2007
DOI: 10.1136/jme.2006.016931
|View full text |Cite
|
Sign up to set email alerts
|

The concept of brain death did not evolve to benefit organ transplants: Table 1

Abstract: Although it is commonly believed that the concept of brain death (BD) was developed to benefit organ transplants, it evolved independently. Transplantation owed its development to advances in surgery and immunosuppressive treatment; BD owed its origin to the development of intensive care. The first autotransplant was achieved in the early 1900s, when studies of increased intracranial pressure causing respiratory arrest with preserved heartbeat were reported. Between 1902 and 1950, the BD concept was supported … Show more

Help me understand this report

Search citation statements

Order By: Relevance

Paper Sections

Select...
3
1
1

Citation Types

0
36
0
7

Year Published

2007
2007
2020
2020

Publication Types

Select...
5
3

Relationship

0
8

Authors

Journals

citations
Cited by 66 publications
(43 citation statements)
references
References 42 publications
(26 reference statements)
0
36
0
7
Order By: Relevance
“…Bilimin hızlı gelişimi ve varolan ölüm tanımlamalarının yetersiz kalmaya başlaması sonucu, 19.yüzyılda ölümün tanımı tekrar tartışmaya açılmıştır. Durmuş bir kalbin tekrar çalışabileceği 1891 yılında, Dr.Friedrich Maass'ın tarihteki ilk göğüs kompresyonunu uygulamasıyla anlaşılırken [12], yine aynı dönemde çalışmalar yapan Jalland, Horsley gibi bilim adamlarının kafa içi basınç artışı durumlarında solunumun aniden durduğunu, ama kalbin çalışmaya devam ettiğini fark etmeleri üzerine kalp-akciğer temelli ölüm görüşü sarsılmaya başlamıştır [2]. Elektroensefalografinin (EEG) keşfi ve nöroloji biliminin hızlı gelişimi, tarihsel süreci "kalp ölümü" tanımından, günümüzdeki "beyin ölümü" tanımına getirmiştir [1] Beyin ölümü, içerik olarak ilk kez 1959 yılında Mollaret ve Goulon tarafından tanımlanmıştır [13].…”
Section: Tarihsel Süreçunclassified
See 2 more Smart Citations
“…Bilimin hızlı gelişimi ve varolan ölüm tanımlamalarının yetersiz kalmaya başlaması sonucu, 19.yüzyılda ölümün tanımı tekrar tartışmaya açılmıştır. Durmuş bir kalbin tekrar çalışabileceği 1891 yılında, Dr.Friedrich Maass'ın tarihteki ilk göğüs kompresyonunu uygulamasıyla anlaşılırken [12], yine aynı dönemde çalışmalar yapan Jalland, Horsley gibi bilim adamlarının kafa içi basınç artışı durumlarında solunumun aniden durduğunu, ama kalbin çalışmaya devam ettiğini fark etmeleri üzerine kalp-akciğer temelli ölüm görüşü sarsılmaya başlamıştır [2]. Elektroensefalografinin (EEG) keşfi ve nöroloji biliminin hızlı gelişimi, tarihsel süreci "kalp ölümü" tanımından, günümüzdeki "beyin ölümü" tanımına getirmiştir [1] Beyin ölümü, içerik olarak ilk kez 1959 yılında Mollaret ve Goulon tarafından tanımlanmıştır [13].…”
Section: Tarihsel Süreçunclassified
“…Bu araştırmalar kısa zaman içerisinde 3 önemli sonuç vermiştir. Bunlar Almanya'da yayınlanan "Alman Cerrahi Derneği Önerileri", Dünya Tıp Birliği'nin (WMA) yayınladığı Sydney Deklerasyonu ve Harvard Kriterleridir [2,14,15]. Üçü de 1968 yılında, yayınlanmıştır ve içerik olarak birbirine çok benzemektedir.…”
Section: Tarihsel Süreçunclassified
See 1 more Smart Citation
“…3 Machado et al 4 recently argued that the neuropathologic entity of total brain infarction/destruction did not evolve to benefit transplantation of vital organs; nevertheless, the term 'brain death' did not enter the medical terminology until the mid-1960s, in response to the rapidly developing field of transplantation medicine. 3 The ad hoc Committee of the Harvard Medical School report did not base its neurological criterion of death on any concept of death, but rather 'was primarily concerned with futility of care and finding ways to help physicians with withdrawal of support'.…”
Section: Introductionmentioning
confidence: 99%
“…Although brain death and organ transplantation have presented distinct historical trajectories 46 , from the moment that these two concepts converged, the impact of the latter over the former could no longer be underestimated. Doctors who work in institutions which are renowned for saving lives through transplants are often faced with candidates for transplants who are suffering and dying whilst waiting for organs as well as with the significant improvement in quality of life of patients submitted for successful transplants 30 .…”
Section: Final Considerationsmentioning
confidence: 99%