The aim of this study is the examination of the effect of virtual reality based imagery (VRBI) training programs on the shot performance and imagery skills of athletes and, and to conduct a comparison with Visual Motor Behavior Rehearsal and Video Modeling (VMBR + VM). In the research, mixed research method and sequential explanatory design were used. In the quantitative dimension of the study the semi-experimental model was used, and in the qualitative dimension the case study design was adopted. The research participants were selected from athletes who were involved in our target sports: curling (n = 14), bowling (n = 13), and archery (n = 7). All participants were randomly assigned to VMBR + VM (n = 11), VRBI (n = 12), and Control (n = 11) groups through the “Research Randomizer” program. The quantitative data of the study was: the weekly shot performance scores of the athletes and the data obtained from the “Movement Imagery Questionnaire-Revised.” The qualitative data was obtained from the data collected from the semi-structured interview guide, which was developed by researchers and field experts. According to the results obtained from the study, there were statistically significant differences between the groups in terms of shot performance and imagery skills. VRBI training athletes showed more improvement in the 4-week period than the athletes in the VMBR + VM group, in terms of both shot performance and imagery skills. In addition, the VRBI group adapted to the imagery training earlier than the VMBR + VM group. As a result, it was seen that they showed faster development in shot performances. From these findings, it can be said that VRBI program is more efficient in terms of shot performance and imagery skills than VMBR + VM, which is the most used imaging training model.

This study was carried out to investigate the relationship among the hand, eye, and ear lateralizations and the sense of rhythm of the athletes randomly selected from different sport branches.A total of 115 elite athletes including 72 males (62.6%) and 43 females (37.4%) whose mean age was 22.3±2.4 years and who receive training at different departments of the Faculty of Sports Sciences, Ataturk University were included in the study. Hand preference was assessed based on the Geschwind score by applying Edinburgh Inventory test. The dominant eye was tested by the Dolman Method (hole-in-the-card test). Hearing durations were measured using 128 Hz diapason and digital chronometer. The rhythm perception and application skills were assessed considering the rhythmic answers given practically to the rhythm patterns previously prepared by the researcher.As for the handedness of the athletes, 16.5% of them were left-handed (n=19), 7.8% (n=9) were two-handed, and 75.7% (n=87) were right-handed. While 18.3% (n=21) had good hearing durations with left ear, and 13.9% (n=16) had good hearing durations with right ear, 67.8% (n=78) had very close hearing durations with two ears. While left eye of 41.7% (n=48) was dominant, the right eye of 58.3% (n=67) was dominant. According to the rhythm perception and application test results, 46.1% of the athletes were weak (n=53), 30.4% at the midlevel (n=35), 13.9% (n=16) good, and 9.6% (n=11) at very good level.No significant relationship was found between the eye and ear lateralization of the athletes and their rhythm perception and application skills; however, it was found that the sense of rhythm of the left-handed individuals was better than the right-handed ones with respect to the handedness.

The popularity of curling, a target sport played on ice with rocks, has been steadily increasing. The number of World Curling Federation member countries has doubled in the last two decades. Shortly after taking part in the Olympics in 1998, curling became one of the most popular winter sports on TV. The reflections of the interest in the society have found a response in the world of science and an increase has been observed in the number of scientific studies on curling. However, despite the increase in studies, there is currently no comprehensive literature review that provides fundamental information about the sport of curling. The aim of this review is to provide general information about the sport of curling and its rules by filling the gap in the literature examining the scientific studies in this field. In this review the history, organization management, rules, strategy, ice properties, materials used and scientific research on the sport of curling are mentioned. While previous studies, particularly in the field of engineering, have explored aspects such as the structure of ice, sweeping techniques, and the movement of stones on ice, many mysteries still remain to be unraveled.

Yapılan araştırmalar çoğunlukla kaygının spor performansı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu ortaya koymuştur. Ancak, kaygının spor performansı üzerindeki zararlı etkilerinin altında yatan süreçler henüz yeterince araştırılmamıştır. Bu kapsamda araştırmanın amacı sporcuların kullanmış oldukları batıl inanç davranışlarının ve spor türünün durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Araştırmaya üniversiteler arası müsabakalarda mücadele eden 236 erkek sporcu katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Sporda Batıl İnanç Ölçeği ve Sürekli ve Durumluk Kaygı Ölçeği kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin ne ölçüde yordayıcısı olduğunu belirlemek için aşamalı regresyon (stepwise) analizi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar oyun ve karşılaşma öncesi kullanılan davranışlar, dua etme ve uğurlu nesneler kullanma gibi batıl inanç davranışlarının kaygı düzeylerinin önemli yordayıcıları olduğunu ortaya koymuştur.

Bu çalışmanın amacı konservatuvar eğitimi alan bireylerin durumluk ve sürekli kaygı durumlarının müzikal algı-hafızalarına etkisini incelemektir. Araştırmaya Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında öğrenim gören toplam 146 öğrenci katılmıştır. Araştırmada veri toplama araçları üç kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda katılımcıların özelliklerini belirlemek için Kişisel Bilgi Formu, ikinci kısımda müzikal algıhafızalarını ölçmek için geliştirilen Müzikal Kulak Testi, üçüncü kısımda ise durumluk ve sürekli kaygı durumlarını belirlemek Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri kullanılmıştır. Elde edilen veriler gerekli ön işleme tabi tutulduktan sonra durumluk ve sürekli kaygı durumlarının katılımcıların müzikal algı-hafızalarını ne ölçüde yordadığını belirlemek için çoklu doğrusal regresyon analizi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre katılımcıların melodi ve ritim algı-hafıza puanları ile durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri arasında negatif yönde yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca durumluk ve sürekli kaygı, katılımcıların melodi algı-hafıza puanlarının %10,4'ünü, ritim algı-hafıza puanlarının ise %25,7'sini yordadığı görülmüştür. Çalışmadaki elde edilen en önemli sonuç, yaş ve müzikle ilgilenme süresinin artışı özellikle durumluk kaygı düzeyinin azalmasına sebep olmasıdır. Ayrıca katılımcıların melodi ve ritim algılarını kaygının yordama gücünün oranının yüksekliği, müzikal başarıdaki etkisinin bariz göstergesidir. Başarının belirleyicisi olan performans kaygısının varlığından ziyade düzeyi önemlidir. Bu durum müzik eğitiminde başarıya etki eden ve hatta kariyeri sonlandırabilecek kadar önemli bir sorundur.

No abstract

Bu çalışmanın amacı Üniversiteler Spor Liginde farklı branşlarda yarışan sporcularının müsabaka öncesi zihinsel hazır oluş ve duygu ifadelerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Nicel araştırma modeline göz önüne alınarak tasarlanan bu çalışmaya 238 erkek, 197 kadın katılımcı olmak üzere toplam 435 sporcu katılmıştır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde katılımcıların demografik özellikleri belirlemek için “Kişisel Bilgi Formu”, ikinci bölümde “Zihinsel Hazır Oluş Ölçeği”, üçüncü bölümde ise “Spor Duygu Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, frekans analizi, t-testi ve korelasyon analizi yapılarak incelenmiştir. Cinsiyete göre kadın sporcuların zihinsel hazır oluş durumlarının odaklanma ve motivasyon alt boyutlarında, erkek sporcuların ise ilgi alt boyu-tunda anlamlı derecede farka rastlanmıştır. Milli sporcu durumu değişkenine göre, zihinsel hazır olma durumunun milli sporcuların, milli olmayan sporculara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca spor türü değişkenine göre, zihinsel hazır oluş durumlarının, odaklanma ve motivasyon alt boyutlarında takım sporu yapanların bireysel spor yapanlara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır. Her ne kadar ilişkisel bir sonuç olduğu için nedensel bir çıkarım yapılamasa da mevcut araştırmadaki sporcularda müsabaka öncesi zihinsel hazır oluş düzeyi arttıkça kaygı, keyifsizlik ve öfke azalırken; mutluluk ve coşku artmıştır.

Müzikte olduğu gibi hareket eğitiminin de temelini ritim oluşturur. Ritim, hareketin akımının düzenini ve periyodik tekrarını sağlayan bir uyarıcı niteliğindedir. Spor ve konservatuvar eğitiminde ritim algısı başarıya etki eden önemli bir faktördür. Bu araştırmada spor ve konservatuvar eğitimi alan üniversite öğrencilerinin ritim algıları incelenmiştir. Çalışma, 2020-2021 öğretim yılında Gaziantep Üniversitesi Spor Bilimleri ve Türk Müziği Konservatuvarında öğrenim gören toplam 75 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Çalışma grubunun ritim algılarındaki başarı durumlarını ölçmek için Müzikal Kulak Testi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler arasında karşılaştırma yapmak için Independent Samples T testi ile One Way ANOVA parametrik testleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgular neticesinde, konservatuvar eğitimi alan öğrencilerin, spor eğitimi alan öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek ritim puanı aldığı tespit edilmiş (p<0.05) ve ritim testi puanlarının bölüm değişkeni açısından anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Çalışmanın verilerine dayanarak ritim algısının spor eğitimi alan öğrencilerde daha düşük olması aynı zamanda hareketin algı ve uygulamasında da sorunlar yaşayabileceği söylenebilir. Çünkü istemli ve düzenli hareketlerin yapılabilmesinde ritim uyarıcı niteliğindedir. İnsanın içindeki bu uyarıcının, geliştirilmesi ve organize edilmesi ritim eğitimi ile mümkündür.