Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
Arap edebiyatında şiir, toplumun ve şairin dış dünyaya açılan kapısı olmuştur. Şiir, cahiliye döneminden itibaren Arap toplumunun kendini ifade etmesinin en önemli unsurlarından birisidir. Şöyle ki hayatın her alanına dair farklı muhtevalarda kaleme alınan şiirler dile aktarılarak sunulmuştur. Temelde belli amaçlar için kaleme alınan şiirlerin muhtevaları ve yazılış biçimleri zamanla gelişmiş, bu alanda kendisini yetiştiren edebiyat eleştirmenleri vasıtasıyla şiirin kavramsal dünyası genişletilmiş ve şiir âlemi kurumsal hale dönüştürülmüştür. Şiirin yazılma biçimlerinden olan bedîhe ve irticâl kavramları edebiyat dünyasında yerini almıştır. Bu iki kavram bazı eleştirmenler tarafından şairin, şiir yazma hızını ifade eden terimler olarak birbirinin yerine kullanılmıştır. İbn Reşîk’in öncülük ettiği bir grup bu kavramların birbirinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Bedîhe şiirinde biraz düşünme ve ardından şiirini söyleme veya yazma söz konusuyken irticâlde bu düşünme söz konusu değildir. Çalışmanın örneklemini oluşturan Bedâi‛u’l-bedâih müellifi Ali b. Ẓâfir, söz konusu grup içerisinde yer almış olup küçük yaşından itibaren edebiyata merak duymuş ve bu alanda eğitimler almıştır. Bu merakını ve sevgisini ifade açısından onun gençlik yıllarında cahiliye şairlerinin bedîhî ve irticâlî şiir ve sözlerini ezberlemesi önemli bir detaydır. Bu birikim ve sevginin sonucu olarak asrının önemli ediplerinden olan müellif, eserinde her iki terimi kavramsal olarak birbirinden ayırmıştır. Bir sonraki aşama olarak bedîhenin türlerini de ortaya koymuş ve bu kavramı bir tasnîfe tabi tutmuştur. Eser bu konuyla ilgili sistematik bilgileri ortaya koyması ve bunun yanında içerisinde sunulan örneklerin önemli Arap şairler tarafından kaleme alınmış olması nedeniyle Arap edebiyatı açısından önem arz etmektedir. Söz konusu kavramsal ayrıma rağmen örnek olarak verilen şiirler bazen bedîhî bazen de irticâlî olarak nitelenmektedir. Bu durum tanım olarak birbirinden ayrılan şiirlerin yazılışı esnasında yazanının durumunun net olarak bilinmemesinden kaynaklı olarak bu iki türden hangisine dâhil edileceklerinin tespitine pek imkân vermemektedir. İlgili eser özelinde bedîhe kavramına ve dolaylı olarak irticâl kavramına yönelik yapılan bu çalışma ise söz konusu kavramsal ayrımın uygulama noktasına ne derece yansıdığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca bu doğrultuda Ali b. Ẓâfir’in bu ayrıma örnekler üzerinden nasıl yaklaştığını tespit etmek önemli görülmüştür. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden döküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Müelliften önceki dönemde yaşayan edebiyat eleştirmenlerinin eserlerinde ele aldıkları veriler incelenerek bedîhe ve irticâl kavramlarının benzer ve ayrı yönleri, bu türlerde şiir yazanları etkileyen ve bu türe yönlendiren etkenlere dair bilgiler verilmiştir. Eserde Ali b. Ẓâfir’in, İbn Reşîk’in görüşlerine dayalı olarak bedîhe ve irticâl kavramlarını birbirinden ayırdığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda bedîhe türü şiirleri belli esaslara göre tasnif ettiği görülmüştür. Bu türe dair önemli şairlerin şiirlerini örnek olarak sunmuş, bu şiirlerin yazılma serüvenine dair önemli bilgiler paylaşmıştır. Sonuç olarak verilen örnekler incelendiğinde kavramsal düzeyde yaptığı ayrımı söz konusu örneklerde yapmadığı görülmüştür. Esasında her iki kavram arasında bariz bir farkın bulunmaması hatta bazı eleştirmenlere göre her ikisinin de aynı şeyi ifade etmesi bu ayrımı pek mümkün kılmamıştır. Kısacası Ali b. Ẓâfir’in kavramsal olarak bedîheyi, müstakil bir şiir söyleme biçimi olarak tarif etmesine ve türlerini ortaya koymasına rağmen irticâl türü şiirden tam olarak ayrı olduğunu ispat edecek uygulama örneklerini sunamadığı tespit edilmiştir.
Arap edebiyatında şiir, toplumun ve şairin dış dünyaya açılan kapısı olmuştur. Şiir, cahiliye döneminden itibaren Arap toplumunun kendini ifade etmesinin en önemli unsurlarından birisidir. Şöyle ki hayatın her alanına dair farklı muhtevalarda kaleme alınan şiirler dile aktarılarak sunulmuştur. Temelde belli amaçlar için kaleme alınan şiirlerin muhtevaları ve yazılış biçimleri zamanla gelişmiş, bu alanda kendisini yetiştiren edebiyat eleştirmenleri vasıtasıyla şiirin kavramsal dünyası genişletilmiş ve şiir âlemi kurumsal hale dönüştürülmüştür. Şiirin yazılma biçimlerinden olan bedîhe ve irticâl kavramları edebiyat dünyasında yerini almıştır. Bu iki kavram bazı eleştirmenler tarafından şairin, şiir yazma hızını ifade eden terimler olarak birbirinin yerine kullanılmıştır. İbn Reşîk’in öncülük ettiği bir grup bu kavramların birbirinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Bedîhe şiirinde biraz düşünme ve ardından şiirini söyleme veya yazma söz konusuyken irticâlde bu düşünme söz konusu değildir. Çalışmanın örneklemini oluşturan Bedâi‛u’l-bedâih müellifi Ali b. Ẓâfir, söz konusu grup içerisinde yer almış olup küçük yaşından itibaren edebiyata merak duymuş ve bu alanda eğitimler almıştır. Bu merakını ve sevgisini ifade açısından onun gençlik yıllarında cahiliye şairlerinin bedîhî ve irticâlî şiir ve sözlerini ezberlemesi önemli bir detaydır. Bu birikim ve sevginin sonucu olarak asrının önemli ediplerinden olan müellif, eserinde her iki terimi kavramsal olarak birbirinden ayırmıştır. Bir sonraki aşama olarak bedîhenin türlerini de ortaya koymuş ve bu kavramı bir tasnîfe tabi tutmuştur. Eser bu konuyla ilgili sistematik bilgileri ortaya koyması ve bunun yanında içerisinde sunulan örneklerin önemli Arap şairler tarafından kaleme alınmış olması nedeniyle Arap edebiyatı açısından önem arz etmektedir. Söz konusu kavramsal ayrıma rağmen örnek olarak verilen şiirler bazen bedîhî bazen de irticâlî olarak nitelenmektedir. Bu durum tanım olarak birbirinden ayrılan şiirlerin yazılışı esnasında yazanının durumunun net olarak bilinmemesinden kaynaklı olarak bu iki türden hangisine dâhil edileceklerinin tespitine pek imkân vermemektedir. İlgili eser özelinde bedîhe kavramına ve dolaylı olarak irticâl kavramına yönelik yapılan bu çalışma ise söz konusu kavramsal ayrımın uygulama noktasına ne derece yansıdığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca bu doğrultuda Ali b. Ẓâfir’in bu ayrıma örnekler üzerinden nasıl yaklaştığını tespit etmek önemli görülmüştür. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden döküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Müelliften önceki dönemde yaşayan edebiyat eleştirmenlerinin eserlerinde ele aldıkları veriler incelenerek bedîhe ve irticâl kavramlarının benzer ve ayrı yönleri, bu türlerde şiir yazanları etkileyen ve bu türe yönlendiren etkenlere dair bilgiler verilmiştir. Eserde Ali b. Ẓâfir’in, İbn Reşîk’in görüşlerine dayalı olarak bedîhe ve irticâl kavramlarını birbirinden ayırdığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda bedîhe türü şiirleri belli esaslara göre tasnif ettiği görülmüştür. Bu türe dair önemli şairlerin şiirlerini örnek olarak sunmuş, bu şiirlerin yazılma serüvenine dair önemli bilgiler paylaşmıştır. Sonuç olarak verilen örnekler incelendiğinde kavramsal düzeyde yaptığı ayrımı söz konusu örneklerde yapmadığı görülmüştür. Esasında her iki kavram arasında bariz bir farkın bulunmaması hatta bazı eleştirmenlere göre her ikisinin de aynı şeyi ifade etmesi bu ayrımı pek mümkün kılmamıştır. Kısacası Ali b. Ẓâfir’in kavramsal olarak bedîheyi, müstakil bir şiir söyleme biçimi olarak tarif etmesine ve türlerini ortaya koymasına rağmen irticâl türü şiirden tam olarak ayrı olduğunu ispat edecek uygulama örneklerini sunamadığı tespit edilmiştir.
Orta Çağ Arap filolojisi tarihinin bir Türk kökenli ünlü şahsiyeti olmuştur ki ister klasik kaynaklar, ister modern çağ araştırmacıları onun ilmî çalışmalarına geniş yer vermişler. Bu ilim adamı Türk Sûli ailesinin Abbasiler zamanında yetişmiş büyük dilcisi ve edîbi Ebû Bekir Sûli’dir. Birçok tarihçi ve edebiyatçı onun soyadını Sûli olarak zikretmişler. Tarih, şiir ve edebiyatın yanı sıra dinî ilimlerde de geniş bilgi sahibi olan Ebû Bekir es-Sûlî edebî konularda hocası ibnü’l-Mu‘tez’den etkilenmiştir. Sûlî’nin öğrencileri arasında Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Dârekutnî, Râzî-billâh, Seyfüddevle el-Hamdânî, Hâlidiyyân, Bağdat kadısı Ömer b. Muhammed, Merzübânî ve Ebû Bekir b. Şâdân sayılabilir. Ebû Bekir es-Sûlî Abbâsî tarihi, Arap dili ve edebiyatı, dinî ilimler konusunda çok sayıda eser kaleme almıştır. Özellikle çağının ünlü edebiyat tarihçisi gibi tanınan, divan düzenleme ve şiir eleştirisi alanında oldukça güçlü bir yeteneğe malik olan Ebû Bekir’in, Arap Edebiyatı’nın gelişmesindeki katkıları dikkate şayandır. Çağdaşı şairlerin eserlerini toplayıp tertip etmesi ve günümüze intikaline vesile olması Arap dili ve edebiyatında ona büyük itibar kazandırmıştır. Eserleri Abbâsî tarihi, devrin dil ve edebiyatı için önemli kaynaklardır. Genel olarak onun büyük dilci ve edebiyatçı olmasının yanı sıra hem de şiir divanı derleyen bir kişi olduğunu, bunun neticesinde onlarla şairin divanını düzenlediğini ve dolayısıyla Arap Edebiyatında birçok şiiri tarihin zor zamanlarında zayi olup gitmekten koruduğu görülür. Büyük düşünür, Arap filolojisi alanında birçok eserlerin müellifidir. Bu eserlerinden birisi Edebu’l Kuttâb adlı kitabıdır ki, bu eser kâtip zümresinin rahatça faydalana bileceği bir kitap niteliğine haizdir. Eser Sûlî’nin özellikle divandaki yazışmalar konusunda maharet ve bilgilerini göstermesi açısından mühimdir. Sûli bu eseri uzun zaman çalıştığı kâtiplik alanındaki tecrübesine dayanarak yazmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.