The current mixed-method study investigated the extent of involvement in cyberloafing within classroom settings among preservice information technology teachers. Thirteen state universities were picked randomly from hierarchical clusters, which were determined according to the national university rankings. Then, a recent five-factor cyberloafing scale was administered to 1856 participants in these universities to collect the quantitative data. An open-ended survey was also administered to two volunteers from each university (n: 26) to address their rationale for cyberloafing. Parametric analyses on cyberloafing scores were conducted through considering background variables including gender, university, grade level, grade point average, socioeconomic status, ownership of mobile devices and online social networking habits. The qualitative data were processed through descriptive content analysis, which was confirmed by an independent scholar. Findings revealed that males surpassed females in terms of three cyberloafing types (i.e., shopping, accessing online content, and gaming). Significant differences were observed in terms of university and grade level. The relationship between the grade point average and cyberloafing was negative and statistically significant. Socioeconomic status, ownership of mobile devices and social network use predicted cyberloafing behavior. Finally, qualitative data from openended questions revealed student-and instructor-related rationales for cyberloafing.
Dijital teknolojilerin gelişmesiyle yaşamın her alanında kolaylıklar yaşanmaya başlamıştır. Bu teknolojiler, kolaylıkların yanı sıra riskleri de beraberinde getirmektedir. Zararlı içerikler, siber zorbalık, pornografi, cinsel içerikli mesajlar gibi riskler dijital araçlarla birlikte evlere kadar rahatlıkla girebilmektedir. Bu risklerden en çok etkilenmesi beklenen grup çocuklardır. Çocukların gelişiminden birinci derecede sorumlu olan ebeveynlere bu noktada önemli sorumluluklar düşmektedir. Ebeveynler, çocuklarını dijital teknolojilerden kaynaklanan risklerden korumak için dijital çağa ayak uydurmalıdır. Bu çalışmanın amacı dijital ebeveynlik yeterlik alanları ve göstergelerinin belirlenmesi ve belirlenen göstergelere dayanarak geliştirilecek bir araçla ebeveynlerin öz yeterliklerinin çeşitli demografik değişkenler açısından incelenmesidir. Tarama modelinde desenlenen çalışma iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada alanyazın taraması ve uzmanlarla gerçekleştirilen bir odak grup görüşmesi sonucunda dijital ebeveynlik yeterlik alanları ve göstergeleri belirlenmiştir. İkinci aşamada ise Dijital Ebeveynlik Öz Yeterlik Ölçeği geliştirilerek, Eskişehir ilinde yaşayan 576 ebeveynin dijital ebeveynlik öz yeterlikleri ebeveyn rolü, internet kullanım deneyimi, gelir durumu, meslek ve eğitim durumu değişkenlerine göre incelenmiştir. Dijital ebeveynlik yeterlik ve göstergeleri başlangıçta yedi farklı boyuttan oluşmuş ve bu boyutlara göre Dijital Ebeveynlik Öz Yeterlilik Ölçeği hazırlanmıştır. Geliştirilen ölçeğin faktör yapısı farklı ebeveyn örneklemleriyle gerçekleştirilen açımlayıcı (n=520) ve doğrulayıcı analizlerle (n=556) irdelenmiştir. Yapı geçerliği çalışmaları sonrasında dijital okuryazarlık, dijital güvenlik ve dijital iletişim olmak üzere üç faktör altında toplanan göstergelerin ebeveyn rolü, internet kullanım durumu, gelir durumu, meslek ve eğitim durumu değişkenler açısından farklılık sergilememiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.