Reading comprehension has an important place in lifelong learning. It is an interactive process between the reader and the text. Students need reading comprehension skills at all educational levels and for all school subjects. Determining the level of students' reading comprehension skills is the subject of testing and evaluation. Tests used to measure students' success are expected to provide accurate and reliable information. Therefore, the aim of this study is to develop a valid and reliable reading comprehension test appropriate for fourth grade reading comprehension learning outcomes. The participants in the study were 245 fourth graders from three schools at low, middle and high socioeconomic levels in the central district of Kars. Items with discrimination indices below .30 and those that did not differ by 27% in the upper and lower groups on the independent groups t-test were excluded from the test. The difficulty indices of the test items ranged from .37 to .79. The KR-20 reliability coefficient was found to be 0.83, indicating that this multiple choice reading comprehension test is valid and reliable.
Uzaktan eğitim, internet teknolojisi ile beraber yaygınlaşan bir kavramdır. Yüz yüze eğitimin zorlaştığı ya da kısıtlı olduğu zamanlarda uzaktan eğitim uygulamaları daha yoğun tercih edilmektedir. Covid-19 salgınının Türkiye"de yayılmasıyla birlikte uzaktan eğitim süreci tüm eğitim kademelerinde sistemli bir şekilde başlamıştır. Bu çerçevede gerçekleştirilen araştırmada, sınıf öğretmenlerinin uzaktan eğitim sürecine ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Öğretmenlerin belli bir deneyime ilişkin görüşleri incelendiği için nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan olgubilim (fenomenoloji) araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma grubu 38 sınıf öğretmenden oluşmaktadır. Veriler yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formu aracılığıyla toplanmıştır. 2019-2020 öğretim yılı bahar yarıyılında toplanan verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin uzaktan eğitim sürecine ilişkin görüşleri; "uzaktan eğitim sürecinde yaşanan sorunlar", "uzaktan eğitim sürecinin yararları" ve "uzaktan eğitim sürecine ilişkin öneriler" olmak üzere üç başlık altında toplanmıştır. Öğrencilerin internete erişim sorunu yaşadıkları, velilerin deneyimsiz oldukları ve bu yüzden destek alamadıkları, katılımın istenen düzeyde olmadığı sonucuna varılmıştır. Buna karşın öğrencilerin konuları düzenli tekrar etmesini sağlaması uzaktan eğitimin yararı olarak görülmüştür.
Bu çalışmada, Sınıf Eğitimi Anabilim Dalında seçmeli bir ders olan Çocuk Edebiyatı dersini alan ve almayan sınıf öğretmeni adaylarının çocuk kitaplarına ilişkin farkındalıklarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Nitel araştırma desenlerinden biri olan “durum çalışması” yaklaşımı benimsenen çalışmanın katılımcıları, iki farklı devlet üniversitesinin Eğitim Fakültelerinde Sınıf Eğitimi Anabilim Dalında 2. sınıfta öğrenimlerine devam eden toplam 113 öğretmen adayıdır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veriler 2020 yılı ocak ayından önce toplandığı için etik kurul izni bulunmamaktadır. Verilerin analizinde, nitel veri analiz tekniklerinden içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde, Çocuk Edebiyatı dersi alan sınıf öğretmeni adaylarının; çocuk kitaplarının eğitsel olarak taşıması gereken özellikler, kitap önerisinde bulunurken göz önüne alınacak nitelikler, kitapların taşıması gereken biçimsel ve içerik özellikleri ile ilgili iyi düzeyde bir farkındalığa sahip oldukları tespit edilmiştir. Dersi almayan sınıf öğretmeni adaylarının söz konusu kriterler bakımından farkındalık düzeylerinin ise beklenenin üzerinde olduğu görülmüştür. Bu noktada okumayı sevme ve okuma alışkanlığı kazanmada büyük rol oynayan çocuk kitaplarının seçilmesinde ve çocuklara önerilmesinde, anne-babalara ve özellikle öğretmenlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu nedenle gerek öğretmenlerin gerekse öğretmen adaylarının nitelikli çocuk kitaplarının taşıması gereken özellikleri bilmesi ve öğrencilere kitap önerebilecek seviyede bir farkındalığa sahip olması oldukça önem taşımaktadır. Bununla birlikte Çocuk Edebiyatı dersinin seçmeli ders yerine zorunlu ders olarak programda yer alması önerilmektedir.
ÖZ Sınıf, öğrencilerin akademik ve sosyo-kültürel hayata hazırlandıkları aktif bir etkileşim ve iletişim ortamıdır. Bu ortamın en önemli aktörlerinden biri olan sınıf öğretmenlerinin rol model olarak sergiledikleri davranışlar ise gerek öğrenciler gerekse bu sınıflara deneyim kazanmaya gelen öğretmen adayları açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak sınıf içerisinde sergilenen öğretmen davranışlarının her zaman istenilen şekilde gerçekleştiğini söylemek güçtür. Bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının perspektifinden istenmeyen öğretmen davranışlarının neler olduğunu tespit etmektir. Nitel yaklaşımla gerçekleştirilen çalışmanın katılımcılarını okul deneyimi ve öğretmenlik uygulaması derslerini almış 21 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veriler yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla katılımcılarla gerçekleştirilen odak grup görüşmelerden elde edilmiştir. Katılımcıların onayıyla kayıt altına alınan görüşmeler transkript edilmiş ve dokümanlar içerik analiziyle çözümlenmiştir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin istenmeyen davranışlarına ilişkin bulgular; sınıf yönetimi, iletişim, öğretim ve rehberlik temel boyutları altında sunulmuş ve literatüre dayalı olarak tartışılmıştır.
Bu araştırma, okuma becerisinin geliştirilmesinde artırılmış gerçeklik teknolojisinin kullanımına yönelik çalışmaların belirli ölçütlere göre incelenmesi ve bu alandaki genel eğilimlerinin belirlenmesini amaçlamaktadır. İlgili amaç doğrultusunda, araştırmada sistematik derleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, Web of Science, ERIC, TR Dizin, Dergipark, YÖK TEZ, YÖK Ulusal Tez Merkezi ve Google Scholar veri tabanlarında yer alan artırılmış gerçeklik ve okuma konulu 4’ü tez, 31 tanesi makale olmak üzere toplam 35 çalışma oluşturmaktadır. Çalışmalar, yayınladığı yıl, yaklaşım, çalışma grubu, veri toplama araçları, veri analiz yöntemleri, merkeze alınan değişkenler ve anahtar kelimeler şeklinde belirlenen ölçütler doğrultusunda incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, en fazla çalışmanın 2022 yılında üniversite düzeyinde gerçekleştirildiği görülmektedir. Bununla birlikte çalışmalarda en fazla karma ve nicel yöntemin kullanıldığı, birçok veri toplama aracı ve veri analiz yöntemlerine başvurulduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca çalışmalarda merkeze alınan değişken ve anahtar kelimelerin genellikle okuduğunu anlama ve artırılmış gerçeklik olduğu görülmektedir. Sonuçlar kapsamında, okulöncesinden lisansüstü eğitime kadar bütün kademelerde fayda sağladığı görülen artırılmış gerçeklik teknolojisinin, okuma becerisi özelinde okuduğunu anlama, akıcı okuma, okuma motivasyonu ve okuma tutumu gibi okumanın bilişsel ve duyuşsal birçok özelliğinin geliştirilmesinde kullanılabileceği gibi farklı yöntem ve veri toplama araçları kullanılarak sürecin daha derinlemesine incelenmesi önerilebilir.
Teknoloji hayatımızın birçok alanına yoğun bir şekilde etki etmektedir. Bu yoğun etkiyle beraber teknoloji günlük yaşantımızın ayrılmaz bir öğesi haline gelmiştir. Teknoloji hayatın her noktasına etki ettiği gibi eğitime de etki etmiştir. Bu bağlamda teknolojinin eğitim içerisindeki önemi de her geçen gün artmaktadır. Teknolojiyi nasıl kullanabileceğini bilen bireylerin yetiştirilmesi ise, rehber rolündeki öğretmenlerin eğitim sürecinde teknolojiden faydalanması ve teknoloji-ders entegrasyonunu sunabilecek yeterliliklere sahip olmasıyla mümkündür. Bu yeterlilikler ise teknolojik pedagojik alan bilgisinin öğretmen adaylarına kazandırılmasıyla sağlanabilir. Nitekim gerçekleştirilen çalışmada, geleceğin sınıf öğretmeni olacak adayların ilk okuma-yazma öğretimine yönelik teknoloji kullanım düzeylerinin gelişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan durum çalışması olarak desenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Kars’ta bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 11 sınıf öğretmenliği dördüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışma grubu oluşturulurken amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Belirlenen ölçüt ise, sınıf öğretmenliği lisans programında yer alan ilk okuma ve yazma öğretimi, öğretim teknolojileri ile öğretim ilke ve yöntemleri dersinin alınmış olmasıdır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, video kayıtları kullanılmıştır. Nitel verilerin analizinde, betimsel analizden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, sınıf öğretmeni adayları teknoloji kullanım düzeyleri bağlamında değerlendirilmiş ve mikro öğretim kapsamında verilen eğitimin, sınıf öğretmeni adaylarının teknoloji kullanım düzeylerine olumlu katkısı olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında sınıf öğretmeni adaylarına bu konuda daha çok destek verebilecek nitelikte olan derslerin sınıf eğitimi lisans programına eklenmesinin öğretmen adaylarına mesleki olarak katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Öğretmenlere yönelik olarak ise, hizmet içi eğitimlerle teknoloji kullanımı konusunda destek verilmesi yine bir öneri olarak sunulabilir. Araştırma sonuçlarına göre konu ile ilgili yapılacaka çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
Motivation is well-known to have a crucial influence in the growth and acquisition of language skills, including reading comprehension and writing. From this point of view, the goal of this study was to find out how 4th graders' reading comprehension, writing skills, and motivation to read and write are connected. Conducted according to the correlational research design, the study consisted of a total of 581 students, 297 boys and 284 girls, studying at the 4th grade of the public primary schools located in the central districts of Kars, Konya, and Zonguldak provinces. Data collection tools included the “Reading Comprehension Test”, “Motivation to Read Profile”, “Motivation to Write Profile”, and “Story Text Assessment Analytic Rubric”. Data analysis results indicated that the reading comprehension skills of female and male students were close to each other with statistical significance in favour of female students considering the scores of story writing and of motivation to read and write. A major positive correlation was found between the motivation to read and its sub-factors and the sub-factors of motivation to write, as well as between the motivation to read and motivation to write. Furthermore, motivation to read was found to be a considerable predictor of reading comprehension skill, while motivation to write was found to be a major predictor of writing skill. At the conclusion of the study, a number of recommendations were made for future researchers and teachers.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.