The purpose of this study was to examine the relationships amongst aggression, self-theory, loneliness, and depression. The study group consisted of 904 student volunteers from various undergraduate programs of a university in Central Anatolia. Simple and hierarchical multiple linear regression analyses, as well as t-tests, were used to analyze the data. In the preliminary analysis performed, females' depression levels and males' aggression levels are higher. The study findings revealed that self-theory negatively and significantly predicted aggression, whereas loneliness and depression positively and significantly predicted aggression in emerging adulthood. Another important finding showed that both direct and indirect relationships exist between self-theory and aggression. According to these findings, loneliness and depression play partially mediating roles individually, and fully mediating roles together, with regard to the relationship between self-theory and aggression.
Bu araştırmada, saldırgan davranışları olan ergenlere yönelik sistemik aile terapileri kuramlarına dayalı olarak oluşturulan "Şiddet ve Saldırganlıkla Baş Etme" programı ve bu ergenlerin ebeveynlerine yönelik "Şiddetsiz Karşı Koyma" ebeveyn programı uygulanmıştır. Bu programların ergenlerde görülen saldırganlık, annebabalarının ebeveynlik rolüne ilişkin kendilik algıları, aile ilişkileri ve anne-baba stres düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmanın verileri deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilere uygulanan 'Saldırganlık Ölçeği', ve ebeveynlere uygulanan 'Anne-Baba Stres Ölçeği', 'Aile Değerlendirme Ölçeği' ve 'Ebeveynlik Rolüne İlişkin Kendilik Algısı Ölçeği' aracılığıyla elde edilmiştir. Söz konusu ölçekler deney ve kontrol grubu ergen ve annebabalarına öntest, sontest ve izleme ölçümleri olarak uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 17 paket programı kullanılmıştır. Bulgular incelendiğinde, ergen ve anne babalarına uygulanan programların ergenlerde görülen saldırgan davranışları azalttığı, ana-babalarının ebeveynlik becerilerini ve aile ilişkilerini geliştirdiği ve anne-baba stres düzeylerini anlamlı derecede düşürdüğü ve bu etkinin uzun süreli olduğu görülmüştür. Bu sonuçlardan hareketle özellikle ergenlere yönelik hizmet veren tüm kurumlarda, bu programların anne-babalarla işbirliği çerçevesinde uygulanması önerilmektedir. Ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlık problemlerinin azaltılmasında, yapıcı ve sıcak ilişkilerin kurulduğu aile ortamının oluşturulması ve ebeveynlik becerilerinin geliştirilmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Şiddet, saldırganlık, şiddet ve saldırganlıkla baş etme programı, şiddetsiz karşı koyma ebeveyn programı.
This study aims to determine whether assertiveness predicts restriction anxiety, separation anxiety and expectation of rejection, which are the sub-dimensions of Separation-Individuation Test of Adolescence. The study was conducted with high school students in a Central Anatolian city during the second semester of the 2018-2019 academic year. A total of 488 students, 324 girls and 164 boys, participated in the study. Regression, pearson correlation and t test were used in the analysis of the data obtained T-test results indicated that sex significantly differentiated the scores of separation anxiety while it did not differentiate the scores of restriction anxiety and expectation of rejection. Correlation analysis showed that there was a negative relationship between assertiveness level of adolescents and level of separation-individuation (restriction anxiety, separation anxiety and expectation of rejection). Regression analysis revealed that assertiveness was the negative predictor of separation anxiety, expectation of rejection and restriction anxiety. These results indicate that, for a healthy development in adolescence, a critical period in personality development, becoming assertive and escaping passiveness can have a significant contribution to the personality development of the individual. The findings of the research were discussed and interpreted within the framework of the literature and suggestions were made to researchers and practitioners.
Öz. Çift ilişkilerinde yaşanan şiddet, hem Türkiye'de hem de dünyadaki önemli problemlerden biridir. Çiftler arasındaki ilişkilerin nelerden ve nasıl etkilendiğini, bireylerin içinden geldiği aile kökenindeki ilişkilerin çift ilişkilerine nasıl yansıdığını ve çiftler arasında yaşanan bu sorun ile nasıl baş edildiğini ortaya çıkaran araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede, bu araştırmada çift ilişkilerinde yaşanan şiddetin nedenleri, katılımcıların çift ilişkisinde şiddetle baş etme stratejileri ve alan yazındaki diğer çalışmalardan farklı olarak çiftlerin köken aile deneyimlerinin çift ilişkisine yansımaları incelenmiştir. Bu çalışma betimleyici türde bir araştırmadır ve araştırma deseni olarak nitel araştırma türlerinden olgu bilim kullanılmıştır. Araştırma verileri nitel araştırma yöntemlerinden olan yarı yapılandırılmış görüşmelerle elde edilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, evli bireylerin çift ilişkilerinde yaşadıkları şiddet konusunda sadece kişilerin bireysel özellikleri değil, çiftlerin ilişkisel deneyimleri ve nesiller arası aile etkileşimlerinin de yansımaları olduğu açığa çıkmıştır.
Şiddet ve saldırganlık içeren davranışlar, Türkiye ve dünyadaki en önemli toplumsal problemlerdendir. Bu problemin erken ve etkili biçimde çözülebilmesi için gerekli önleme ve müdahale çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Saldırgan davranışlara sahip çocukları olan annebabaların ebeveynlik becerilerinin artırılması ve ebeveyn çocuk ilişkilerinin onarılmasına yönelik sistemik yaklaşıma dayalı olarak geliştirilmiş olan Şiddetsiz Karşı Koyma: Yeni Otorite Modeli nispeten yenidir ve aile ve okul ortamlarında uygulanması özellikle Avrupa'da hızla yayılmaktadır. Türkiye'de çocuk ve ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlık içeren davranışları önleme ve bu türden davranışlara müdahaleye yönelik ebeveyn programları sayıca azdır. Anne-babalar ve aile üyeleriyle birlikte çalışmakta olan Şiddetsiz Karşı Koyma programının etkililiğinin ele alındığı araştırmaların ise çok sınırlı sayıda olduğu ve bu konuda yapılacak yeni uygulama ve araştırmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda, araştırmanın amacı, çocuk ve ergenlerde görülen saldırgan davranışların azaltılması amacıyla geliştirilmiş olan Şiddetsiz Karşı Koyma Modeli ve ebeveyn programını tanıtmak, şiddet gibi köklü problemlerle baş etmede bu yeni yaklaşımın Türkiye'de uygulanabilirliğini artırarak alanda çalışan uygulayıcılar ve araştırmacılar için yeni bir perspektif oluşturmaktır. Bununla birlikte, dünyada yaygınlaşmakta olan Yeni Otorite Modeli'nintemel ilkelerinin ve amaçlarının, kullanılan teknik ve uygulamalarının gözden geçirilmesi ve Türk kültürü açısından uygulanabilirliğinin tartışılması amaçlanmaktadır.
The aim of this paper is to examine parents' views and experiences regarding their adolescent children's violent and aggressive behaviours within the framework of the Non-Violent Resistance approach in Turkish culture.The study group consisted of 40 volunteer married parents (35 females, 5 males) between the ages of 30 and 56 who resided in Central Anatolia. We conducted a descriptive study using a phenomenological design. A thematic analysis method was used in the analysis of the data. Within the framework of the results, we describe parents' experiences of their children's violence, their responses to such behaviour and their accounts of parental conflicts and presence.
" programı, şiddet ve saldırganlık içeren davranışları olan çocuk ve ergenlere sahip ebeveynler, öğretmenler ve bakım veren kişiler için geliştirilmiştir. Ebeveynlerin çocuklarıyla karşılıklı olarak gerilimi tırmandıran etkileşimleri ile etkili bir biçimde baş etmeleri için yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir eğitim modelidir. Bu araştırmanın amacı, şiddet davranışları olan çocuklara sahip ebeveynlere yönelik uygulanan "Şiddetsiz Karşı Koyma" ebeveyn programının çocuklarda görülen şiddet ve saldırganlık davranışları, ebeveynlerin yaşadıkları stres, algıladıkları yetersizlik duyguları ve hissettikleri destek düzeyleri üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmanın verileri deney ve kontrol grubunda bulunan ebeveynlere uygulanan 'Aile Değerlendirme Ölçeği' Anne Baba Stres Ölçeği', ve 'Öznel Rahatsızlık Birimleri Anketi' aracılığıyla elde edilmiştir. Söz konusu ölçekler deney ve kontrol grubu ebeveynlerine öntest, sontest ve izleme ölçümleri olarak uygulanmıştır. Bulgular incelendiğinde, ebeveynlere uygulanan programların aile içi ilişkilerde değişiklikler meydana getirdiği, çocuklarda görülen şiddet ve saldırganlık içeren davranışları azalttığı, ebeveynlerin stres ve yetersizlik duygularını anlamlı derecede düşürdüğü ve algıladıkları destek düzeylerini ise artırdığı görülmüştür. Bu sonuçlardan hareketle eğitim öğretim ortamlarında ve çocuk ve ergenlere yönelik hizmet veren diğer kurumlarda, şiddetsiz karşı koyma programının anne-babalarla işbirliği çerçevesinde uygulanması önerilmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.