Bu araştırma, Türkiye’de reiki uygulaması ile ilgili yapılan lisansüstü hemşirelik tezlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Sistematik derleme tipinde olan çalışma, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı Ulusal Tez Merkezi Veri Tabanı kullanılarak taranmıştır. Tarama “reiki” anahtar kelimesi kullanılarak Temmuz 2022 – Ağustos 2022 tarihleri arasında yapılmış olup, yıl aralığı gözetilmeden dahil edilme kriterlerine uyan tüm tez çalışmaları araştırma kapsamına alınmıştır. Reiki uygulaması ile ilgili yapılmış 13 lisansüstü teze ulaşılmıştır. İncelenen tezler arasında 2 tezin hemşirelik alanı dışında olduğu tespit edilmiştir ve çalışmaya 11 tez dahil edilmiştir. Araştırmaya dahil edilen tezler yayınlanma yılı sırasına göre incelenmiş olup, verilerin analizi için SPSS 25.0 paket programı kullanılmıştır. Hemşirelik alanında reiki uygulaması ile ilgili yapılan ilk tezin 2012 yılında yapıldığı ve doktora tezi olduğu görülmektedir. Tezlerin son on yıl içinde yapıldığı ve büyük çoğunluğunun randomize kontrollü deneysel çalışma olduğu belirlenmiştir. Tezlerden %18.19’u yüksek lisans, %81.81’i doktora tezidir. Araştırma kapsamına dahil edilen tezlerin hemşirelik anabilim dallarına/programlarına göre dağılımları incelendiğinde; %9.09’unun hemşirelik esasları, %18.18’inin iç hastalıkları hemşireliği, %9.09’unun cerrahi hastalıkları hemşireliği, %9.09’unun halk sağlığı hemşireliği ve %54.55’inin hemşirelik anabilim dalı alanında yapıldığı saptanmıştır. Türkiye’de reiki uygulamasının etkinliğinin değerlendirildiği yüksek lisans ve doktora tez çalışmalarının, ulusal ve uluslararası literatürdeki diğer çalışmalar ile paralellik gösterdiği, çoğu semptomun yönetiminde de invaziv olmayan etkili bir girişim olduğu sonucuna varılmaktadır.
Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinde duygusal zekânın eleştirel düşünme ve klinik karar verme düzeyleri ile ilişkisini belirlemek amacıyla kesitsel, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak yapılmıştır.Yöntem: Araştırma, Ocak-Şubat 2020’de yüz yüze ortamda gerçekleştirilmiştir. Bir Vakıf Üniversitesi Hemşirelik bölümünde okuyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 187 öğrenci çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan Bilgi Formu, Schutte Duygusal Zekâ Ölçeği, Kaliforniya Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği ve Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Veriler; tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, bağımsız gruplarda t testi, Anova testi ve Pearson korelasyon testi kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %91,4'ü kadın, %8,6'sı erkek ve yaş ortalaması 20,93±1,26’dır. Katılımcıların ölçek toplam puan ortalamaları sırasıyla duygusal zekâ 142,76±18,18 eleştirel düşünme 195,21±26,15 ve klinik karar verme 96,60±19,94’tür. Katılımcıların duygusal zeka toplam puanı ile eleştirel düşünme eğilimi alt boyutları olan analitik olmak (r=0,278), açık fikirlilik (r=0,386), meraklılık (r=0,293), kendine güven (r=0,293), doğruyu arama (r=0,275), sistematiklik (r=0,329), klinik karar verme toplam puanı (r=0,728) ve alt boyutları olan seçenek ve fikirleri araştırmak (r=0,732), amaçları ve değerleri soruşturmak (r=0,544), sonuçları değerlendirmek (r=0,676), bilgiyi araştırmak ve yeni bilgiyi tarafsız olarak benimsemek (r=588) puanları arasında pozitif bir korelasyon tespit edilmiştir (p<0,05).Sonuç: Araştırma bulguları, öğrencilerin akademik yılı arttıkça duygusal zekâ puan ortalamalarının arttığını, eleştirel düşünme puanlarının ortalamanın üzerinde olduğunu ve ancak klinik karar verme puanlarının ortalamanın altında olduğunu göstermiştir. Hemşirelik öğrencilerinde duygusal zekâ gelişiminin sağlanması, aynı zamanda temel yeterlilikler olan eleştirel düşünme ve klinik karar verme becerilerinin arttırılmasına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle duygusal zekâyı geliştirmek için öğretim yöntem ve tekniklerinin kullanılması önerilir.
Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilen, kolonik motilitede azalma ile karakterize bir durumdur. Bireyler konstipasyon şikayetini gidermek için farmakolojik ajanlardan ziyade, alternatif çözümlere daha fazla yönelmektedir. Lifli gıda tüketimi, alt abdomene masaj yapılması, kahvaltı öncesi ılık su içilmesi ya da diyareye sebep olabilecek bazı bitkisel çayların ve takviyelerin kullanılmasının yanı sıra, peristaltizmi arttırdığı düşüncesi ile defekasyon öncesi sigara içmeyi çözüm olarak gören bireylerin sayısı oldukça fazladır. Sigarada bulunan nikotinin, nikotinik reseptörlere bağlanması ile parasempatomimetik sistemi stimüle ederek bağırsak peristaltizmini ve tonusu arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak sigaranın; peptik ülser, pulmoner ve gastrointestinal kanserler, safra kesesi hastalıkları, pankreatit ve kolon polipleri gibi birçok sistemi etkileyen zararlı etkilerinin göz ardı edilerek, bağırsak boşaltımını kolaylaştırıcı etkisinin olduğu düşüncesi ile konstipasyon sürecini yönetmede kullanılması, ciddi sağlık sorunlarına sebep olacaktır. Sigara ve konstipasyon arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az sayıda çalışma bulunmaktadır ve bu çalışmalarda IV, sublingual ve transdermal formlarda verilen nikotin ile konstipasyon arasında pozitif korelasyon saptandığı gibi, negatif korelasyonun tespit edildiği raporlar da bulunmaktadır. Bu doğrultuda hemşirelerin; özellikle bireyin sigara konusundaki bilgilerini, tutum ve davranışlarını, alışkanlıklarını ayrıntılı incelemesi ve varsa sigara-konstipasyon ilişkisi konusundaki yanlış inanışlarını düzeltmesi, sigaranın olumsuz etkilerini/zararlarını anlatması, doğru bilgilendirme ve danışmanlık yapması önerilmektedir.
Geriatrik onkoloji hastaları, yaşlanma ile ilişkili birçok komorbidite ile karşılaşmaktadır. Bu komorbiditeler, çoklu ilaç kullanımı olarak tanımlanan polifarmasiye neden olmaktadır. Polifarmasi; tedavi ve bakım sürecini zorlaştırarak, hastaların yaşam kalitesini azaltmaktadır. Aynı zamanda kanserin prognozunu olumsuz etkileyerek mortalite riskini arttırmaktadır. Bu denli kompleks bir sürecin değerlendirilmesi ve yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu makalede; geriatrik onkoloji hastalarında polifarmasinin değerlendirilmesi, polifarmasinin komplikasyonları, ilaç-ilaç ve ilaç-besin etkileşimleri, onkolojik prognoza etkisi ve sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi ele alınmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.