It is of great importance that midwives and obstetric nurses routinely evaluate breastfeeding self-efficacy and the capability of breastfeeding for early detection of problems related to breastfeeding.
Background
Child hospitalization is a stressful experience for both children and their parents. Parents should establish effective communication with healthcare professionals to be able to participate in the care of their children in the hospital environment.
Aims and Objectives
The purpose of the study was to determine the effect of parental participation in the care of hospitalized children on parent satisfaction and parent and child anxiety.
Design
The design used for this study was randomized controlled trial.
Methods
The study data were collected between 1 February and 31 May 2016. Frequency, percentage, paired t test, Mann–Whitney U and Wilcoxon were used to analyse the data.
Results
The study compared the parents' pretest and posttest scores on the anxiety and found that there was a statistically significant difference between the posttest scores of intervention and control groups. There was also a statistically significant difference parental participation and overall satisfaction subscales of the parent satisfaction as well as their total scores and mean scores. Comparison of the children's posttest scores on the anxiety inventory also found a statistically significant difference.
Conclusion
The study concluded that parental participation in the care of hospitalized children increases parent satisfaction with healthcare, and reduces anxiety of both parents and children.
Amaç: Çalışma talasemili çocukların yaşam kalitesi düzeylerini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan araştırmanın verileri Ege bölgesinde bulunan ve izin alınabilen talasemi merkezlerinde yürütülmüştür. Örneklem seçimine gidilmeyip, çalışmaya katılmayı kabul eden 8-18 yaş arası tüm Beta-talasemili çocuk ve adölesanların çalışma kapsamına alınması planlanmış ve çalışma toplam 98 katılımcıyla yürütülmüştür. Veriler, Talasemili Çocuk ve Adölesanları Tanıtıcı Bilgi Formu ve Çocuklar için Yaşam Kalitesi Ölçeğinin Çocuk Formu (Pediatric Quality of Life Inventory TM 4.0) aracılığıyla yüz yüze görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesi için independent t test uygulanmıştır. Bulgular: Katılımcıların %50'si 8-12 yaş grubunda, diğer %50'si ise 13-18 yaş grubundadır. Çalışma eşit oranda kız ve erkek katılımcıyla yürütülmüştür. Beta-talasemili çocukların ve adölesanların yaşam kalitesi puan ortalamaları ile tanı alma yaşı, transfüzyon sıklığı, hb ve ferritin değerleri, endokrin, işitme, kalp ve ağız diş sağlığı sorunu olması arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Katılımcıların yaşam kalitesi puan ortalamaları ile okula devamsızlık durumu ve hastalıkla ilgili eğitim alma durumu arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Sonuç: Hastalıkla ilgili bir sağlık personelinden eğitim alan ve okul devamsızlığı bulunmayan çocuk ve adölesanların yaşam kaliteleri daha iyidir.
Amaç: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde (YYBÜ) çalışan hemşirelerin yaşadığı sorunları belirlemektir. Yöntem: Çalışma niteliksel, fenomenolojik bir çalışmadır. Ocak-Ekim 2019 tarihleri arasında yapılmıştır. Çalışmaya farklı hastanelerde çalışan 17 YYBÜ hemşiresi katılmıştır. Çalışmada araştırmacılar tarafından oluşturulan veri toplama formunda; sosyo-demografik verilerden oluşan birinci bölüm sekiz sorudan ve araştırma sorularının bulunduğu ikinci bölüm 12 açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Veriler araştırmacılar tarafından kodlanmış, tematik analiz yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 29.13 yıl ve YYBÜ'de çalışma süre ortalaması 5,73 yıldır. Hemşirelerin, 15'i üniversite mezunu, ikisi lise mezunu ve yedisi evlidir. Çalışma sonucunda dört tema belirlenmiştir: Sağlık sorunları, psikososyal sorunlar, mesleki sorunlar ve etik-manevi sorunlar Sonuç: Hemşireler YYBÜ'de çalışmaktan dolayı varis gibi sağlık sorunları yaşamaktadır. Psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak negatif etkilenmektedir. Mesleki hastalıklar açısından riskler taşımaktadırlar. Sağlık çalışanlarının sayı ve niteliğindeki yetersizlikler, cihaz ve malzeme sıkıntısı, hemşire başına düşen hasta sayısının standartları aşması ve buna bağlı bakım kalitesinde düşmeler gibi hasta bakımını etkileyen sorunlar yaşanmaktadır. Ekip arkadaşları, aileler ve amirlerle iletişim sorunları yaşadıkları saptanmıştır. Etik olarak; yararlılık, özerklik, adalet ve eşitlik ilkesinin ihlalinden duyulan rahatsızlıklar belirlenmiştir.
Amaç: Bu çalışma, yenidoğanın umblikal kord özelliklerinin göbek düşme süresine etkisini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Analitik nitelikte olan çalışma, 1 Eylül 2015 ile 1 Eylül 2016 tarihleri arasında, batıda yer alan bir üniversite hastanesinde, 90 anne ve yenidoğan ile yapılmıştır. Araştırmanın iki aşaması vardır. İlk aşamada doğum sonu dönem 0. günde anne ve yenidoğana ait özellikler değerlendirilmiştir. Araştırmanın ikinci aşaması ise birinci görüşmeden en az 15 gün sonra anneler ile telefonla görüşülerek tamamlanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde dağılımları belirlenmiş, t testi, Mann Whitney U analizi yapılmıştır. Bulgular: Yenidoğanların %63.3'ü 38-41. gebelik haftası arasında, %86.7'si sezaryenle doğmuş olup, ortalama 3099±48 gr ağırlığında ve 49.85±2.42 cm boyunda, umblikal kord klemp mesafesi medyan değeri 2 cm, kord çevresi medyan değeri 1.5 cm olduğu bulunmuştur. Yenidoğanların göbeğinin düşme süresi ortalama 8.5 gün olarak tespit edilmiştir. Yenidoğanların %82.2'sinin göbek bakımı yapılmadığı ve kuru bırakıldığı, 14'ünde (%15.6) umblikal kord enfeksiyonu geliştiği tespit edilmiştir. Araştırmada yenidoğanların doğum şekli ve Rh uyuşmazlığı durumu ile göbek düşme süresi arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmıştır (p<0.05). Umblikal kord klemp mesafesi ve kord çevresi uzunluğu ile yenidoğanın göbeğinin düşme süresi arasında ise istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: Yenidoğanların göbek düşme süresi ile umblikal kord özellikleri (klemp mesafesi ve kord çevresi uzunluğu) arasında ilişki saptanmamıştır. Ayrıca sezaryen ile doğan yenidoğanlarda göbek düşme süresinin daha uzun, RH uyuşmazlığı sorunu yaşayan yenidoğanlarda ise daha kısa olduğu tespit edilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.