Dayanıklılık, yaşanan travmatik olayların ardından, kişinin kendini toparlama ve yeni yaşamına uyum sağlama gücü olarak tanımlanmaktadır. Aynı travmatik olayları yaşayan kişilerin, olay sonrasındaki ruhsal sıkıntıları ve bunların yoğunluğu birbirinden farklı olabilmektedir. Bu farklılıkta ve iyileşmede dayanıklılık önemli bir role sahiptir. Dayanıklılık; özgüven, esneklik, eleştirel düşünme, yenilikçilik, yüksek farkındalık gibi pek çok beceri ve özelliği içeren yaratıcılık ile doğrudan ilişkilidir. Yaratıcılık, dayanıklılığı artırmaktadır. Hemşireler, iş yaşamında sıklıkla, stresli yaşam olaylarını deneyimlemekte ve/veya tanık olmaktadır. Bu durum hemşirelerin dolaylı olarak travmatize olmasına neden olmaktadır. Özellikle de toplum tarafından damgalanan, kendilerini ifade etmekte zorluk yaşayan, travmatik yaşam öyküleri olan hastalarla çalışan, ruh sağlığı ve hastalıkları hemşireleri için dolaylı travma önem taşımaktadır. Dolayısıyla hem ruh sağlığı ve hastalıkları hemşirelerinin ruhsal sağlıklarının korunması, güçlenmesi hem de travmatik deneyimleri olan kişilere uygun yaklaşımlarda bulunabilmeleri için dayanıklılıklarının ve yaratıcılıklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu makalede, bu iki kavramın ruh sağlığı ve hastalıkları hemşirelerinde hem kendileri hem de hastaları için önemine ve kavramlar arasındaki ilişkiye dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.