Studying how social network site (SNS) users from different countries present themselves is crucial for inquiring into the dynamics of culture and youth. This study of 100 adolescents age 14-18 (Mage= 15.90, SD = .1.48) was designed to determine whether cultural differences between adolescents in the U.S. and Turkey would manifest themselves in their online self-presentation strategies on Facebook. Snowball sampling was used to reach U.S. and Turkish adolescents (50 participants from each country) who were using Facebook. The study provides novel insights into how adolescents from each country, in relation to its specific cultural framework, display certain kinds of self-presentation strategies. By coding Facebook profiles of adolescents, the authors found that the sharpest cross-cultural contrast was found in the frequency of the self-promotion strategy, which was more frequent in the United States. There was also a significant difference in use of exemplification strategy between the two countries; it was more widely used in Turkey. The high level of the ingratiation strategy in both countries may reflect the importance of “likes” in the Internet culture. There was also a significant cross-national difference in the ingratiation strategy, which U.S. teens used more. Finally, the authors also found a low level of use of the intimidation and supplication strategies in both countries. The study highlights the importance of self-exploration in constructing identities that conform to desirable cultural roles.
İletişim programlarının akademik kimliğine ışık tutmayı amaçlayan bu çalışma, öğretim üyelerinin doktora alanları ile doktora yaptıkları ve çalıştıkları üniversiteler karşılaştırarak, alanlar ile üniversiteler arası hareketliliği ilk defa analiz etmekte ve iletişime ilişkin daha önceki çalışmalarda değinilmeyen akademik içten beslenmeye (inbreeding) ilişkin mevcut durumu ortaya koymaktadır. Araştırmanın nesnesi, Türkiye'deki tüm iletişim programlarında çalışan öğretim üyeleridir. Araştırma verileri, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Akademik arama motoru yardımıyla elde edilmiştir. Türkiye'de 67 üniversitede bulunan 72 yüksekokul ve fakültelerdeki tüm iletişim programlarında çalışan 1173 öğretim üyesi çalışmaya dâhil edilmiştir. Veriler, nicel içerik analiziyle çözümlenmiştir. Çalışmada, 1992 yılından önce kurulan üniversitelerin, ülkenin her tarafındaki iletişim programlarını besledikleri tespit edilmiştir. 1992 yılından sonra kurulan üniversitelerin de doktora mezunu vererek hem kendilerini hem de bazı vakıf üniversitelerini besledikleri görülmüştür.Alan bazında yapılan analizlerde, iletişim programlarında çalışan öğretim üyelerinin beşte dördünün iletişim alanında doktoraya sahip olduğu görülmüştür. Sonuçta, yeni programların iletişimci olmayanlara, eski programların ise kendi mezunları olmayanlara karşı nispeten kapalı bulunduğu tespit edilmiştir.
Social networking sites like Facebook are popular and ever-expanding, especially among adolescents in Turkey. The study of 406 adolescents aged 14 to 18 (Mage = 15.61, SD = 1.16) provides novel insights into how adolescents from Turkey within a specific cultural framework, display certain kinds of self-presentation strategies. Using the Revised Self-Presentation Scale (RSPS; Lee et al., 1999) when coding adolescents’ profiles for strategies and information, we found that exemplification is the most utilized strategy followed by the ingratiation strategy. Self-report results differed from coded behavioral strategy use for intimidation and self-promotion, where there were higher levels of intimidation strategy than self-reported; for the self-promotion strategy, self-reported levels were higher than coded behavioral use. Particular strategy usage also predicted the sharing of types of information and the number of network friends.
Bu araştırma ile Twitter’da, Suriyeli göçmenlere yönelik nefret söylemi içeriklerinin Twitter Türkiye gündemine oranı, yaşanılan yüksek profilli olaylarla birlikte nefret söyleminin ne yönde seyrettiği, Suriyelilere karşı kullanılan dilin tonunun nasıl olduğu, nefret söyleminin en sık üretildiği hashtag ve hesapların özellikleri hakkında nicel kanıtlar sunulmaktadır. Bu amaçla, 1 Mart 2019 ile 31 Mart 2020 arasında Twitter Suriye gündemini oluşturan anahtar kelimeler türevleri en çok kullanıldığı zaman aralıkları incelenmiş ve Suriyeli gündeminin en yoğun olduğu beş kilit nokta tespit edilmiştir. Aynı zamanda yüksek profilli olayların gerçekleştiği bu kilit noktalarda, Twitter Türkiye gündemi, Twitter Suriyeli gündemiyle karşılaştırılmıştır. Son olarak Twitter Suriyeli gündemini en çok belirleyen hashtag ve hesaplar incelenmiştir. Belirlenen kilit noktalardan Suriyeli gündeminin en yoğun konuşulduğu tarihlerde bile Twitter Türkiye gündeminin yalnızca %2.02’sine tekabül ettiği tespit edilmiştir. Yaşanan yüksek profilli olayların Suriyeli gündeminin en yoğun olduğu bu kilit noktaları ve bu noktalardaki nefret söylemini de belirlediği ortaya çıkarılmıştır. Son olarak Twitter’da Suriyeli gündemini büyük oranda etkinliği yüksek hashtag ve hesapların belirlediği bulunmuştur. Bu çalışma ile sosyal medyada nefret söyleminin hacim olarak gündemin çok küçük bir kısmını temsil etmesine rağmen belirli bir kesimin, yüksek profilli olayları kullanarak gündemi belirleyebilecek kadar etkili oldukları tespit edilmiştir.
Mutlu Binark’ın kaleme aldığı “Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası “Hallyu” Güney Kore’de Sinema Endüstrisi, K-Dramalar ve K-Pop” isimli eser, kültürel içeriklerin bir kültürel diplomasi unsuru olarak kullanılmasının yanı sıra son dönemde iletişim araştırmalarının ilgi odağı olmaya başlayan Kore Dalgası konusunda kuramsal bilgi ve içerik üretim alanlarından örnekler sunması dolayısıyla öne çıkmaktadır., Çalışmayı önemli kılan bir diğer husus da yazarının, Türkiye’de iletişim alanında önemli bir konuma sahip olmasıdır. İletişim kuramları, iletişim sosyolojisi, eleştirel medya okuryazarlığı ve yeni medya çalışma alanlarında bir dizi kıymetli çalışmaya imza atan Binark, bu çalışmasında ise Kore Dalgası (Hallyu) olarak adlandırılan kültürel içeriklerin bir kültürel diplomasi aracı olarak Kore devleti tarafından ve bir devlet politikası olarak üretiminin yapılması ve yayılımının sağlanması konusunda nasıl desteklendiğine odaklanmaktadır
Modern urban planning seems to neglect taking into account the inner resources of individuals while designing a sustainable urban life. In rethinking urbanisation, spirituality must be seen as an integral part of the human connectedness in the context of urban lifestyles. Current study considers spirituality as part of our individual wellbeing-and questions whether argues that the concept of spirituality and the need for human connectedness should be taken into account while planning a more sustainable urban life. Here we focus on the issue of human connectedness and explore how urban lifestyle redefines our communication and spiritual needs. Though the material aspects of urban life cannot be underestimated, we argue that a more holistic approach is needed to achieve inner and outer sustainability in creating more harmonized lives. Our findings show that spirituality not only encompasses human connectedness but also reveals such human needs as belonging, safety, transcendence and communication, which are by nature intertwined. In this study, we take a bottom-up approach in exploring the spiritual needs of urban dwellers and how those needs present challenges in their daily lives, and in discussing the significance of means of communication in creating connected lives. We then suggest that urban spirituality is mediated through a number of innate needs, and challenged in the urban context via materialistic, relational, moral and transcendental means. Designing a qualitative approach, semi-structured in-depth face-to-face and telephone interviews were held with 47 participants who were government officers employed by the Presidency of Religious Affairs of Turkey. All participants fulfilled the criteria of receiving early training in spiritual care and counselling. ÖzModern şehir planlaması sürdürülebilir bir kent hayatı tasarlarken bireylerin içsel kaynaklarını hesaba katmaktan kaçınmaktadır. Kentleşmeyi yeniden düşündüğümüzde, maneviyat, modern hayat tarzında insan bağlanmışlığının içsel bir parçası olarak görülmelidir. Mevcut çalışmada maneviyat insanın iyi olma hali olarak ele alınmakta, ve insanın bağlanmışlık ve iletişim ihtiyacının sürdürülebilir bir şehir planlarken hesaba katılması gerekliliği vurgulanmaktadır. Ayrıca bu çalışmada insan bağlanmışlığı ve kent hayatının, iletişim ve manevi ihtiyaçlarımızın yeniden tanımlanması gerektiği konu edinilmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada 47 Diyanet İşleri Başkanlığı din görevlisi ile yüz yüze ve telefon yolu ile yarı yapılandırılmış, derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların tümü daha önceden manevi bakım ve danışmanlık eğitiminden geçmiştir. Çalışmanın bulguları maneviyatın insan bağlanmışlığını kapsadığını ve aidiyet, güvenlik, aşkınlık ve iletişim gibi doğası gereği iç içe olan insan ihtiyaçlarını ortaya çıkardığını göstermektedir. Bu çalışmada kent sakinlerinin manevi ihtiyaçları, bu ihtiyaçların günlük hayatlarında ortaya çıkardığı zorluklar, iletişim ve bağlanmışlık ihtiyacı tümevarım yaklaşımı ile ele alınmıştır...
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.