During invasive medical procedures, MI significantly decreases stress hormone levels, physiological parameters, acute procedural pain and anxiety.
We present a case of non-fatal poisoning with oleander blooms in a 42-year-old woman. After repeated vomiting and gastrointestinal distress, the patient was admitted to the hospital with cardiac symptoms 4 h after the ingestion. Urine and blood samples were assayed for drugs of abuse and for general toxicological screen. Blood was analysed for alcohol and volatiles. Oleandrin was detected in the blood sample at a concentration of 14.7 ng/ml. Following a review of the literature, this is the first case of oleander poisoning in which the patient recovered with only conservative treatment. Oleander poisonings occur rarely, and generally result in death.
Aim:We investigated the public's view o f increasing violence in the healthcare sector, their opinions on violence, the underlying causes of violence, and the possible ways o f preventing violence. Materials and Methods:This study was conducted between November 2012 and February 2013 in central Gaziantep, Turkey. We conducted a face-to-face survey with 1600 respondents who closely resembled the general structure of the population. Results:The most common causes underlying violent behavior were failure of the healthcare staff to perform their tasks properly (15.9%) and prolonged waiting times (15%). In total, 20.3% of the respondents considered violence as a method of securing rights. The issue that disturbed the respondents most (28%) was being unable to find someone who would listen to them, whereas 13.3% believed that the doctor should be beaten or killed when a patient died. Conclusion:A large proportion o f those surveyed viewed violence toward healthcare professionals as a method of securing rights. (JAEM2015; 14:19-25)
Tüm uyarılara rağmen acil servisten ayrılmak isteyen hastalar geriye dönük olarak incelendive özellikle hastaların acil serviste kalma süreleri değerlendirilmesi amaçlandı. YÖNTEM: Aralık 2012 -Mart 2013 tarihleri arasında devlet hastanesi acil servisine gelen ve muayene, tetkik ve gözlem aşamalarının herhangi bir kısmında, kendisine her türlü tıbbi risk ve ihtimaller anlatılmasına rağmen imza atarak hastaneden ayrılan hastalar geriye dönük olarak incelendi. Sayısal değişkenler ortalama±Standart deviasyon (Minimum değer, Maksimum değer) Median değer olarak belirtildi. Kategorik değişkenler sayı ve yüzde olarak sonuçlandırıldı. BULGULAR: Beş aylık dönemde hastanemiz acil servisinden, tüm tıbbi risklerin açıklanmasına rağmen kendi isteğiyle hastaneden yarılan 18 yaş ve üzeri 52 bayan (% 58,43) ve 37 erkek (% 41,57) olmak üzere toplam 89 hasta dâhil edildi. 89 hastanın 10'u (%11,20) başka bir merkeze gitmek istedi, 16 hasta (% 17,98) ise hastaneye yatması önerilmesine rağmen yatış yapmayı kabul etmedi. 63 hasta ise (%70,82) acil serviste tanı, tedavi ve takibi kabul etmemiş ve acil servisten ayrılmıştır. Hastaların tamamının acil serviste kalış süreleri ortalama olarak 163,65±135,2 (Min: 6 Max: 698) dakika idi. İntoksikasyon, karın ağrısı ve göğüs ağrısı ile takip edilen hastalar ortalama süreden fazla takip edilmişken travma nedeniyle acil servise gelen hastaların acil serviste bekleme süreleri daha az olmuştur. Hastaların hastaneye geliş saatine göre de hastanede kaldıkları toplam süreleri değişmekte ve saat 21 den sonra gelen hastalar daha uzun süre hastanede kalmış ve sonrasında ayrılmıştır SONUÇ: Acil servislerden ayrılmak isteyen hastaların o anda neden ayrılmak istedikleri özenle sorgulanmalı ve acil servislerin mevcut imkânları, hekimlerin tecrübeleri doğrultusunda hastanın sorunları değerlendirilerek çözüm önerileri geliştirilmelidir.
ÖzetBu çalışmada acil servisimize 112 acil servis aracılığı ile getirilen hastane dışı kardiyopulmoner arrest hastalarda temel ve ileri yaşam destek müdahalelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 30 Ocak 2009 ve 15 Mart 2011 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalına 112 Acil Servis ekibi tarafından kardiyopulmoner arrest olarak getirilen 61 hasta çalışmaya dâhil edildi. Hastaların cinsiyeti, yaşı, tanısı; doktor eşliğinde olup olmadığı, endotrakeal entübasyon ve kardiyopulmoner resusitasyon gibi temel ve ileri yaşam desteğinin yapılıp yapılmadığı değerlendirildi ve sonuçlar prospektif olarak kayıt edildi. Hastaların %60.7'si (n=37) erkek, %39.3'ü (n=24) kadın idi ve ortalama yaşları 65.5 (yaş aralığı 18-90) idi. En fazla hasta grubu (n=23) koroner arter haslığı olanlar oluşturuyordu. Hastaların %34.4'ü doktor eşliğinde, %65.6'sı paramedik eşliğinde acil servise getirildi. Temel yaşam desteği olarak sadece hastaların damar yolu açılmış ve oksijen verilmişti. Kardiyopulmoner arrest olup endotrakeal entübasyon yapılmadan getirilen hastaların oranı %86.9 idi (n=53). Tamamı paramedikler tarafından olmak üzere sadece 8 (%13.1) hastaya endotrakeal entübasyon yapılmıştı (p=0.028). Hiçbir hastaya kardiyopulmoner resusitasyon ve defibrilasyon uygulanmamıştı. Acil servise girişte hiçbir hastada nabız, tansiyon, kardiyak tepe atımı alınamamıştır. Acil serviste tüm hastalara kardiyopulmoner resusitasyon yapılmış; sadece birisinden olumlu cevap alınmış; o da yoğun bakımda 20 gün takipten sonra kayıp edilmiştir. 112 Acil Servis hizmetlerinde çalışan sağlık ekipleri temel ve ileri yaşam desteği sağlamada yeterli deneyime ve bilgi birikimine sahip değillerdir. Paramedikler hastane dışında kardiyopulmoner arrest olmuş hastaya endotrakeal entübasyon yapma konusunda doktorlara göre istatistiksel olarak daha başarılı bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Doktor; endotrakeal entübasyon; hastane dışı kardiyopulmoner arrest; paramedik; temel ve ileri yaşam desteği. AbstractOur aim is evaluating of basic and advanced life support interventions at the cardiopulmonary arrest patients that brought to our emergency department by 112 emergency services. Sixty-one cardiopulmonary arrest patients who brought to Emergency Department of Medicine School in Gaziantep University by 112 emergency services between 30 January 2009 and 15 March 2011 were included in the study. Gender, age and diagnosis of patients; accompanied by person, basic and advanced life support such as endotracheal intubation and cardiopulmonary resuscitation status were evaluated, and the results were recorded prospectively. Of patients, 60.7% (n=37) were male and 39.3% (n=24) were female. The mean age was 65.5 (18-90). The majority patient group (n=23) was coronary artery disease. Of patients, 34.4% were accompanies by doctor, and 65.6% were accompanied by paramedics. As basic life support, just only intravenous access and supplemental oxygen were performed. The ratio of patients who had experienced cardiopulmonary arrest and not i...
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.