Ca+2:864.51 ± 32.61, **Cu+2:12.98 ± 2.01, **Zn+2: 11.00 ± 1.55 (*:mg/g doku, **:ug/g doku). Literatür taramamızın sonuçlarına göre ve bildiğimiz kadarıyla VC' nın element seviyeleri hakkında hiçbir bilgi rapor edilmemiştir. Çalışılan elementler, büyüme gelişmede ve birçok biyokimyasal mekanizmada kofaktör olarak bulunmaktadır. Daha önceki çalışmalarda protein ve lipid içerikleri araştırılmış ve VC'nin fetüsü dış etkenlerden ve enfeksiyonlardan korumada önemli rolü olduğu bildirilmiştir. Ek olarak amniyotik sıvının maserasyondan korunması ve cildin sıvı elektrolit kayıplarının önlenmesinden de bahsedilmiştir. Bu araştırma doğal ve koruyucu bir madde olan VC'nin biyokimyasal yapısının belirlenmesine önemli katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Purpose: The aim of his study was to determine serum oxidant status (TOS), antioxidant status (TAS), and paraoxonase (PON1) levels and to determine their diagnostic values in patients diagnosed with COVID-19. Materials and Methods: The research was carried out on patients diagnosed with COVID-19. Within the scope of the study, a total of 87 patients with a diagnosis of COVID-19, 48 (55.1%) male and 39 (44.9%) were evaluated. Total antioxidant determination was performed using a microplate reader according to the Erel method. To calculate the Oxidative stress index (OSI), TOS and TAS levels were determined. Results: Male gender was associated with high PON1, smoking with high TOS, the presence of hypertension and Diabetes mellitus (DM) diseases with low OSI, and the presence of asthma with low PON1. High PON1 was found to be associated with shorter hospitalization duration and high TOS was associated with longer hospitalization duration. TAS and TOS levels increased significantly due to the increase in CRP, TOS levels due to the increase in neutrophil level, OSI levels due to the increase in leukocyte level, PON1 levels increased due to the increase in LDH level TAS, TOS, OSI, and PON1 cut-off values were 1.41 (AUC: 0.647), 4.56 (AUC: 0.493), 0.421 (AUC: 0.505) and 340 (AUC: 0.536), sensitivity values were 65.5, 55.2, 48.3 and 51.7; specificity values were calculated respectively as 62.1, 46.6, 34.5 and 53.4. Conclusion: Although it is seen that oxidative stress types have diagnostic value, there is a need for more comprehensive studies with larger samples on the subject.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.