ÖzetKanıtlar YBÜ'de hastaların entübasyon ve sedasyon gibi çeşitli nedenlerle iletişim kuramama problemlerinin yatışları süresince hoş olmayan duygular, stres ve kötü deneyimler yaşamalarına sebep olduğunu belirtmektedir. Ağrı, yalnızlık duygusu, izolasyon, iletişim yetersizliği, uyku bozukluğu, korku ve kabuslar bunlar arasında sayılabilir. Bu olumsuz deneyimler arasında ağrı, önemli bir "stresör" olarak yoğun bakım hastalarının karşısına çıkmaktadır. Ağrı değerlendirmesinde en güvenilir kaynak hastanın kendisidir. Ancak ağrılarını entübasyon ve sedasyon nedeniyle sözel olarak ifade edemeyen yoğun bakım hastaları çeşitli davranışsal ve fizyolojik belirtilerle ağrılarını ifade etmektedirler. Bu nedenle yoğun bakımlarda ağrıya davranışsal ve davranışsalfizyolojik yanıtın değerlendirildiği özel tanılama araçlarının kullanılması önemlidir. Yoğun bakım hemşireleri bakım temelli ekip üyeleri olmaları sebebiyle hasta ile en çok vakit geçiren ve onları yakından izleyen sağlık profesyonelleri oldukları için ağrının değerlendirilmesi ve yönetiminde anahtar rol oynamaktadır. AbstractEvidence suggests that patients with communication inability problems for various reasons, such as intubation and sedation, cause unpleasant, stress and bad experiences during their time in intensive care unit. Pain, loneliness, isolation, communication inability, sleep disturbance, fear and nightmares can be counted. Among these negative experiences, pain is encountering intensive care patients as an important "stressor". The most reliable source of pain assessment is the patient itself. However, intensive care patients who cannot express their pain verbally due to intubation and sedation express their pain with various behavioral and physiological indications. For this reason, it is important to use special diagnostic tools that assess behavioral and behavioralphysiological responses to pain in intensive care. Intensive care nurses play a key role in the evaluation and management of pain because they are health care professionals who spend most of their time with patients and closely monitor them because they are maintenance-based team members.
Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenci sayısı uluslararasılaşma politikaları kapsamında artış göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu'nda öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin demografik, akademik, sosyoekonomik ve kültürel özelliklerini tespit etmeye yönelik "Yabancı Uyruklu Öğrenci Özelliklerinin Belirlenmesi Anketi"ni geliştirmektir. Anket, literatür taraması sonucunda belirlenen demografik, akademik, sosyoekonomik ve kültürel boyutlarda ele alınmıştır. 35 sorudan oluşan taslak anket formu için uzman görüşüne başvurulmuş, beş öğrenci ile ön uygulama yapılmıştır. Uzman ve öğrenci dönütleri sonrasında yeniden düzenlenen anket 34 soruya indirilmiş ve orantısız tabakalı örnekleme yöntemi ile belirlenen 50 öğrenciye uygulanmıştır. Ankette yer alan dört boyut için hesaplanan KGİ değerleri 0.91 ile 1.00 arasında değişmektedir. Bu araştırmada geliştirilen anketin, yabancı uyruklu öğrenci profilini ortaya çıkarmak ve öğrencilerin gereksinimlerini belirlemek konusunda alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Amaç: Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım programında okuyan öğrencilerin mesleki anlamda en zor algıladıkları girişimlerden iğne krikotroidotomi ve plevral iğne dekompresyon uygulamalarında simülasyon eğitiminin beceri, özgüven düzeyi ile yeterlilik algısına etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntem: Yarı deneme modelinde tasarlanan araştırmanın evrenini bir üniversitenin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, İlk ve Acil Yardım Programında öğrenim gören 61 öğrenci oluşturdu. Verilerin toplanmasında, öğrencilerin tanımlayıcı özelliklerini, uygulama öncesi ve sonrası yeterlilik algılarını içeren anket formu ile becerilerin değerlendirildiği simülasyon maketleri ve beceri değerlendirme formları kullanıldı. Simülasyon uygulamaları eğitim öncesi ve eğitim sonrası olacak şekilde iki kez değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamıza katılan öğrencilerin %62,3’ü kadın, %37,7’sini erkek öğrencilerden oluşmaktadır. Öğrencilerin daha önce alanda uygulama yapma ya da görme durumları incelendiğinde, her iki uygulamanın 112 stajları sırasında görülmediği, acil servis stajlarında ise iğne krikotroidotomi uygulamasının %3,3 oranında, plevral iğne dekompresyon uygulamasının ise %4,9 oranında görüldüğü belirlenmiştir. Öğrencilerin sadece %1,6’sı alanda plevral iğne dekompresyon uygulama fırsatı bulmuştur. Öğrencilerin simülasyon destekli uygulama eğitimi sonrası iğne krikotroidotomi ve plevral iğne dekompresyon uygulama basamaklarının tümünü doğru yapma oranlarının istatistiki açıdan ileri derecede anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001). Sonuç: Paramedik öğrencilerinin zor algıladıkları ve çoğunlukla klinik ortamda görme ya da uygulama imkanı bulamadıkları “iğne krikotroidotomi” ve “plevral iğne dekompresyon” uygulamalarında simülasyon destekli eğitimlerin, paramediklerin uygulama başarı oranlarını, yeterlilik algısını ve öz güvenlerini arttırmada etkili bir yöntem olduğu görülmüştür.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.