Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
Bu çalışmada “Nisâ’ Sûresi 34-35. Âyetler Özelinde Kur’ân Âyetlerini Bağlamında Okumak” konusu işlenmektedir. Çalışmanın problemi, söz konusu âyetleri bağlamından, muhtevasındaki kavramlardan ve Hz. Peygamber’in (s.a.s) bu âyetlerle ilgili uygulamalarından kopuk okumanın başta aile olmak üzere sosyal yapıda bir dizi sorunlara yol açmasıdır. Çalışmanın amacı, Nisâ’ sûresi 34-35. âyetleri, bu âyetlerin bağlamını ve muhtevasındaki kavramları dikkate alarak incelemek, Hz. Peygamber’in zikredilen âyetlerle ilgili uygulamalarını ortaya koymak ve söz konusu âyetlere dair güncel yaklaşımları tahlil etmektir. Araştırma, mezkûr âyetlerle sınırlı tutulmuştur. Çalışma, nitel bilgi toplama yöntemlerinden yazılı doküman incelemesine dayanmaktadır. Bu bağlamda, literatür taramasından elde edilen veriler, tarihsel arka plan da dikkate alınarak incelenmekte ve bütüncül bir bakış açısıyla metin analizine tabi tutularak değerlendirilmektedir. Kur’ân âyetlerinin anlaşılmasında sebeb-i nüzul, muhkem-müteşâbih, nâsih-mensûh, vucûh-nezâir, siyâk-sibâk gibi Kur’ân ilimlerinin yanı sıra ilgili âyetlerin muhtevasındaki kelime ve kavramların da büyük önemi vardır. Çünkü insan zihnindeki bir düşünce, ancak kelime ve kavramlar aracılığıyla karşılık geldiği anlama uygun bir düzene kavuşur. Bir başka ifade ile zihindeki düşünceler, kavramlar sayesinde hayat bulurlar. Ayrıca her yeni düşünce, kavramsal bir faaliyetin sonucunda ortaya çıkar. Bu önemine istinaden, araştırmamıza konu olan Nisâ’ sûresi 34-35. âyetlerin sağlıklı bir şekilde anlaşılması adına muhtevalarında bulunan ḳavvâm, nüşûz, ḍarb, şiḳâḳ ve ıṣlaḥ kavramlarının etimolojik açıdan irdelenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Arapçada ḳvm kök harflerinden türetilmiş mübalağalı ism-i fâil olan ḳavvâm, “tüm samimiyetiyle koruyup gözeten, bir konu üzerinde titizlikle duran, iyileştiren, yöneten ve işleri çekip çeviren” anlamlarına gelmektedir. Aile hukukuyla yakın ilişkili bir kavram olan nüşûz, “kadın veya erkeğin evlilik ve aile hukukuna riayet etmemesi, evlilik ve aile birliğini sürdürmeyi zorlaştıracak ya da engelleyecek düzeyde geçimsizlik sergilemesi, karı-kocanın birbirlerine karşı görevlerini ihmal etmeleri, eşlerin birbirlerine kötü muamelede bulunmaları” demektir. Bu haldeki erkeğe nâşiz, kadına da nâşize denir. Arapçada ḍrb fiili sözlükte “(el, âsâ, kılıç vb. şeylerle) vurmak, dövmek, para basmak, hareket etmek, yolculuğa çıkmak, hızlı hızlı yürümek, (bir görev) üstlenmek, yerine getirmek, (bir şeyden) elini çekmek, vazgeçmek, (rızık aramak için) seyahat etmek, (birini yaptığı bir şeyden) engellemek, nikâhlamak, bir şeyi bir şeye karıştırmak, misal vermek, açıklamak (akrep) sokması, (kalp) çarpması, (denizin) dalgalanması” gibi anlamlara gelmektedir. Arapçada şḳḳ fiilinden türetilen şiḳâḳ da “eşlerin karşılıklı geçimsizliği ve anlaşmazlığı” demektir. Arapçada ṣlḥ fiilinden türetilmiş olan ıṣlâḥ ise “bozuk/düzensiz olan bir işi düzeltmek veya daha iyi hale getirmek, elverişli duruma getirmek” anlamlarına gelmektedir. Bu doğrultuda Nisâ’ sûresi 34 ve 35. âyetlerde geçen kelime ve kavramlara mütercimler şu manaları vermişlerdir: Ḳavvâm: İdareci ve hâkim, hâkim, yönetici, koruyup gözetici, koruyup kollayıcı, sorumlu, amir, reis, koruyucu. Nüşûz: Fenalık, geçimsizlik, şer, serkeşlik, hırçınlık, kötü niyet, (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırmak, dik başlılık. Ḍrb: Dövmek, cezalandırmak, hafifçe dövmek, tokat atmak, geçici olarak evden uzaklaştırmak, bir süre bırakıp terk etmek, kısa süreli uzaklaşmak. Şiḳâḳ: Eşlerin arasının açılması, anlaşmazlık doğması, eşlerin ayrılması, eşler arasındaki anlaşmazlığın boşanma noktasına varması. Iṣlâḥ: Barışmak, barıştırmak, uzlaştırmak, arayı düzeltmek, çözüme kovuşturmak. Görüldüğü üzere bu kavramlara müellif ve mütercimler tarafından yüklenen manalar farklılık arz etmektedir. Sözü edilen farklılıklar ise ilgili âyetlerin çok farklı bir biçimde anlaşılmasına ve yorumlanmasına sebep olmaktadır. Hatta bu yorumlara dayalı uygulamaların, başta aile olmak üzere sosyal yapıda ciddi sorunlara neden olduğu gözlemlenmektedir.
Bu çalışmada “Nisâ’ Sûresi 34-35. Âyetler Özelinde Kur’ân Âyetlerini Bağlamında Okumak” konusu işlenmektedir. Çalışmanın problemi, söz konusu âyetleri bağlamından, muhtevasındaki kavramlardan ve Hz. Peygamber’in (s.a.s) bu âyetlerle ilgili uygulamalarından kopuk okumanın başta aile olmak üzere sosyal yapıda bir dizi sorunlara yol açmasıdır. Çalışmanın amacı, Nisâ’ sûresi 34-35. âyetleri, bu âyetlerin bağlamını ve muhtevasındaki kavramları dikkate alarak incelemek, Hz. Peygamber’in zikredilen âyetlerle ilgili uygulamalarını ortaya koymak ve söz konusu âyetlere dair güncel yaklaşımları tahlil etmektir. Araştırma, mezkûr âyetlerle sınırlı tutulmuştur. Çalışma, nitel bilgi toplama yöntemlerinden yazılı doküman incelemesine dayanmaktadır. Bu bağlamda, literatür taramasından elde edilen veriler, tarihsel arka plan da dikkate alınarak incelenmekte ve bütüncül bir bakış açısıyla metin analizine tabi tutularak değerlendirilmektedir. Kur’ân âyetlerinin anlaşılmasında sebeb-i nüzul, muhkem-müteşâbih, nâsih-mensûh, vucûh-nezâir, siyâk-sibâk gibi Kur’ân ilimlerinin yanı sıra ilgili âyetlerin muhtevasındaki kelime ve kavramların da büyük önemi vardır. Çünkü insan zihnindeki bir düşünce, ancak kelime ve kavramlar aracılığıyla karşılık geldiği anlama uygun bir düzene kavuşur. Bir başka ifade ile zihindeki düşünceler, kavramlar sayesinde hayat bulurlar. Ayrıca her yeni düşünce, kavramsal bir faaliyetin sonucunda ortaya çıkar. Bu önemine istinaden, araştırmamıza konu olan Nisâ’ sûresi 34-35. âyetlerin sağlıklı bir şekilde anlaşılması adına muhtevalarında bulunan ḳavvâm, nüşûz, ḍarb, şiḳâḳ ve ıṣlaḥ kavramlarının etimolojik açıdan irdelenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Arapçada ḳvm kök harflerinden türetilmiş mübalağalı ism-i fâil olan ḳavvâm, “tüm samimiyetiyle koruyup gözeten, bir konu üzerinde titizlikle duran, iyileştiren, yöneten ve işleri çekip çeviren” anlamlarına gelmektedir. Aile hukukuyla yakın ilişkili bir kavram olan nüşûz, “kadın veya erkeğin evlilik ve aile hukukuna riayet etmemesi, evlilik ve aile birliğini sürdürmeyi zorlaştıracak ya da engelleyecek düzeyde geçimsizlik sergilemesi, karı-kocanın birbirlerine karşı görevlerini ihmal etmeleri, eşlerin birbirlerine kötü muamelede bulunmaları” demektir. Bu haldeki erkeğe nâşiz, kadına da nâşize denir. Arapçada ḍrb fiili sözlükte “(el, âsâ, kılıç vb. şeylerle) vurmak, dövmek, para basmak, hareket etmek, yolculuğa çıkmak, hızlı hızlı yürümek, (bir görev) üstlenmek, yerine getirmek, (bir şeyden) elini çekmek, vazgeçmek, (rızık aramak için) seyahat etmek, (birini yaptığı bir şeyden) engellemek, nikâhlamak, bir şeyi bir şeye karıştırmak, misal vermek, açıklamak (akrep) sokması, (kalp) çarpması, (denizin) dalgalanması” gibi anlamlara gelmektedir. Arapçada şḳḳ fiilinden türetilen şiḳâḳ da “eşlerin karşılıklı geçimsizliği ve anlaşmazlığı” demektir. Arapçada ṣlḥ fiilinden türetilmiş olan ıṣlâḥ ise “bozuk/düzensiz olan bir işi düzeltmek veya daha iyi hale getirmek, elverişli duruma getirmek” anlamlarına gelmektedir. Bu doğrultuda Nisâ’ sûresi 34 ve 35. âyetlerde geçen kelime ve kavramlara mütercimler şu manaları vermişlerdir: Ḳavvâm: İdareci ve hâkim, hâkim, yönetici, koruyup gözetici, koruyup kollayıcı, sorumlu, amir, reis, koruyucu. Nüşûz: Fenalık, geçimsizlik, şer, serkeşlik, hırçınlık, kötü niyet, (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırmak, dik başlılık. Ḍrb: Dövmek, cezalandırmak, hafifçe dövmek, tokat atmak, geçici olarak evden uzaklaştırmak, bir süre bırakıp terk etmek, kısa süreli uzaklaşmak. Şiḳâḳ: Eşlerin arasının açılması, anlaşmazlık doğması, eşlerin ayrılması, eşler arasındaki anlaşmazlığın boşanma noktasına varması. Iṣlâḥ: Barışmak, barıştırmak, uzlaştırmak, arayı düzeltmek, çözüme kovuşturmak. Görüldüğü üzere bu kavramlara müellif ve mütercimler tarafından yüklenen manalar farklılık arz etmektedir. Sözü edilen farklılıklar ise ilgili âyetlerin çok farklı bir biçimde anlaşılmasına ve yorumlanmasına sebep olmaktadır. Hatta bu yorumlara dayalı uygulamaların, başta aile olmak üzere sosyal yapıda ciddi sorunlara neden olduğu gözlemlenmektedir.
Bu makalede Kur’ân’da nesh tartışmaları ele alınmaktadır. Makalenin te-mel problemi, Kur’ân’da nesh meselesinin İslam âlimleri arasında bir türlü sonlandırılamayan tartışmalara yol açması, bu tartışmaların Müslümanlar arasında derin ilmî görüş ayrılıklarına ve birbirlerini itham ederek ötekileştirmelerine sebep olmasıdır. Makalenin amacı, Kur’ân’da neshin varlığına delil gösterilen âyetler üzerinden konuyu açıklığa kavuşturmak ve böylece Kur’ân ilimleri arasında yer alan nesh meselesinin Yüce Kitap’ta bizzat gerçekleşip gerçekleşmediği tartışmalarını uzlaştırmaya çalışmaktır. Makale, Kur’ân’da nesh konusunda delil kabul edilen âyetlerle sınırlı tutulmuştur. Makale, bu âyetlere ilişkin yorum ve tartışmaları uzlaştırmayı amaçlaması bakımından önem arz etmektedir. Bu durum aynı zamanda makalenin özgün yönünü de ortaya koymaktadır. Makalede, nitel bilgi toplama metotlarından yazılı doküman incelemesi yöntemi esas alınmış ve literatür taramasında ulaşılan bilgiler, bütüncül bir yaklaşımla incelenmiştir. Ulaşılan sonuçlar, nesh konusundaki tartışmaların Bakara 106 ve Nahl 101. âyetlerde geçen âyet (آيَة) kelimesine yüklenilen mana ve bu mana istikametinde yapılan yorumlardan kaynaklandığını göstermektedir.
Bir metni doğru bir şekilde anlayabilmek, sadece o metinde geçen kelimelerin manalarını bilmekle mümkün olmayabilir. Kelime manalarının yanında ayrıca metin içi ve metin dışı bağlama baş vurmak, metni doğru anlamak için gereklidir. Bu durum Kur’ân’ın anlaşılması için de geçerli olup, âyetlerin doğru bir şekilde anlaşılabilmesindeki önemli unsurlardan biridir. Bu manada bağlam, âyetlerin kendi içerisinde sahip olduğu doğru mananın ortaya çıkarılmasına yardımcı olur. Ali b. İsmail el-Aksarâyî, tütün konusunu ele aldığı risâlesinde onun haramlığını dört başlıkta ele almakta ve birincisinde Mâide 33. âyetini delil getirerek tütünün haramlığına hükmetmektedir. Bu çalışma, Aksarâyî’nin risâlesinde kullandığı söz konusu âyetin bağlamına yoğunlaşmakta müellifin bu hususu dikkate alıp almadığını tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede çalışmanın giriş kısmında bağlam konusuna kısaca değinildikten sonra Aksarâyî ve risâlesi hakkında, risâlenin metni ve Türkçe çevirisi verilmek suretiyle, bilgi verilmiştir. Daha sonra ise ilgili âyetin bağlamı tespit edilmeye çalışılmış, Aksarâyî’nin ilgili âyeti bağlamından kopardığı tespit edilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.