Öğrencilerin okula aidiyet duygusunun gelişmesi, birbirlerine olan bağlılıkları, kendilerini okulda daha mutlu, huzurlu hissetmelerini sağlar. Ayrıca bu durum öğrencilerin akademik, sosyal ve psikolojik gelişimleri açısından oldukça önemli bir role sahiptir. Bu çalışma, Ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin okula aidiyet düzeylerini çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Ankara ve Çankırı’da tesadüfi örneklem yoluyla seçilmiş farklı lise türlerinde öğrenim gören 1817 lise öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında Goodnew tarafından oluşturulan ve Sarı’nın Türkçeye uyarladığı Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (OADÖ) kullanılmıştır. Ölçeğin geçerlik güvenirlik çalışması bu çalışmada tekrarlanmıştır. Ölçekten elde edilen verileri değerlendirmek amacıyla Mann Whitney U Testi ve Kruskal Wallis test istatistiği kullanılmıştır. Araştırmanın sonunda öğrencilerin okula aidiyet duygularıyla cinsiyet, lise türü, devam edilen sınıf ve okul tercihi anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır. Bunun yanında okula aidiyet duygusu ile yaşanılan şehir arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca okula aidiyet duygu düzeyinin nedenlerini belirlemek amacıyla öğrencilerin 9.,16., ve 17. Sorulara verdikleri cevaplar değerlendirilmiştir. Öğrencilerin OADÖ’den elde ettikleri ortalama değer 3,28 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin okula aidiyet duygu düzeylerinin ortalama değerin (3.00) üzerinde olduğu ifade edilebilir.
Özİş doyumu, çalışanların işlerinden beklentilerini karşılama durumları sonucunda hissettikleri olumlu duygulardır. Vaizlerin iş doyumunun yüksek olması yaygın din eğitiminin verimliliğini etkilemektedir. Vaizlerin iş doyumunu belirleyecek bir ölçek olmaması 'vaizlerin iş doyumu' ölçeğinin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görev yapan vaizlerin İş Doyumunu belirlemeye yönelik ölçek geliştirme çalışması geçerlik ve güvenirlik analizlerini yapmak araştırmanın amacını oluşturmaktadır.Vaizlerin İş Doyumu Ölçeğini geliştirme sürecinde ilgili literatür taranmıştır. Ölçek, önce pilot olarak 20; sonraki adımda ise 57 vaize uygulanmıştır. Ölçek için yapılan analiz sonucunda güvenirlik katsayısı (Cronbach's Alpha) 0, 894 bulunmuş-tur. Ölçeğin yapı geçerliği için en çok olabilirlik (direkt oblimin) faktör analizi yapıl-mıştır. Faktör analizinde elde edilen veriler KMO .603 ve barlett testleri x 2 değeri ise 634,847 (p< .005) bulunmuştur. Çalışmanın sonucunda 22 maddeli 7 boyutlu, toplamda %68,938 varyans açıklayan, geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmiştir. Bu sonuca göre ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.Anahtar Kelimeler: İş Doyumu, Yaygın Din Eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vaiz, Ölçek Geliştirme. Abstract Job Satisfaction Scale of Preachers: Developing, Validity and ReliabilityJob satisfaction is to signify pozitive feelings derived from achieving to their expectations. The positive level of preacher's job satisfaction signifi cantly infl uences on effi ciency of non-forman religious education. The necessity of job satisfaction of preachers scale develeopment arises from not studying on job satisfaction of preachers Doktora Öğrencisi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, zynpbcr@gmail.com DOI:
İnsan, hayatını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını karşılamak için maddi alanda çok büyük değişimler gerçekleştirdiği gibi bunun yanında fikri ve zihni dünyasında da değişmeler yaşamaktadır. Bu değişimler dini hayatta da kendini gösterir. Dinin değişmeyen yönü zaman, mekân ve şartlara göre sabit kalırken; değişen yönü ise, maddi ve manevi alanda meydana gelen değişimlerden etkilenmek ve yeniden düzenlenmek durumundadır. Dinin anlaşılmasında, yorumlanmasında ve uygulanmasında sosyal değişmeler etkili olmaktadır. Din toplumsal ilişkileri belirlediği gibi, toplumun diğer kurumlarında oluşan değişim dinin sosyal ilişkiler boyutunu ve din anlayışını etkilemektedir. Dolayısıyla bireylerin dünyevi, kültürel, eğitsel, siyasi, ekonomik vb. alanlarda yaşadığı değişim insanın ilişki içerisinde olduğu bütün sosyal alanları da etkilemektedir. Toplumu sağlıklı dini bilgi ile bilgilendirmekle görevli din görevlilerinin toplumun bir üyesi olarak sosyal değişimden etkilenmemesi düşünülemez. Aynı zamanda toplumla yakın sosyal ilişkiler içerisinde bulunan din görevlileri de toplumu dini davranış ve değerler olarak etkilemektedirler. Dinamik bir yapı arz eden toplumun zaman içerisinde değişime uğraması bir gerçekliktir. Temel ilke olarak hayatlarında dini referans alan din görevlilerinin sosyal değişim sürecinde ve aldıkları eğitim dolayısıyla din anlayışlarında birtakım değişimlerin olması kaçınılmazdır. Bu süreçte din görevlilerinin din anlayışlarında aldıkları eğitimin sosyal değişim konusunda nasıl bir farklılaşma gösterdiği çalışmanın problemini oluşturmaktadır. Çalışma Diyanet İşleri Başkanlığı Çankırı Müftülüğünde görev yapan din görevlileriyle gerçekleştirilmiştir. Din görevlilerine ‘Dini Sosyal Dönüşüm’ anketi uygulanmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir. Verilerin analiz edilmesi sonucunda din görevlilerinin eğitim durumlarının dini sosyal konulardaki düşüncelerini etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra din görevlilerinin eğitim durumunun özellikle güncel sosyal konuları etkilediği ifade edilebilir.
The stopping power and range for electrons in matter are the most important parameters in predicting the consequences of the electrons interacting with matter. In this work, we used our previously developed method to calculate these parameters. In our calculation method, the main parameter is the velocity-dependent electronic charge density of the target, which we obtained by using Roothaan–Hartree–Fock (RHF) wave functions. For range calculations, we used the continuous slowdown approach (CSDA), which neglects the energy-loss fluctuations so the incident particle loses its energy in a medium continuously at a rate equal to the total stopping power. The stopping power and CSDA range values have been calculated for electrons incident on brain, breast, and eye tissues. Obtained results have been compared with the available data.
Öğrenmenin salt bilişsel yönü, bilginin eyleme dönüşmesi bilginin kişiselleşmesi ve öğrenciler tarafından benimsenmesi hususunda yeteri kadar etkili olmayabilmektedir. Öğrenilen bilgilerin bireyselleştirilmesi ve yaşama aktarılması bilişsel öğrenmelerle birlikte duyuşsal öğrenmeleri de gerektirmektedir. Duyuşsal öğrenmeler, eğitimde olduğu gibi din eğitimi açısından da önem ifade etmektedir. Birey yaşamında pek çok kazanım açısından kritik dönem olarak ifade edilen okul öncesi dönem eğitiminde duyuşsal öğrenmelere yer verilmesi, bu dönem eğitiminin öğrenci kazanımlarına etkisi açısından dikkate alınması gereken bir durumdur. Araştırmada okul öncesi dönem din eğitimi hizmeti veren Diyanet İşleri Başkanlığı 4-6 Yaş Kur’an Kursu Öğretim Programında duyuşsal eğitimin yerinin ne olduğu ve duyuşsal hedeflere ne düzeyde yer verildiği sorularına cevap aranmıştır. Araştırma soruları doğrultusunda 4-6 yaş Kur’an Kursu Öğretim Programında yer alan kazanımlar duyuşsal açıdan değerlendirilmiştir. Araştırma gerçekleştirilirken 4-6 Yaş Kur’an Kursu Öğretim Programı içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. 4-6 yaş Kur’an Kursu Öğretim Programının içerik analiziyle incelenmesi sonucunda genel olarak öğrencilerin bilişsel ve psiko-motor gelişiminin yanı sıra duyuşsal, ahlaki ve dini gelişimlerinin de desteklenmesine yönelik amaçlarının olduğu görülmüştür. 4-6 Yaş Kur’an Kursu Öğretim Programının genel hedeflerinde duyuşsal öğelere yer verilmesinin yanı sıra ünite kazanımlarında daha çok (% 81) bilişsel kazanımların ifade edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ünite kazanımlarında duyuşsal hedeflere %19 oranında yer verilmiştir. Bilişsel hedeflerin çoğunlukta olmasının yanı sıra etkinliklerin bazılarının duyuşsal kazanımlara yönelik olduğu görülmüştür. Bu öğretim etkinliklerinin planlanmasında ve yürütülmesinde duyuşsal boyuta yeterince olarak yer verilmediği şeklinde değerlendirilebilir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’e ait öğrenme alanı kazanımlarının tümüyle bilişsel açıdan ele alınmıştır. Okul öncesi dönem gelişim özellikleri göz önüne alındığında öğrencilerin yeni bir alfabeyi öğrenme ve ana dillerinden farklı bir dildeki metni okuma becerileri kazanmalarından çok Kur’an-ı Kerim’i okumaya karşı olumlu tutum geliştirmeleri, onu okumayı sevmeleri ve okumaya istekli olmalarının öncelikli olarak düşünülmesi önem arz etmektedir. Bu da öğretim programını yeniden ele alınmasını gerektirecek bir durum olarak değerlendirilebilir. Programın temel kazanımlarında olan temel dini ve ahlaki değerlere vurgu yapan duyuşsal öğeler, öğreticinin de farkındalığı ve etkinliklerin duyuşsal öğelere vurgu yapılarak işlenmesiyle öğrencilerin din konusunda olumlu tutum geliştirmelerine katkı sağlayacaktır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.