PurposeThis paper aims to explore the potential of blockchain technology (BT) to support the operational excellence in perishable food supply chain (PFSC) during outbreaks, by doing use-case analysis.Design/methodology/approachA systematic literature review is performed to determine the dimensions of operational excellence in the food supply chain (FSC), then a single use-case analysis is conducted to explore the potential of blockchain in order to achieve operational excellence for PFSC during the pandemics by applying context, interventions, mechanism and outcomes (CIMO) logic.FindingsThe findings of this study reveal that blockchain capabilities such as immutability and transparency, visibility, traceability, integration and interoperability, disintermediation and decentralisation, smart contracts and consensus mechanism provide better sustainable operational excellence outcomes for PFSCs to be more responsive, flexible, efficient and collaborative to cope with the impacts of COVID-19.Research limitations/implicationsThis research employs only one real case with multiple PFSC participants. Statistical generalisation is not possible at this stage of the research. However, the findings are not restricted to this single use-case.Practical implicationsThis study provides a research direction to explore the potential of BT to achieve operational excellence in the PFSC during outbreaks and generates prescriptive knowledge for better managerial decision-making across the PFSC during outbreaks.Originality/valueThis research conducts semi-structured interviews with different participants in one blockchain ecosystem to understand multiple participants' perspectives of operational excellence within PFSC.

Lojistik sektörü dünyada ve Türkiye'de giderek büyümekte ve sektörün potansiyeli zamanla daha iyi anlaşılmaktadır. Lojistik sektörünün gelişime oldukça açık olduğu, teknoloji ile ortaya çıkan yeniliklere ayak uydurmak zorunda olduğu bilinmektedir. İşletmeler bu yeniliklere ayak uydurarak, rekabette başarılı olmaya çalışmaktadır. Endüstri 4.0 özellikle lojistik gibi rekabetin ön planda olduğu sektörleri etkisi altına almıştır. Yapılan son araştırmalarda yapay zeka tekniklerinin kullanımında büyük oranda artış olduğu görülmektedir. Yapay zekanın lojistik sektöründe kullanılması sonucunda özellikle işleyiş ve dinamiklerde değişiklikler oluşmaya başlamıştır. Yapay zeka, insan zekasının fizyolojik ve nörolojik yapısını çeşitli teknolojiler yardımı ile modelleyerek makinelere aktarmaktadır. Yapay zeka ile birlikte ortaya çıkan sürücüsüz araçlar, depolama ve raflarda kullanılan robotlar, sistem içerisinde büyük verilerin rahatlıkla kullanılması gibi seçenekler lojistik sektöründeki hataların en aza indirgenmesini sağlamaktadır. Lojistik sektöründe yapay zeka kullanımı sayesinde işletmeler daha verimli işler ortaya koymaktadır. Yapılan bu çalışmada, lojistik sektöründe kullanılan yapay zeka ve makine öğrenmesi uygulamalarının geniş bir perspektif ile incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada önce yapay zeka ve makine öğrenimi kavramları açıklanmış ardından endüstri ve lojistik kavramlarına değinilerek lojistikte kullanılan yapay zeka ve makine öğrenmesi uygulamalarına yer verilmiştir. Küresel lojistik ve tedarik zinciri yönetimi konusunda yapay zekanın günden güne kendini geliştirdiği ve lojistik süreçleri kolaylaştırdığı görülmektedir.

Due to the ever-increasing level of global competition, logistics companies face difficult challenges on a daily basis. In order to survive this competition, they need to develop new technologies. The term ultra-light overhead conveyor system is relatively novel to the logistics industry. It is a rope-based conveying system in which the vehicles can move automatically on the rope using a specific mechanism which drives the vehicle. The concept and design of an ultra-light overhead conveyor system are explained by using Computer-Aided Design (CAD) software. The operating time of the vehicles and recharge time of batteries are calculated, a number of assumptions as well as some rope sag calculations are made according to different scenarios. A discrete event simulation model is built using Tecnomatix Plant Simulation in order to test the impact of certain variables on the performance of the system.I.

üretimi içindeki payının sırasıyla %18,08 ve %18,6 olacağı hesaplanmıştır. 2021 yılı için ise yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin toplam elektrik üretimi içindeki payının sırasıyla %21,95 ve %21,68 olacağı hesaplanmıştır. Bu sonuçlar yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin toplam elektrik üretimi içindeki payının artacağını göstermektedir. Son olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar alanında nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiğine dair önerilerde bulunulmuştur.

New applications have been developed in every sector with Industry 4.0. Some of these application areas; supply chain developments, route optimizations, big data usage, artificial intelligence development, intelligent warehouse designs, robotics and automation, autonomous vehicles in both manufacturing and sector services development. All these developments and technologies require digitalization in the sector. This study focuses on the industry of 4.0 to occur when the winds of change which has created trends in the logistics sector in Turkey. This paper presents literature review, interviews, analysis and a survey with 65 companies including different technologies, logistics, services, IT supply and retail sector. Result of the study shows that trends in logistics in Turkey are Supergrid Logistics autonomous logistics, robotics and automation,