Almanya'daki Türkçe konuşan nüfusun dil hakları, Türkçe konuşan bireylerin hem Türk kültürüyle olan bağları hem de Almanya toplumundaki konumları hakkındaki tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Akademisyenler, dil haklarını, insan hakları ve kültürel haklar bağlamlarında kavramsallaştırarak bu tür tartışmaların anlaşılmasına katkıda bulunmuşlardır. Bu kavramsallaştırmalar, yasal eşitsizlikleri açığa vurma ve bu eşitsizliklerin üstesinden gelme çabalarına katkıda bulunmuştur. Bu makalede bu yazından yararlanmakla birlikte tartışmanın odak noktasını Türklerin dil haklarından onların hak arama pratiklerine çevirmeyi teşvik etmekteyim. Bunun için de feminist siyaset bilimci Karen Zivi'nin haklar konusundaki performatif (gerçekleştirici) yaklaşımını Almanya'daki Türkçe konuşan nüfusun dil hakları konusundaki tartışmalara dahil ediyorum. Bu performatif bakış açısı, sıklıkla kullanılan uyum, ayrımcılık, insan hakları ve kültürel haklar çerçevelerine bir alternatif sunar. Bu yaklaşım, Almanya'daki Türkçe konuşan bireylerin toplumlarındaki yerlerini dil haklarını talep etme yoluyla müzakere ettiklerini ortaya koyar. Aynı zamanda bu makale, hem bu tartışmalardaki odak noktasını Almanya Devleti'nden uzaklaştırıp Türkçe konuşan nüfusa çevirmeyi hem de Almanya'daki Türkçe konuşan bireyleri eylemliliği olan siyasi aktörler, onların hak iddia etme pratiklerini de Almanya toplumunda anlaşılma biçimlerini yeniden şekillendirme girişimleri olarak kurmayı önerir.