Data obtained at the end of the study supports that Turkish Myocardial Infarction Dimensional Assessment Scale is a valid and reliable instrument as a disease-specific scale to assess the patients' quality of life suffering from myocardial infarction in Turkey.

The present study aims to determine the effects of individual education and counselling given to first-time myocardial infarction patients, including its effect on compliance with treatment. The sample comprised 90 patients, 45 in the intervention and 45 in the control group, selected by sequential sampling from first-time myocardial infarction patients. Data were collected between April and November 2008 by means of patient information form, International Physical Activity Questionnaire, 6 min walk test, Modified Borg Scale, Morisky Medication Adherence Scale and Canadian Cardiovascular Society Angina Grade Classification. In the intervention group more improvement was observed in comparison with the control group in terms of frequency of physical activity, body mass index and waist circumference. It was observed that the intervention group's metabolic equivalent of task values and 6 min walk test distance increased more in comparison with the control group 3 months after baseline, and there was a statistically significant difference. The results indicated that individual education and counselling provided to patients having experienced acute myocardial infarction increased functional capacity by providing patients with advice on how to lose weight and by improving compliance with treatment through physical activity behaviours (frequency and duration).

The aim of the present study was to identify the effect of individual training and counselling programme for patients having experienced myocardial infarction over patients' quality of life. The sample was composed of 90 patients, 45 in the intervention and 45 in the control group, selected by sequential sampling from patients who had myocardial infarction for the first time. Data were collected between April and November 2008 by means of patient information form, Myocardial Infarction Dimensional Assessment Scale MIDAS, and Short Form SF-36. In the intervention group, more improvement was observed in comparison with the control group in terms of quitting smoking, physical activity, body mass index, waist circumference (mean differences P = 0.000). A significant difference was observed in the third month of evaluation of both MIDAS and SF-36 quality of life scales in comparison with the baseline values (P ≤ 0.000). The results indicated that individual training and counselling provided to patients having experienced acute myocardial infarction lead to improvement in quality of life and decrease risk factors by increasing behaviours that protect cardiac health. Such educational programmes should be applied to patients with acute myocardial infarction prior to discharge.

No abstract

162ir mesleğin geçerli olan statüsü, o mesleği oluşturan grubun toplumdaki imajı ile yakından bağlantılıdır ve meslek üyeleri için büyük önem taşımaktadır. 1 Temel işlevi bakım vermek olan hemşirelik mesleği; etik, felsefi inançlar, sosyalleşme süreçleri ve kültürel faktörlerden et-Toplumun Erkek Hemşirelerden Bakım Alma Hakkındaki Düşünceleri Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Araştırma, son dönemde toplumun erkek hemşirelerden bakım alma konusunda düşüncelerinin ortaya konulması amacıyla tanımlayıcı tipte bir araştırma olarak planlandı ve uygulandı. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Araştırma, Şubat-Mart 2018 tarihleri arasında, bir üniversite hastanesinin polikliniklerine gelen, araştırmanın amacı ve araştırmadan beklentiler hakkında bilgilendirme yapılmış olan ve araştırmaya katılmaya istekli olan 644 birey ile gerçekleştirildi. Araştırmada, araştırmacılar tarafından oluşturulan veri toplama araçları kullanıldı. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Çalışmaya katılan bireylerin %65,4'ü kadın, %34,6'sı erkek, çoğunluğunun yaş aralığı (%46) 17-36 yıl, %31,7'si 37-51 yaş grubunda idi. Araştırmada özel bölgenin tıraşının yapılması için erkekler kesinlikle erkek (%97,2), kadınlar da kadın hemşire (%96,1) tercih ettiğini belirtti. Erkeklerin hemşirelik girişimi ihtiyaçlarında çoğunlukla erkek hemşireleri, kadınların da çoğunlukla kadın hemşireleri tercih ettikleri saptandı. Çalışmada bireyler, erkek hemşirelerin sadece erkek (%39,3) kadın hemşirelerin ise sadece kadın hastalara (%41,9) bakım vermelerine ve hemşireliğin kadın mesleği olduğuna (%40,7) katılmadıklarını belirttiler. Erkek hemşirelerin de kadın hemşireler gibi her serviste çalışmaları gerektiğine katıldıkları (%35,2) belirlendi. S So on nu uç ç: : Erkek hemşirelerin hemşirelik mesleğinde daha yoğun olarak yer almaya başlamaları ile toplumun hemşirelik mesleğine bakışında bazı değişimler yaşadığı saptandı. Ancak, toplumun hâlâ erkek hemşirelerin bakımın her alanında olmaları konusunda kararsız oldukları belirlendi.A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: : Erkek; hemşire; hemşirelik; kadın; tutum A AB BS S T TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : The study was planned and applied as a descriptive study in order to reveal the thoughts of the community about taking care from male nurses. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: :The study was carried out between February-March 2018 with 644 individuals who came to the outpatient clinics of a university hospital, who were informed about the aim of the study and expectations from the research and were willing to participate in the research. In this study, data collection tools prepared by the researchers were used. R Re es su ul lt ts s: : In this study, 65.4% of the participants were female, 34.6% were male, the majority (46%) were 17-36 years old and 31.7% were in the 37-51 age group. In the study, it was stated that men prefer male nurse (97.2%) and women prefer female nurse (96.1%) for shaving of special region. It was determined that men mostly preferred male nur...

sikolojik durum ve kalp sağlığı arasındaki ilişki komplekstir ve hem direkt (örneğin; immünolojik fonksiyon üzerine psikolojik etkileri) hem de indirekt (örneğin; davranışsal faktörler) mekanizmaların rol A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: : Rehabilitasyon; sosyal destek; psikoloji A AB BS S T TR RA AC CT T The relationship between psychological status and heart health is complex. Both direct (e.g., psychological effects on immunological function) and indirect mechanisms (e.g., behavioral factors) play a role. Rehabilitation of heart patients is based on the addition of seven core components; health behavior change and education, lifestyle risk factor management, psychosocial health, management of risk factors, preventive therapy for heart health, long-term management, control and evaluation.American Association of Cardiovascular and Pulmonary Rehabilitation, Cardiac Rehabilitation / Secondary Prevention Program focuses on the importance of evaluating the psychological distress of heart patients. In addition, this program suggests routed to the appropriate professional for the stress management, social support and treatment of anxiety or depression. In the INTERHEART case-control study, low socioeconomic status possessed by a powerful effect on coronary heart disease development, this situation is described as the lack of environmental factors and psychosocial resources that lead to despair and chronic stress, tension, loss of ability to deal. As can be seen, evaluating psychosocial approach is one of the most basic issues required for the rehabilitation of heart patients. Psychosocial support is important to provide for improving the quality of life of patients with heart disease, reduction of the recurrence risk of cardiovascular disease and biological risk factors.K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Rehabilitation; social support; psychology T Tu ur rk ki iy ye e K Kl li in ni ik kl le er ri i J J N Nu ur rs s S Sc ci i 2 20 01 16 6; ;8 8( (3 3) ): :2 25 57 7--7 70 0

Obstrüktif Uyku Apne sendromu'nun (OSAS) en önemli sonucu gündüz aşırı uyku halidir. Uyku hali daha çok kişi otururken ya da önemsiz bir işle uğraşırken ortaya çıkar. Bu durumda hasta uyanık kalmakta ya da bir şeye konsantre olmakta güçlük çeker. Araba kullanırken veya herhangi bir şey okurken zorlanır, çünkü bu monoton aktiviteler uykuyu daha da arttırır (1). OSAS için diğer risk faktörleri arasında, yaş, cinsiyet (orta yaş üzerinde erkeklerde, menopoz sonrası kadınlarda daha sık) anatomik faktörler (geniz eti varlığı, büyük bademcikler, boğazın doğuştan yapısal darlığı) alkol, sigara içilmesi, sakinleştirici ve uyku ilaçları, kas gevşeticiler, narkotikler, benzodiazepinler, ırk (genç zencilerde risk yüksek) ve genetik faktörler (ailede OSAS olması riski 2-3 kat artırır) yer almaktadır (2-4). Boyun çevresinin erkeklerde 43 cm, kadınlarda 38 cm'den fazla olması uyku apnesi için risklidir (2,3).

Sağlık bakımındaki yeni gelişmelerde kronik hastalık bakımının iyileştirilmesi öncelikli hedefler arasındadır. Kronik hastalık yönetiminde bütünleştirilmiş sağlık hizmetleri olmadan yüksek performanslı sürdürülebilir bir sağlık hizmeti sunulması mümkün değildir. Hastalık yönetim programlarının kardiyovasküler riskleri azaltmak için hasta bakımında etkili olduğu kanıtlanmıştır. Hemşire liderliğindeki bakımın daha proaktif ve hedefe yönelik bir girişim olduğu ifade edilmektedir. Sonuçta, bütünleştirilmiş ve koordine bir bakım verilmesi sağlanarak, hastalık yönetim programlarının uygulanabilirliği ve bireylerin sağlığında aktif olarak sorumluluk alabilmesi mümkün olacaktır.