This study was conducted to examine the coronavirus fear levels of nurses and the factors affecting them during the COVID-19 outbreak. Method: Research was carried out with nurses working in two public hospitals located in Turkey's Eastern Anatolia region between 1-30 June 2020. In this study, all nurses were tried to be reached and a sample from the population was not chosen. The research sample was calculated as 420 nurses at 95% confidence interval, and it was completed with 421 nurses. "Personal Information Form" and "Coronavirus Phobia Scale (C19P-S)" were used in data collection. After obtaining the approval of the ethics committee for the research, data were collected online voluntarily basis. Frequency, percentage calculation, independent groups t-test and one-way ANOVA test were used in the evaluation of the data. Findings: The total coronavirus fear levels of the nurses (53.09 ± 13.62) and social fear levels (14.36 ± 4.13) were found to be moderate. Psychological fear levels (19.14 ± 4.91) were determined to be above average. Somatic (10.56 ± 3.84) and economic (9.01 ± 2.85) coronavirus fear levels were found to be below average. A statistically significant difference was found between the nurses' gender, educational status, income levels, their employment in risky units, their belief that the coronavirus would end soon, and their coronavirus fear levels (p <0.05). Conclusion:It was found in this study that women, those with low income, and nurses working in COVID-19 units were found to have higher coronavirus fears. It is recommended that the working conditions of the nurses would be improved and the nurses would be involved in in-service trainings regarding how to cope with outbreaks and crises.
Diseases that are life-threatening and require long-term treatment affect the patient and his family in many ways. Interdisciplinary care is applied to people who are being treated for these diseases. Through this care, aims to prevent and alleviate the pain that occurs with proper planning, which improves the quality of life, prevents physical, psychosocial and mental problems such as pain. This understanding of care, which provides for a multi-dimensional assessment process, focuses on maintaining the patient's routine in the normal course of life and considers death as part of the normal process, is called palliative care. This article aims to provide information about psychosocial supportive nursing interventions in palliative care, their components, and the effects of these interventions. The care that patients and their families want to receive in the conditions to which they are accustomed in the last period of their lives, who have to fight a deadly disease and the negative processes that it brings, can help them calmly go through this period, protect a person from dangers for the physical and psychological health, improve quality of life, improve the healing process. It has been found to help prevent negative emotions such as post-traumatic stress disorder and post-traumatic stress disorder. It is believed that increasing the number of research in this area will improve the quality of care and improve patient satisfaction.
Araştırma hastaların sosyal destekleri ile hemşirelik bakımını algılayışları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı türde olan bu araştırmanın evrenini; Bingöl Devlet Hastanesi’nin cerrahi ve dahili servislerinde yatan hastalar oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini ise 1 Aralık 2018-1 Ocak 2019 tarihleri arasında hastanede yatan, araştırmaya dahil edilme kriterlerini taşıyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 299 hasta oluşturmuştur. Veriler “Hasta Bilgi Toplama Formu”, “Hastanın Hemşirelik Bakımını Algılayışı Ölçeği” ve “Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmada hastaların %76.6’sının evli olduğu, %81.6’sının daha önce hastanede yattığı, %52.8’inin kronik bir hastalığa sahip olduğu bulunmuştur. Hastaların Hemşirelik Bakımını Algılayışı Ölçeği’inden aldıkları puan ortalaması 66.28±9.99, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nden aldıkları toplam puan ortalaması 67.68±14.15, alt boyutlardan; algılanan aile desteği puan ortalaması 24.30±5.05, algılanan özel insan desteği puan ortalaması 24.24±4.79 ve algılanan arkadaş desteği puan ortalaması 19.14±7.12 olarak saptanmıştır. Hastaların hemşirelik bakımı algılayışları ile sosyal destekleri arasındaki ilişki incelendiğinde ise; Hemşirelik bakımını algılayış puanları ile Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nin tüm alt boyut ölçek değerleri arasında pozitif yönde çok zayıf bir ilişki (aile desteği için r=0.137, p=0.018; özel bir insan için r=0.119, p=0.039 ve arkadaşı desteği için r=0.169, p=0.003) olduğu bulunmuştur. Çalışma sonucunda sosyal destek ile hemşirelik bakım algılayışı arasında çok zayıf bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Bu araştırmada, sağlık hizmetleri kullanıcılarının sanal ortamdaki iletişim butonlarına yönelik algılarını tespit etmek ve sağlık hizmetleri pazarlamasında sanal ortamdaki iletişim butonlarına ilişkin faktörlerin tüketici tercihine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma tanımlayıcı ve kesitsel türde bir çalışmadır. Analiz için ihtiyaç duyulan veriler anket yardımıyla elde edilmiştir. Veriler, araştırmanın amacına uygun biçimde SPSS v24 ve AMOS v24 istatistik paket programları ile analiz edilmiştir. Araştırmada katılımcılarının genelde sanal ortamda çeşitli iletişim butonları ile sağlık hizmetlerini takip ettikleri saptanmıştır. Araştırmada, sanal ortamda pazarlama aktivitelerinde iletişim butonları faktörlerine yönelik farkındalık düzeylerinin erkeklere göre kadınlarda, aile gelir durumu yüksek olanlarda ve Hemşirelik bölüm öğrencilerinde daha yüksek saptanmıştır. Korelasyon analizinde tüm alt faktörler birbirleri ile pozitif yönde ve istatistiksel anlamlılığa sahip olmuştur. Yapısal eşitlik modeline göre, tanınmışlık, iletişim, hizmet kalitesi ve güven alt boyutlarının tüketici tercihini etkilediği ancak, hizmet kalitesi ve güven faktörlerinin tüketici tercihi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç meydana getirdiği tespit edilmiştir. Araştırmanın, kamu ve özel sağlık kuruluşları ile araştırmacılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’na göre Türkiye’nin AB’nin ortak ticaret politikasına uyum yükümlülüğü vardır. Bu uyum yükümlüğüne rağmen Karar’da Türkiye’nin AB’nin serbest ticaret anlaşması (STA) yaptığı üçüncü ülkelerle eş zamanlı olarak anlaşma yapmasını düzenleyecek bir sistem öngörülmemiştir. Bu sistemsel eksiklik, Türkiye’nin AB’nin STA’larına uyumunda sorunlara yol açmaktadır. Bu sorunlar başta olmak üzere Türkiye ile AB’nin STA politikası farklılıkları, Türkiye’nin AB’nin STA’larını üstlenmesinde gecikmelere sebep olmakta dolayısıyla Türkiye’nin üçüncü ülke pazarlarına erişimini olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda bu çalışma, tarafların STA politikası farklılıkları ve Türkiye’nin AB’nin STA’larına uyumda karşılaştığı temel sorunları ortaya koyarak bu hususların Türkiye’nin üçüncü ülke pazarlarına erişimine etkisini incelemektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.