Modern anlamda uluslararası toplum (veya topluluk) devletlerin yanında uluslararası örgütleri de birer özne olarak barındırmaktadır. Bu durum bilhassa Dünya Savaşları sonrasında birçok uluslararası örgütün teşkil edilmesi ile ortaya çıkmış ve ilk başta yalnızca devletler tahayyül edilerek inşa edilen uluslararası hukuk düzeninde değişikliklere yol açmıştır. Bu bağlamda uluslararası hukukun kaynaklarının neler olabileceği noktasında Uluslararası Adalet Divanı Statüsü ’nün 38. maddesinde sayılan hususların yanında, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası örgütlerin verdikleri kararların nasıl nitelendirileceği, bunların birer uluslararası hukuk kaynağı olarak kabul edilmesine imkan olup olmadığı, ya da bunlar vasıtasıyla yaratılan yükümlülüklerin diğer uluslararası hukuk kaynaklarından ileri gelen yükümlülükler ile çatışması söz konusu olduğunda çatışmanın nasıl çözüme kavuşturulacağı hususlarında bir çok tartışma süregelmektedir. Bu kapsamda çalışmamız, BM’nin en önemli karar organı olan Güvenlik Konseyi’nin kararları ile yaratılan bir yükümlülük ile Avrupa kamu düzeninin anayasal bir aracı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında taraf devletlerin yükümlülükleri arasında bir çatışma olması halinde iki Andlaşmaya da taraf olan devletlerin, ikisi de birer uluslararası andlaşmadan kaynaklanan bu yükümlülükleri karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) vermiş olduğu “Al-Dulımı ve Montana Management Inc. v. İsviçre” kararı ve önceki içtihadı kapsamında ele almakta ve AİHM’in bu huşudaki tutumunu incelemektedir.