Öz: Bu araştırmada, Osmanlı Kıbrısı'ndaki evliliğin sona ermesi olgusu, vuku bulan hukuki uygulamalar zemininde incelenmeye çalışılmıştır. Evliliğin sona ermesi mevzuu, İslâm aile hukukunun en tafsilatlı ve ehemmiyetli bahislerinden olup onun muhtelif zaman ve yerlerde tatbikata ne şekilde yansıdığının ortaya çıkarılması İslâm hukuk tarihi açısından son derece mühimdir. Keza 1571 yılında Osmanlı'nın fethiyle beraber İslâm-Osmanlı hukukunun yürürlük kazandığı Kıbrıs adasında, evliliğin sona ermesi olgusunun tarihsel boyutuna ışık tutulması da adanın geçmişinin aydın-latılmasına katkı sağlayacaktır. Müslüman ve gayrimüslim halklarıyla Kıbrıs toplumunun müşterek hafızası niteliğindeki kadı sicilleri, Osmanlı döneminde itinayla tutulmuş ve bunların önemli bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Bu noktalardan hareketle araştırmamızda, 17. yüzyıl Kıbrıs kadı sicillerinde yer alan evliliğin sonlandırılma-sına dair tüm belgeler, dönemin pozitif hukukunu oluşturan Hanefî mezhebi çerçeve-sinde incelenmiş; mevzuun tarihi veçhesiyle ilgili hususlar, tespit ve değerlendirmeler de yeri geldikçe paylaşılmıştır.Anahtar Kelimeler: Kıbrıs Tarihi, Evliliğin Sona Ermesi, Boşanma, İslâm-Osmanlı Hukuku The End of Marriage in Ottoman Cyprus in the Light of 17th Century Kadi RegistersAbstract: This article investigates the case of the end of marriage in Ottoman Cyprus based on 17th century judicial records. The end of marriage is one of the most elaborate and important discussions in Islamic family law. Therefore, to determine how it was put into practice at various times and places is crucial for the history of Islamic law. After the Ottomans conquered the Island in 1571, Islamic-Ottoman law entered into effect in Cyprus. Hence, shedding light on the case of the end of marriage will make a significant contribution to clarify the history of Cyprus as well. The Kadi registers, which serve as collective memory of the Muslim and non-Muslim peoples of Cyprus, had been carefully recorded in the Ottoman period and a significant part of them have reached us today. From this point forth, all of the relevant documents found in the 17th century Kadi Registers are examined based upon the Hanafi school of law, which constituted the positive law of the period. In addition to this, the points related to the historical aspect of the case are circumstantially discussed and clarified in the paper.
Ümit GÜLER Öz Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kıbrıs adası, içinde barındırdığı farklı etnik ve dinî unsurlarla var olagelmiştir. 1571 ve 1878 yılları arasında Osmanlı hâkimiyetindeki Müslümanlar ve adada çoğunluğu oluşturan gayrimüslimler, 300 yılı aşkın bir süre beraber yaşamış; ticaret başta olmak üzere hayatın tabii seyri içerisinde birçok farklı sahada birbirleriyle temas halinde olmuşlardır. Osmanlı döneminde her ne kadar gayrimüslimler belli oranda hukukî özerkliğe sahip olsa da, Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında meydana gelen hukukî meseleleri çözüme bağlamada şerʻî mahkemeler yegâne müracaat mercii olmuştur. Bu mahkemelerde tutulan kadı sicilleri, Osmanlı döneminde itinayla muhafaza edilmiş olup bugün tarih içerisinde meydana gelen Müslimgayrimüslim ilişkilerinin gözlemlenebileceği en zengin ve güvenilir kaynakları oluşturmaktadır. Konunun zikredilen bu öneminden hareketle 17. ve 18. yüzyıl Kıbrıs kadı sicillerine yansıyan Müslim-gayrimüslim ilişkileri şahıs, aile, miras, eşya ve borçlar hukuku çerçevesinde incelemeye tabi tutulmuştur. Zira her iki ahali arasında meydana gelen ilişkilerin kahir ekseriyeti bu alanlarda meydana gelmiştir. Araştırmada Osmanlı Kıbrısı'ndaki Müslim-gayrimüslim ilişkilerinin aynı dönemde Anadolu'daki ilişkilerden genel olarak daha yoğun olduğu ortaya çıkmakla beraber her iki ahali arasındaki münasebetlerin oldukça kuvvetli ve pozitif nitelikte olduğu da gözlenmiştir.
Molla tabiri, Osmanlı öncesinde olduğu gibi Osmanlı'da da ilmi bir unvan olarak kullanılmış ve bu bağlamda muhtelif birçok grubu ifade edebilmiştir. 18. ve 19. yüzyıl Diyarbekir (Amid) şer'iyye sicilleri esas alınarak hazırlanan bu çalışmada, ilgili dönem Diyarbekir'inde genel olarak medrese mezunlarına molla denildiği ortaya çıkmıştır. Araştırmada mollaların, ilgili dönem sicillerinde oldukça yoğun ve belirgin biçimde yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu sonucun ortaya çıkmasında medrese tahsiline duyulan ilginin yanı sıra mollalara toplum tarafından takdir edilen büyük saygı ve değerin belirleyici bir rolünün olduğu söylenebilir. Mollaların bu dönemde neredeyse hiçbir suç hadisesine karışmamış olmaları genel itibariyle kendileri için takdir edilen saygı ve değere muvafık bir yaşam tarzına sahip olduklarına işaret etmiştir. Bu durum, din ve eğitim hizmetlerinde bulunan veya esnaf ve zanaatkârlık mesleklerini icra eden mollaların geneli için geçerlidir. Mollaların %31.6'sının esnaf ve zanaatkârlıkla iştigal etmesine rağmen sonucun bu şekilde ortaya çıkması, medrese kurumlarının birey ve toplum kalitesini yükseltmeye yönelik başarısını yansıtmaktadır. Bu araştırma, esnaf ve zanaatkârlar da dâhil olmak üzere genel itibariyle tüm meslek gruplarındaki mollaların, toplum hayatını ıslah edici ve geliştirici bir rol oynadıklarını; toplum nezdinde ciddi bir saygınlıklarının bulunduğunu ve bu saygınlığa muvafık bir hayat tarzına sahip olduklarını belgelere dayalı olarak ortaya koymaktadır.
ÖZTarihî, hukukî, iktisadî ve sosyolojik boyutlarıyla kölelik, tarihin derinliklerinden 20. yüzyılın sonlarına kadar süregelen, insanlığın en eski kurumlarından biridir. Osmanlı'nın da kendinden önceki devletlerden devraldığı bu kadim müesseseye dair, arĢiv belgelerinde oldukça kıymetli bilgiler mahfuzdur. Bu mevzuda zengin malumat sağlayacak arĢiv kaynaklarından biri de Ģüphesiz tereke kayıtlarıdır. Müslümanların farklı zaman ve yerlerdeki tarihsel tecrübelerinin hakikate muvafık biçimde gün yüzüne çıkarılabilmesi için bu belgelerin tetkik edilmesi elzemdir. Zira Osmanlı Kıbrısı'ndaki kölelik kurumu da adanın sosyal tarihinin aydınlatıl-mayı bekleyen bakir alanlarından biridir. Binaenaleyh bu çalıĢmada 17. ve 18. (H. 12-13) yüzyıl Kıbrıs tereke kayıtları incelemeye tabi tutularak bu dönemdeki kölelere ve köle sahibi olan kiĢilere odaklanılmıĢtır. Bilhassa terekelerde yer alan kölelerin sayısı, cinsiyeti, ırkı ve değeri gibi birçok hususta aydınlatıcı bilgiler edinilmiĢtir. ÇalıĢmanın veri tabanını, ilgili dönem Kıbrıs'ına ait tüm tereke kayıtları oluĢturmaktadır.Anahtar Kelimeler: Osmanlı Kıbrısı, Kölelik, Kıbrıs, Tereke Kayıtları, Kadı Sicilleri ABSTRACT Slaves in Cyprus Inheritance Records (17th and 18th Centuries)With its historical, legal, economic and sociological dimensions, slavery is one of the oldest institutions of mankind, from the depths of history to the end of the 20th century. The valuable information about this great institution, which the Ottomans inherited from the previous states, is preserved in archive documents. One of the sources of archive that will provide rich information in this regard is undoubtedly inheritance records. It is important to examine these documents to provide true historical experiences that Muslims have in different times and places. Because, the slavery institution in Ottoman Cyprus is one of the pristine areas waiting for the social history of the island to be illuminated. For this reason, in this study, the 17th and 18th century Cyprus inheritance records were examined and focused on slave and slave owners in that period. In particular, enlightening information on a number of subjects such as the number of slaves, gender, race, and values were acquired in the inheritances. All heritage records belonging to Cyprus of that period constitute database of this study..
ÖzetBu çalışmada 17. ve 18. yüzyıl Kıbrıs şer'î mahkeme kayıtlarında yer alan köleliğin veya hürlüğün dava konusu edildiği vakalar incelenmiştir. Araştırmada bu davaların temel olarak iki kategoriye ayrıldığı ortaya çıkmıştır.Bunların birincisini âzatlık, ikincisini ise hürlük davaları oluşturmaktadır. Âzatlık davaları genellikle âzat edilen kölelerin âzatlıklarının inkârı sebebiyle meydana gelmiştir. Burada davacılar kimi zaman mevlalar (köle sahipleri) kimi zaman da âzatlılar ya da köleler olabilmiştir. Çalışmada 32 adet âzatlık davasının 28'inde (%88) âzatlığın ispatlandığı 4'ünde ise ispatlanamadığı ortaya çıkmıştır. Âzatlıların kazandığı davaların neredeyse tamamı âzatlık işlemine şahitlik eden "hür" kişilerin mahkeme huzuruna çıkarak bu durumu beyan etmeleriyle sağlanmıştır.Hürlük davaları ise dolandırıcı olarak adlandırılabilecek kişilerce hür kişilerin köle olarak satılmaları neticesinde ortaya çıkmıştır. Bununla beraber kimi zaman kasıtlı ya da kasıtsız olarak hür kişilere yönelik kölelik iddiasında bulunulması da bu davaların sebepleri arasında yer almıştır. Hürlük iddiasıyla açılan tüm davalar, hürriyet arayışında olan davacılar lehine sonuçlanmıştır. Bu bağlamda kölelik isnadına maruz kalan ya da köle olarak satılan kişilerin Kıbrıs halkından olmadıkları, buna rağmen hürlüklerini ispatlama ve elde etme imkânına kavuştukları da gözlenmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.