Ehl-i hıref Osmanlı Devleti'nin sanat faaliyetlerini yürüten en önemli kurumudur. Bu kurumda devletten maaş alarak padişah ve saray eşrafı gibi devletin önemli şahsiyetleri için eserler üretilmiştir. Hal böyle olunca üretilen eserlere büyük önem verilmiş, çalışmalardaki titiz işçilik nedeniyle, bu eserler serbest olarak çalışan sanatlar için de model oluşturmuştur. Osmanlı sarayında çalışan ehl-i hıref teşkilatına ait birçok defter vardır. Ehl-i hırefle ilgili defterler Türkiye'de iki kurumda bulunmaktadır. Bunlardan biri İstanbul Sultanahmet'de bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivi diğeri ise Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'dir. Defterlerin bir kısmı da Bulgaristan'da muhafaza edilmekte olup buradaki belgelerin bir kısmının mikrofilmleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ne getirilmiştir. Birkaç istisna dışında ehl-i hırefle ilgili defterlerin tamamı siyakat yazı ve rakamlarla kaleme alınmıştır ve bu defterlerin bilinen en eski tarihlisi Uzunçarşılı'nın da bir makale olarak yayınladığı 932/1526 tarihli defterdir. Ehl-i hırefin çalışma sistemi ile ilgili araştırmalar olduğundan konu burada tekrar edilmeyecektir. Sanatkâr grupları hakkında ayrıntılı bilgileri bu konudaki diğer çalışmalarda bulmak mümkündür.
Dinlerin birçoğunda ölüm sonrasında ikinci hayat söz konusudur. Kişi öldükten sonra ya da her şeyin yok olması anlamına gelen kıyametten sonra ikinci bir hayat başlayacaktır. Bu hayatta, dünyada iken iyi işler yapanlar rahat edecek, kötü işler yapanlar ise sıkıntıda olacaktır. İslam kültürüne göre de kıyametten sonra ikinci bir hayat olacak ve iyi insanlar yeni yaşamlarını cennette geçireceklerdir. İslam toplumlarının cennet tasavvuru ile ilgili bilgileri içeren çok sayıda eser mevcuttur. Ancak insanların cennetle ilgili ayrıntıları anlayış biçimini en güzel resimlerde görmek mümkündür. Nakkaş her ne kadar cennetle ilgili resmini yaparken ilgili yazmanın metnini göz önüne alsa da, kendi zihninde oluşan cennet biçimini de resme yansıtması doğaldır. Ayrıca incelediğimiz resimler, yapıldığı dönemde bir anlamda görsel medya aracı olması nedeniyle toplumun cennetle ilgili tasavvurlarının biçimlenmesine de katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda çalışmamız özellikle 16. ve 17. yüzyıl İslam toplumunun genel anlamda cennet tasavvurunun tespitine yönelik araştırmadır.
ÖzAnadolu Selçukluları, Bizans, İran ve Arap uluslarının sanat anlayışları ile birlikte kendilerininkini birleştirerek ortaya zengin ve kollektif bir bezeme sanatı ortaya koymuşlardır. XI. yüzyıl ortalarından XIII. yüzyıl sonuna kadar süren bu kollektif üslup devresi, toplumun sanat anlayışında da kendisini belli eder. Bu ortak etkileşim sürecinde Anadolu'da Anadolu Selçuklu medeniyeti çok sayıdaki mimari yapısı ve bezeme unsurları ile varlığını günümüzde de sürdürmektedirler. XIII. yüzyıl Anadolu Selçuklu dönemi mimari kompozisyonlarda genel olarak müstakil ya da birbirinin devamı şeklinde olan tezyinat unsurları kullanılmıştır. Bu tezyini unsurlardan olan gülbezek, madalyon (rozet) ve kabaralar form ve barındırdıkları sembolik anlamlar bakımından oldukça önemlidirler. Çoğunlukla dairesel formda oluşmuş madalyon ve kabaralar genel kompozisyon içinde bağımsız tezyini unsurlar olarak göze çarpmaktadır. XIII. yüzyıl Anadolu Selçuklu dönemi mimari yapıların farklı unsurlarında kullanılsalar da, en yoğun görüldükleri yer taçkapılardır. Dönemin genel süsleme özelliklerini yansıtan madalyon ve kabaralar çoğunlukla rumi motifi ve geometrik desenler ile bezenmiş olsalarda az sayıda örnekte figürlü ve yazılı olarak bezenmiş biçimde karşımıza çıkmaktadırlar.
Mısır, antik medeniyetiyle ve önemli tarihsel anıtlarıyla dünyanın en çok ilgi çeken ülkelerinden biridir. Mısır 1517'de Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Kahire sokaklarındaki Osmanlı mimari üslubunun özelliklerini taşıyan birçok yapı, Mısır'ın bu kültürden etkilendiğinin göstergesidir. Osmanlı kültürünün etkileri sadece mimaride değil diğer sanat alanlarında da görülmektedir. Mısır kütüphanelerinde Osmanlı dönemine tarihlenen birçok resimli yazma bulunmaktadır. El yazmaları bakımından ülkenin zengin kütüphanesi hiç şüphesiz Dâru'l-Kütüb el-Kavmiyye olarak bilinen Kahire Milli Kütüphane'sidir. Kütüphanede Arapça, Türkçe, Farsça resimli yazmalar bulunmaktadır. 70 civarındaki minyatürlü eserle Farsça yazmalar sayı bakımından en geniş grubu teşkil etmektedir. Daha çok edebî konulu bu yazmalardaki minyatürler genellikle İran resim üslubu ile Hind-Moğol resim üslubunu yansıtmaktadırlar.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.