Kapsayıcı finansal sistemler, yüksek oranda finansal hizmet kullanıcılara sahip olan sistemlerdir. Böyle sistemler, finansal kaynakların verimli bir şekilde kullanımını sağlayıp, ekonomik kalkınmayı ve finansal sistemin istikrarını olumlu yönde etkiler. Finansal içerme düzeyi, sürekli değişen bir olgudur ve ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Bu araştırmayla, Türkiye'deki Fİ mevcut durumunun incelenmesi ve Fİ düzeyi belirleyicilerinin anlaşılması amaçlanmaktadır. Araştırmada, veriler 480 kişiye uygulanan anket yöntemi ile elde edilip, tanımlayıcı istatistikler ve probit regresyonu kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, Türkiye'de, finansal içermenin temel göstergesi olan hesap sahipliği oranı %89.8'dir. Tasarruflar daha çok resmi bir banka hesabı kullanılarak yapılmaktadır. Aile, akraba ve arkadaşlardan borç alma yöntemi bankalardan daha yaygındır. Fİ'nin bir diğer göstergesi olan sigorta hizmetlerden yararlananların yüzdesi 69.8'dir. Regresyon analizi sonucu olarak, bireylerin gelir ve eğitim düzeyi, resmi hesap sahipliği ve resmi tasarruflar ile anlamlı bir ilişkiye sahiptir. Ayrıca bireylerin yaşı ve hesap sahipliği arasında da pozitif bir ilişki bulunmaktadır.
Tarım, tüm ekonomilerde var olan ve vazgeçilmesi mümkün olmayan bir sektördür. İnsanların hayatını devam ettirebilmeleri için ihtiyacı olan besin kaynağı, tarımsal üretim sayesinde karşılanmaktadır. Bunun yanı sıra tarımsal faaliyetler pek çok sektöre hammadde tedariki sağlamaktadır. Dünyada her geçen gün nüfusun artmasıyla birlikte önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Kısıtlı olan kaynaklarla daha verimli bir üretimin nasıl yapılması gerektiğine dair pek çok teknolojik yenilik ve bu alanı destekleyici politikalar geliştirilmiştir. Tarım sektörünün doğa koşullarına bağımlı olması sebebiyle hedeflenen üretimle gerçekleşen üretim arasında dalgalanmalar şiddetli olabilmektedir. Bu sektörde üretimi sürdürülebilmek için kamu kesimi tarafından üreticiler doğrudan veya dolaylı kanallarla desteklenmektedir. Üretimde verimliliği arttırmak ve sürekliliği sağlamak için farklı destek politikaları geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'deki tarımsal teşvik sisteminin sorunlarının neler olduğunu ve ne tür çözümler sunulabileceğini ortaya koymaktır. Çalışmada, 394 kişiye uygulanan anket yoluyla elde edilen veriler, tanımlayıcı istatistikler ve Fisher Ki-Kare yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların %85'i tarımsal desteklemelerin üretilen mamulün üretim maliyetleri dikkate alınmadan hesaplandığını, destekleme ödemelerinin finansmana ihtiyaç duyulan zamanda ödenmediğini, desteklemelere ilişkin açıklama veya miktarların çiftçi ürünü ektikten sonra belirlendiğini ifade etmektedir. Fisher Ki-Kare testine göre de; desteklemeler finansmana ihtiyaç duyulan zamanda ödenmediği için kredi kullanmak zorunda kalanlar ile tarım harici başka gelir getirici faaliyeti olmayanlar arasında 0,05 hata düzeyinde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Since the future cannot be known precisely, the risk factor appears in every aspect of life. Islamic finance is no stranger to the riskreward relationship in commercial life and emphasizes the risk management rather than trying to provide risk-free returns. Conventional finance claims to be positive and value-neutral. Islamic finance, however, is value-based. In other words, all activities to be carried out in this framework should comply with the rules of Islam. Financial derivatives are used for many purposes such as hedging, arbitrage between markets and speculation. While the performance of Islamic financial institutions at the global financial crisis period is promising, increasing the number of instruments that can be used against sudden shocks is a challenge for all academics, practitioners and regulators. At this stage, it is noteworthy the tendency to use effective techniques and structures in the conventional western market in conformity with the principles of Islam both letter and spiritually. On the other hand, fatwa separations in various countries and in different sects constitute a major difficulty for the establishment of binding principles. The purpose of this study is to contribute to new product development processes related to risk management by introducing the critiques on conventional futures, swap and option contracts. In the study, firstly, the principles and boundaries which reveal the general view of Islam about the economic field are mentioned. After a brief introduction of derivative products, then the reasons why contracts are considered as unfavorable are explained. Alternatively, other academic papers that will present a variety of contracting in the Islamic tradition will accelerate financial engineering work.
Purpose-The purpose of this study is to evaluate the current situation of financial inclusion and its determinants in Turkey. Methodology-The study employed the descriptive analysis method and Probit regression and the data was obtained through questionnaires from 480 respondents. Findings-The analysis reveals that in Turkey, 89.8% of the individuals have a formal account, and the remaining 10.2% of individuals are unbanked. Although the unbanked population is small in Turkey, financially excluded individuals were mostly excluded voluntarily. Using an account to save money and borrowing from family or friends are more common. In Turkey, 69.8% of respondents benefited from insurance services. Conclusion-Based on the analyisis findings, it is concluded that individuals' income & education levels are significantly associated with account ownership and formal savings. The income variable affected formal borrowing as well. The individual's age only affected to account ownership, while gender did not significantly affect financial inclusion indicators.
Felsefe ve bilimin önemli bir parçası olan etik, ahlaki davranış, eylem ve yargılar ile ilişkili bir konu olarak önemli bir çalışma alanıdır. Toplumsal hayatın hemen hemen her alanında yaygın bir şekilde kullanılan etik ve ahlak kavramları genellikle birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Fakat bu iki kavram arasında bir ayrıma gidilmesi önemlidir. Kısaca özetlemek gerekirse, etik doğru ve yanlış davranış teorisi iken; ahlak doğru ve yanlış davranış pratiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, ahlaki ilkelerden değil de etik ilkelerden, etik davranış tarzından değil de ahlaki davranış tarzından söz edilmesi daha doğrudur. Etik, bir toplumda yaşayan bireyin belli bir durumda ifade etmek istediği değerlerle ilgili iken; ahlak, bireyin bunu hayata geçirmesi ile ilgilidir. Örneğin, tıp etiğinden bahsedilebilirken, tıbbi ahlaktan bahsedilmez, ancak bir doktorun ahlakından bahsedebiliriz. Ekonomi ve etik arasında sıkı bir ilişki bulunur. Ekonomilerin sağlıklı bir biçimde büyümesi ve kalkınması için, bireylerin etik değer ve ilkelere göre davranması son derece önem arz etmektedir. Çünkü etik değer ve ilkeler çerçevesinde işleyen bir ekonomi, özel sektör ve piyasa mekanizmasının güçlenmesini, demokrasinin sağlıklı bir yapıda işlemesini ve iş dünyasına toplum tarafından duyulan güvenin artmasını sağlamaktadır. Eğer bir ekonomik sistem içerisinde etik değer ve ilkelere uygun olmayan tutum ve davranışlar sergilenirse gerek ekonomik gerek sosyal açıdan bozulmalar ortaya çıkmaktadır. Bir başka ilişki din ve etik arasında kurulur. Her ikisi de bireylerin tutum ve davranışlarını yönlendirerek toplumsal yaşamı düzenleyen kuralları öngörmektedir. Dolayısıyla dinler pek çok etik ilkeyi, etik de dini pek çok ilkeyi içermektedir. İslam ekonomisi, kapitalizm ve sosyalizm gibi seküler ve materyalist temelli sistemlerden ayrılmakta ve İslam dininin ekonomik alanda koyduğu ilke ve sınırlarla şekillenmektedir. Son dönemdeki literatüre bakıldığında "İslam ekonomisi/İslam iktisadı/İslami finans" kavramı yerine kullanılan ''İslam ahlak ekonomisi '', ''İslam moral ekonomisi'', ''ahlaki finans'', ''etik finans'', ''insani finans'' gibi birçok kavramda etik vurgusu göze çarpmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yapılan bu atıfların nassta kendine bir yer bulup bulmadığını araştırmaktır. Bu amaçla çalışmada nitel yöntemlerden doküman analizi kullanılmıştır. Öncelikle, Kur'an-ı Kerim ayetleri ve hadis metinleri arasından finansal terim (1-alışveriş, 2-borç, 3-faiz/riba, 4-harcama, 5kazanç, 6-mal, 7-ortaklık, 8-para, 9-servet, 10-ticaret) içerenler tespit edilmiştir. Sonrasında bu veriler Maxqda programı yardımıyla içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizi ile metnin verdiği mesaj anlam açısından nesnel ve sistematik olarak sınıflandırılmakta, elde edilen veriler sayılara dönüştürülmektedir. Program yardımıyla, frekans tablosu, frekans grafiği, kelime bulutu, kodlar arası çapraz tablo, kod matrisi ve belge haritaları oluşturulmuştur. Yapılan analiz sonuçları, ve İslami finans arasındaki ilişkiyi somut olarak ortaya koyması açısından önem arz etm...
Islamic banks, which operate on the profit and loss sharing basis, have an important role in the financial system in terms of the collected funds bringing into the real economy. Therefore, for a strong economic structure, the market share of Islamic banks in the financial system needs to increase. The profitability level of banks is one of the most important financial performance indicators. Determining the factors that affect profitability indicates which issues are vital.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.