No abstract

No abstract

Antimicrobial resistance, β‐lactamase activity and mecA gene of Staphylococcus aureus and Staphylococcus intermedius isolated from raw water buffalo milk and dairy products in Turkey were determined. All strains showed resistance to at least one antibiotic but none was resistant to vancomycin. Of the 97 S. aureus and 35 S. intermedius strains, 9 (9.2%) and 2 (5.7%) were resistant to oxacillin and harboured mecA gene. β‐lactamase activity of 13.4% and 5.7% of S. aureus and S. intermedius strains was positive, respectively. Overall, 2.5% and 0.55% of the samples were contaminated with methicillin‐resistant S. aureus and S. intermedius, respectively.

No abstract

No abstract

Bu çalışmada, Afyon Kocatepe Üniversitesi Ahmet Necdet Sezer Kampüsü'nde gıda satışı yapan 6 adet kantinden yaz ve kış aylarında olmak üzere 2'şer kez örnekler alındı. Çalışma kapsamında çalışanların parmaklarından, dilimleme tahtalarından, bıçak saplarından ve değişik gıdalardan örnekler alınarak Aerob Mezofil Bakteri, S. aureus, Enterobactericeae, total koliform, Escherichia coli, sülfit indirgeyen anerob bakteriler, Listeria monocytogenes ve Salmonella spp., açısından analiz edildi. İncelenen 100 adet gıda örneğinin %91'inde toplam Aerob Mezofil Bakteri (AMB) ≥10 3 kob/g, %21'inde Enterobactericeae, %64'ünde koliform bakteri, %14'ünde E. coli, %25'inde S.aureus ≥10 2 kob/g düzeylerinde bulundu. Gıda örneklerinin (tavuk şiş) 1'inden Salmonella spp., %3'ünden L. ivanovii, %5'inden L. seeligeri, %4'ünden L. welshimeri identifiye edilirken, sülfit indirgeyen anaerob bakteri ve L. monocytogenes saptanmadı. Bıçak örneklerinin %77.5'inde AMB ≥10 3 kob/g, %35'inde Enterobactericeae, %52.5'sinde koliform, %12.5'inde E. coli, %17.5'inde S.aureus, ≥10 2 kob/g düzeylerinde identifiye edildi. Yüzey örneklerinin ise; %55'inde AMB ≥10 3 kob/g, %29.6'sında Enterobactericeae, %37'sinde koliform bakteri, %11'inde E. coli, %14.8'inde S.aureus ≥10 2 kob/g düzeylerinde tespit edildi. Gıda çalışanlarının el örneklerinin mikroorganizma kontaminasyon düzeyleri sırasıyla; örneklerin %6.6'sında Enterobactericeae ≥2.5 kob/cm 2 , %8.8'inde ≥1.0 kob/cm 2 ; % 4.4'ünde koliform bakteri ≥2.5 kob/cm 2 ve % 15.5'inde ≥1.0 kob/cm 2 ; %14.7'sinde E. coli ≥1.0 kob/cm 2 ; %15.5'inde S. aureus ≥2.5 kob/cm 2 ve %15.5'inde ≥1.0 kob/cm 2 olarak belirlendi. El örneklerinden saptanan bu değerlerin literatürde belirlenen hedef değerlerin (<2.5 kob/cm 2) üzerinde olduğu belirlendi.

Öz: Ülkemiz, oldukça geniş bir coğrafi ürün çeşitliliğine sahiptir. Coğrafi işaretli "Afyon kaymağı" da bunlardan birisidir. Kaymak üretiminde, manda sütleri tülbent bezlerinden süzüldükten sonra hacmi yaklaşık 3 lt olan taban kısmı geniş, ağız kısmı dar özel kaymak tavalarına koyulur. Ön ısıtma işleminden sonra (70-75 o C), süt 90-95 o C'ye kadar ısıtılır. Isıtma işlemi süt koyulaşıncaya kadar devam eder. Bu şekilde halk arasında "göbek bağlama" denilen "sütün kabarması" işlemi sağlanır. Tavalar ateş üzerinden alındıktan sonra, köpüğün oluşması ve kaymağın gözenekli olabilmesi için geniş ve derin (8-10 cm derinliğinde) tavalara belirli bir yükseklikten boşaltılır. Bu işlemden sonra tavalar 40-45 o C'ye gelinceye kadar kendi halinde soğumaya bırakılır. Soğutma işleminin ardından tavalardaki sütler tekrar 70-75 o C'ye ısıtılır ve soğuk bir odada 24 saat dinlenmeye alınır. Kaymağın üzeri ve etrafı çizilerek kaymağın tava ile bağlantısı kesilir. Böylece kaymak eşit bir şekilde dört parçaya bölünmüş olur. Bölünen kaymak parçaları düz bir tabağa alınır. Bu derlemenin amacı, yöresel lezzetlerden biri olan Afyon Kaymağı'nın geçmişten günümüze yapım tekniklerinin ve genel özelliklerinin gözden geçirilmesi ve günümüzde mevcut durumun iyileştirilmesine yönelik daha fazla çalışmanın yapılması gerektiğine dikkat çekmektir.

No abstract