Günümüzün önemli halk sağlığı sorunlarından biri olan obezite, alınan ve harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu yağ dokusunun artmasıdır. Obezitenin kolay ve yaygın kullanılan tanı ölçütü beden kitle indeksidir (BKİ). Kilogram cinsinden ölçülen beden ağırlığının santimetre cin-sinden ölçülen boyun karesine bölünmesi ile elde edilen BKİ'nin 18,5-24,9 arasında olması normal iken; 25-29,9 arası kilolu, 30 ve üstündeki değerler ise obezite olarak kabul edilmektedir. [1] Obezitenin etyolojisinde biyolojik, psikolojik, sosyal ve çevresel birçok faktör rol almaktadır. Bu nedenle obez bireylerin yönetiminde psikolojik des-Özet Amaç: Obezite, psikososyal boyutları olan bir hastalık olarak değerlendirilmekte ve tedavisinde çok boyutlu bir terapi yaklaşımının gerekli olduğu düşünülmektedir. Birbirine yakın kavramlar olan benlik saygısı ve beden algısı obezite ile ilişkili görünmektedir. Bu çalışmada beden kitle indeksi (BKİ) ile benlik saygısı ve beden algısı arasındak ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışmanın verileri 15 Aralık 2013-5 Ocak 2014 tarihleri arasında internet üzerinden toplanmış, benlik saygısı Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve beden algısı da Beden Algısı Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya alınan 816 kişiden 704'ü (%86,3) kadın olup yaş ortalaması 25,2±7,5 yıldı; %67,0'sinin (s=547) eğitim düzeyi üniversite ve üstüydü. Beden kitle indeksi kategorisine göre normal bireyler referans alındığında obezlerde düşük benlik saygısı bulunma oranının 1,49 (p=0,050; %95 GA=1,08-2,23) ve morbid obezlerde 3,31 kat (p=0,042; %95 GA=1,04-10,55) daha fazla olduğu; olumsuz beden algısının ise normal bireyler referans alındığında morbid obezlerde 5,48 kat (p=0,029; %95 GA=1,18-25,38) daha fazla olduğu bulundu. Sonuç: Obez bireylerde normal bireylere nazaran daha düşük benlik saygısı ve beden algısı olduğu görülmüştür.
Genetic predisposition and placental insufficiency in early gestation might play a role in the etiology of hypospadias.
Amaç: Son yillarda geç preterm bebeklerde kademeli bir arti § sözkonusudur Geç pretermler daha kücük erken dogmu § bebeklere göre daha az riskli olmalarma ragmen son çali §malar bu bebekierin zamaninda dogmu § bebeklere göre daha fazia hastalik ve ölüm oranina sahip olduklanni dü §ündürmektedir Bu çali §mada hastanemizdeki tüm dogumlar içindeki geç preterm dogum oranmi belirlemek, bu bebekierin yenidogan hastalik ve ölüm oranmi saptamak ve sonuçlarini zamaninda dogmuç yenidoganlarla kar §ila §tirmak amaçlandi. Gereç ve Yöntem: Jleriye dönük olarak planlanan bu çali §ma için hastanemiz Kadin Dogum Klinigi'nde 1 Mayis 2009-1 Mayis 2010 tarihieri arasinda canil dogan tüm bebekierin gestasyonei ya §lari annenin son adet tarihi ve yeni Ballard testi kullanilarak degerlendirildi. Geç premature (34 O/7-36 6/7 gestasyon haftasinda) dogan bebekier arasindan seçilen 220 bebek çali §ma grubumuzu, ayni tarihierde dogan 200 zamaninda dogmu § bebek ise kontrol grubumuzu oluçturdu. Olgular 72. saatte, ve haftalik kontrollerle bir aylik olana kadar izlendi. Büyük ölcüde anomalili bebekler, ailesi onam vermeyenler çaliçmaya dahil edilmediler Hastalar Yenidogan Yogun Bakim Birimi'nde yati §, hipotermi, solunum sorunlari, metabolik sorunlar, polistemi, enfeksiyon, apne, konvülziyon açisindan degerlendirildi. Çaligmada elde edilen bulgularin istatistiksel analizleri NCSS 2007 programi ile yapildi. Sonuçlar, aniamiilik p<0,05 düzeyinde, %95'lik güven araliginda degerlendirildi. Çaliçma için etik kurui onayi alindi (no:44/ 04.05.2009). Bulgular: Çali §ma süresinde hastanemizde dogan 2 582 bebegin 412'si (%15,2) geç preterm idi. Yenidogan Yogun Bakim Birimi'ne yatiç sayi ve oranlari , zamaninda dogmuç bebeklerde ve gaç pretermierde sirasiyla 28 (%14) ve 172 (%54,5) bulundu. Geç pretermierde zamaninda dogmu § yenidoganlara göre solunum sorunu anlamli olarak daha sik görüldü (%31,8'e karçi %2). Geç pretermierin %20,9'unda mekanik ventilasyon gereksinimi saptandi; zamaninda dogmuç yenidoganlarda mekáñik ventilasyon gereksinimi olmadi. Geç pretermierde zamaninda dogmuç yenidoganlarla karçilaçtirildiginda daha fazia beslenme sorunlari (%19.1'e kar §i %0,5), tedavi gerektiren sarilik (%44,1'e kar §i %7,5), hipoglisemi (%6,4'e karçi %1), hipotermi (% O'a karfi %14,5), ve enfeksiyon (%15,9 karçi %0) saptandi. Ölüm.orani geç preterm bebeklerde (%5,5) zamaninda dogmuç bebeklere (%0,5) göre 11 kat daha fazia bulundu. Çikarimlar: Geç preterm yenidoganlar zamaninda doganlara göre anlamli olarak daha yüksek hastalik ve ölüm oranina sahiptirler Geç preterm yenidoganlar, sik görülen hastaliklar ve hastaneye yatiç riski açisindan yakin izleme alinmalidirlar (Turk PedAr § 2013; 48:17-22) Anahtar sözcükler: Erken dogum, geç preterm, yenidogandan hastalik, yenidoganda ölüm Summary Aim: There has been a gradual rise in late preterm infant rates in recent years. Although the late preterm infants have a lower risk compared to smaller preterms, some recent studies have suggested an incresed risk of rriortality and morbidiy in this group compared to term Inf...
This research was conducted to examine the relationship between university students' nutritional habits, body mass index and academic achievements. Methods: The study was conducted with 213 students studying at a school of health in a private university. Socio-demographic characteristics, height and weights and eating habits were asked in the questionnaire applied to students who volunteered with the informed volunteer consent form. The academic success of the students was evaluated on the basis of the end of year weighted grade point average scores. Results: More than half of the participants (51.2%) were students of the Department of Nutrition and Dietetics. The majority of students (69.5%) are among the normal values according to the Body Mass Index classification. Of the students, 35.7% think that they always eat healthy and 49.3% eat healthy intermittently. The ratio of the students who stated that they skipped main meals was 87.8% and most frequently skipped meal was the lunch for 60.6% of the participants. The ratios of the students who always consume snacks and who consume snacks from time to time were 27.2% and 65.7% respectively. The academic success of the students who consume snacks regularly was significantly higher. It was found that the academic achievement of students who thought that they were eating healthy was higher than that of the others. There was a weak but statistically significant negative correlation between students' body mass index values and academic achievement. Conclusions: A relationship between students' nutritional habits and academic success was found in our study. In order to raise healthy, productive and successful generations, the importance of nutrition should be emphasized more especially in adolescent period in which life-time basic nutrition habits are adopted. Nutrition trainings and lessons may be useful for this purpose.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.