This study aimed to investigate the relationship between the gender roles attitudes (GRA) and self-esteem of married women. The study has a quantitative study. The 38-item Likert-type Gender Roles Attitude Scale (GRAS), developed by Zeyneloğlu and Terzioğlu (2011), Rosenberg's 10-item Self-Esteem Scale, and the Demographic Questionnaire were used to collect data. The study was conducted with 480 married women. Correlation, regression and ANOVA analyses were performed to analyze the data. The correlation analysis performed to understand the relationship between GRAs and self-esteem revealed a positive and weak relationship between the GRA total score and its sub-dimensions, income and education status, while a weak negative relationship was found between the GRA total score and its sub-dimensions and years of marriage and the number of children. The hierarchical regression analysis carried out to understand the predictive power of GRAS sub-dimensions and demographic characteristics on self-esteem found that two dimensions of GRAS, namely TGR and egalitarian gender roles, significantly and moderately predicted self-esteem of married women in marriage, while the variables of years of marriage, number of children, education status and income were found to predict self-esteem significantly and at a low level. The ANOVA, which was conducted to investigate the relationship between the profession variable and the GRAS, its sub-dimensions and self-esteem, revealed that civil servant women had higher scores on the subdimensions of egalitarian gender roles, Marriage CR, and self-esteem compared to housewives, while their scores on the subdimensions of TGR, FGR, and male GR were found to be lower.
Bu araştırmanın amacı; lise öğrencilerinin yaşlı ayrımcılığına ilişkin tutumlarını anlamaktır. Betimleyici tipteki bu araştırmanın örneklemini 291lise öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama araçları olarak Yaşlı Ayrımcılığı Tutum Ölçeği (YATÖ) ve Öğrenci Bilgi Formu kullanılmıştır. Veriler SPSS for Mac 21(Statistical Package for Social Sciences) programı ile analiz edilmiştir. analizde; ortalama, standart sapma, minimum, maksimum değerler, yüzdelik sayılar, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, Anova testi yapılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; lise öğrencilerinin yaşlı ayrımcılığına yönelik genellikle olumlu tutum sergilediği ve yaşlı ayrımcılığı tutum ölçeği puanları ile öğrencilerin cinsiyet, doğum yeri, en fazla yaşanan yer, anne ve babanın eğitim durumları, büyükanne/büyükbabanın yaşadığı yer değişkenleri arasında anlamlı farklılıkların olduğu tespit edilmiştir (p0.05). Boylamsal bir olgu olarak yaşlığa dönük algının anlaşılmasında ergenlerin tutumları ve bu tutumları belirleyen etmenler önemlidir. Kentleşmeyi modern ve geleneksel unsurlarla birlikte deneyimleyen Malatya kentinde eğitim gören lise öğrencilerinin yaşlı ayrımcılığına yönelik tutumlarının önemli bir temsil olduğu düşünülmektedir.
Türkiye'de özel bir ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine 2000-2010 yılları arasında başvuran danışanların sosyodemografik özelliklerini tasvir etmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda Türkiye'de psikiyatri tedavisine ve psikoterapiye gösterilen ilginin zaman içinde nasıl bir görünüm arz ettiği anlaşılmaya çalışılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu araştırma, doküman incelemesine dayalı retrospektif bir araştırmadır. Araştırmanın gereçleri özel bir ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine başvuran hastaların ilk görüşme formudur. Bulgular: 2000-2010 yılları arasında 1.451 kişi başvurmuştur. Yaş bakımından en çok %72,8 ile 21-45 yaş grubu başvurmuştur. Eğitim durumu açısından bakıldığında %57,3'ünün en az lisans mezunu, %24'ünün ise lise mezunu olduğu görülmüştür. Başvuranların %66,6'sı kliniğe yakın bir akrabasıyla gelmiştir. Başvuranların %57,9'u gerekli durumlarda ulaşılabilecek yakın bir arkadaş belirtememiştir. Başvuranların hastalık durumuna bakıldığında %65,9'unun daha önce ruhsal veya fiziksel hastalık geçirdikleri görülmüştür. %50,4'ünde bağımlılık yapan madde kullanımı vardır. Başvuranlar Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı [The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM)]-IV birinci eksende aldığı tanılar açısından bakıldığında en fazla %36,7'si yapay bozukluk ve %21,3'ü duygudurum bozukluğu tanısı almışlardır. %67,1'i DSM-IV ikinci eksende tanılanmış herhangi bir bozukluk tanısı almamıştır. Sonuç: Ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine başvurularda yıllara göre artış olmuştur. Başvuranların çoğu genç, orta erişkinlik döneminde ve üniversite mezunudur. Başvuranların çoğu kliniğe akrabasıyla gelmiştir ve yakın arkadaşı yoktur. Başvuranların çoğu daha önce ruhsal veya fiziksel hastalık geçirmiştir. Başvuranların neredeyse yarısında bağımlılık yapan madde kullanımı vardır. Başvuranların çoğu DSM-IV birinci eksende tanı almış olup, eksen ikide tanı almamıştır. Anah tar Ke li me ler: Özel ruh sağlığı ve hastalıkları poliklinikleri; psikoterapi klinikleri, demografik özellikler; psikiyatri hastaları; ruh sağlığı ABS TRACT Objective: The study investigated the socio-demographic characteristics of the individuals who were admitted to a private mental health and diseases polyclinic in Türkiye between 2000-2010. The aim was to understand how the interest shown in psychiatry treatment and psychotherapy in Türkiye has developed over time. Material and Methods: This retrospective study is based on document review. The research tool is the first interview form of the clients who applied to a private mental health and diseases polyclinic. Results: A total of 1,451 people were admitted to the specified clinic between 2000-2010.72.8% of the applicants were in the 21-45 age group. 57.3% were at least university graduates and 24% were high school graduates. 66.6% came to the clinic with a close relative. 57.9% could not specify a close friend to be reached when necessary. It was seen that 65.9% had a previous mental or physical illness. 50.4% reported that they use an addictive substance. Ac...
Evlilikte bireylerin aldığı ekonomik kararlar diğer aile bireylerini de etkilediği için bütçe konusu çiftler arasında konuşulması gereken önemli bir konudur. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki konuşulması önemli bir konu olduğu halde konuşulması en zor konular arasındadır ve evlilik ilişkisini etkilemekte ve ondan etkilenmektedir. Bu araştırmada evlilikte bütçe konusu incelenmiş ve geleceğin aile danışmanı adayları olan sosyal hizmet öğrencilerinin evli çiftlerin bütçe yönetimine ilişkin görüşlerini incelemek amacıyla 342 sosyal hizmet öğrencisine online anket uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS 20 programı kullanılarak ki-kare testiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın en önemli bulgusu, katılımcıların bazı sorulara verdiği cevapların anne-baba eğitim düzeyine göre anlamlı olarak farklılaştığıdır. Bir diğer önemli bulgu ise sosyal hizmet öğrencilerinin bütçe konusuyla ilgili farkındalık düzeylerinin yüksek olmasıdır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.