Yapılan bu çalışmada; Türkiye'de hava kirliliğinin önlenmesi için mevcut duruma dikkat çekilerek kamuoyunun bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan veriler, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından temin edilmiş ve arcGIS ortamında işlenerek haritalandırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; Türkiye'de kentlerin öncelikli çevre sorunları arasında hava kirliliğinin ikinci sırada yer aldığı ve yıllar itibariyle karşılaştırılması yapıldığında son beş yılda hava kirliliği ile ilgili sorunların stabil olarak devam ettiği belirlenmiştir. Kentlerde hava kirliliğinin muhtemel nedenlerinin sırasıyla evsel ısınmadan (63 kentde), sanayi işletmeleri ve faaliyetlerinden (9 kentde), karayolu trafiğinden (5 kentde), termik santralden (2 kentde), maden işletmelerinden (1 kentde) kaynaklandığı tespit edilmiştir. Hava kirliliğine karşı önlem alınmasında karşılaşılan güçlükler ise; ısınmada kalitesiz yakıt kullanımı, atıkların yakılması, topografik yapı, meteorolojik faktörler, tüketici bilinçsizliği, çarpık kentleşme, şehir merkezine veya yerleşim yerlerine yakın mesafede endüstriyel tesislerinin konumlandırılması şeklinde sıralanabilir. 2016 yılının Ocak ayı için ortalama SO 2 ölçüm sonuçları hava kalitesi indeksine göre sınıflandırıldığında; 69 kentin "1-iyi" sınıfında olduğu ve PM 10 ölçüm sonuçlarına göre 12 kentin "3-hassas", 37 kentin "2-orta" index diliminde, 24 kentimizinde "1iyi" sınıfında yer aldığı görülmüştür. Ülkemizde 'atık yönetim felsefesi' olarak tanımlanan çevresel kirlenmeleri ortadan kaldıracak veya minimuma indirecek çevresel projelerin hazırlanarak sayısının artması ve ivedilikle hayata geçirilmesinin hava kirliliğinin azaltılmasında yarar sağlayacağı aşikardır.
Türkiye'de yaylalar uzun yıllar hayvancılık ve yazlık dinlenme alanları olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise büyük ölçüde nitelik değiştirerek rekreasyon amacıyla kullanılan birer tatil ya da dinlenme yeri olmuşlardır. Bu mekanlara artan talep arazi kullanımında değişime neden olmaya başlamıştır. Turizm anlayışındaki değişime paralel olarak, iç turizmde rekreasyon/turizm için yaylalara olan talep artışı, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki bazı yaylaları turizm merkezlerine dönüştürmüş ve buralara yapılan turizm yatırımlarını arttırmıştır. Bu değişim süreci ile birlikte yaylalardaki arazi kullanımı, çevrenin görünümünde ve ekosistemlerde büyük değişikliklere yol açmıştır. Artan bu talep kaçak yapılaşmaları arttırmıştır. İmar afları ile kaçak yapıların hukuki sorunlarının kaldırılması arazi yönetimi kapsamında sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Sürdürülebilir olmaktan çıkan yayla alanları her geçen gün doğal kaynaklarını kaybetmektedir. Çalışma Türkiye'nin Doğu Karadeniz Bölgesindeki Giresun ili (Kümbet, Bektaş ve Çıkrıkkapı) yaylalarındaki arazi kullanımında meydana gelen artışı incelemektedir. Bu maksatla 1970-2018 yılları arasında yaylalara ait hava fotoğrafları ve haritalar Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ile analiz edilmiştir. Yapılan çalışma ile arazi kullanımı ve planlamasına ilişkin sorunlar ortaya konmuş, değişimin boyutlarını irdelenmiştir. Bu bağlamda yaylaların merkezi kullanım alanlarında büyük artışların olduğu, yayla evlerinin betonarme ve çok katlı hale dönüştüğü belirlenmiştir. Buna bağlı olarak yayla yollarında büyük artışlar olmuş ve dağ ekosisteminde bozulmalar meydana gelmiştir. Ayrıca yaylaların kayıt altına alınması ve yapılaşmaların yayla imar planları dâhilinde gerçekleştirilmesi gereğine vurgular yapılmıştır.
The school site is a key element of the educational process, as children spend a large amount of their time there. Schools that are well-located, designed within a systematic plan, safe, and operated in an efficient manner contribute to the development of society. Since land is a scarce resource, optimal land use is a spatial necessity. In developed societies, these usage preferences are planned and presented to decision-makers according to criteria, such as distance, slope, population, land use, etc., that are related to industry and agriculture. Suitable investment areas are often not mapped in development plans. This deficiency arising from planning also appears in the determination of school site locations. In this research, a real case study was conducted to solve the problem presented. The most used school sites’ criteria were determined from the literature and those criteria were weighted with the analytical hierarchy process method. A cost–surface map of the study region was produced and associated with the implementary development plan. It was obtained from the cost surface map that suitable school sites are planned for urban, commercial, or different purposes. Additionally, possible locations for the school site in the region were determined and mapped for a future planning purpose, and the sizes of existing school campus sites in the region were analyzed. When existing campus areas were evaluated according to the number of school students, we found that only 40% of the schools were suitable. As one of the major findings, 210 possible school sites with a size of at least 2 ha were determined and mapped in Giresun, Turkey. For these reasons, clearly identifying the investment areas and transferring them to the plans is essential for sustainability.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.