Öz Amaç: Bu çalışmanın amacı ülkemizde yaygın olarak tüketilen ve bitkisel protein kaynaklarından olan bazı tahıl, kuru baklagiller ve yağlı tohumluların protein kalitesinin protein sindirilebilirliğidüzeltilmiş amino asit skoru (PDCAAS) yöntemine göre teorik olarak hesaplanması ve elde edilen sonuçlara göre sağlıklı beslenme yönünden öneminin tartışılmasıdır. Materyal ve Metod: Protein kalitesini belirlemede kullanılan PDCAAS yöntemi FAO ve WHO tarafından 1991 yılında bir besinin protein kalitesini değerlendirmede kullanılan bir ölçüdür. Bir besindeki proteinin PDCAAS'ını belirlemede esansiyel aminoasitlerin toplam protein oranının (amino asit skoru) protein sindirilebilirlik oranlarının ile çarpılarak hesaplanması esasına dayanır. Çalışma kapsamına tahıl ürünleri, kuru baklagiller ve bazı yağlı tohumlular alınmıştır. Ürünler sıra ile buğday ekmeklik, buğday unu, çavdar, yulaf, beyaz, mısır, sert kuru, pirinç, arpa, buğday ruşeymi, yulaf kepeği, pilavlık bulgur, nohut, barbunya, kırmızı mercimek, fındık, antep fıstığı ve ceviz'dir. Bulgular: Tahıl ürünlerinin PDCAAS skorları 63 ile 95 arasında, kuru baklagillerde 68 ile 100 arasında ve yağlı tohumlarda ise 47 ile 80 arasındadır. PDCAAS skoru 100 üzeri olan gıdaların skorları 100 ya da 1 olarak düzeltilmiştir. PDCAAS belirlemede sınırlayıcı amino asitlerin daha çok, lizin, metiyonin+sistein, treonin, triptofan ve valinin olduğu görülmektedir. Sonuç: Bu çalışmanın da sonucu olarak protein yönünden zengin diyetler hazırlamada bu skorların göz önüne alınması optimal sağlıklı beslenme açısından büyük önem taşımakta olup beslenme profesyonelleri tarafından bu durum dikkate alınmalıdır. .
ATIF/REFERENCE: Köseoğlu, S. Z. A. (2020). Besin İntoleransı ve Tanı Testleri. Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi, (18), 616-620. ÖzBeslenme alanında yapılan son çalışmalarda, günlük tüketilen bazı besinlerin sağlığı bozması ve duyarlılık oluşturmasının yanı sıra yaşam kalitesini belirli açılardan ve değişik açılardan etkilediği saptanmıştır. Bu derleme insan sağlığını çok yakından ilgilendirip, büyük ölçüde yaşam kalitesini etkileyen besin intoleransı ve oluşturan faktörler, sonuçları ve intolerans bulgularının belirlenmesinde kullanılan testlerin uygulanma şekilleri, değerlendirilme özellikleri konusunda bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Sürekli değişik şikayetler ile sağlık profesyonellerine başvuran kişilerde ilk olarak belirtiler ilaçlar yoluyla giderilmeye çalışılmış ve çözüme gidilemeyen vakalarda, bu sorunlar psikolojik sebeplere dayandırılmıştır. Ancak yapılan birçok araştırma, besin duyarlılığı ile meydana gelen sorunlarda, duyarlılığa sebep olan gıdaların diyetten uzaklaştırılması ile besin intoleransının yan etkilerinin azaldığı ve hatta tamamen yok olabildiğini göstermektedir. Bilimin gelişmesi ile doğal olarak gelişen besin intoleransına ilaveten kullanılan zirai atıklar, besin katkı ve boya maddeleri, renk vericiler, genetiği değiştirilmiş besinler kişilerde son yıllarda görülen besin duyarlılık etkilerinin artmasına neden olmakta ve ayrıca bu tür sorunlar toplumda refahı, yaşam kalitesini bozmakta ve ilaç harcamaları nedeniyle ülke ekonomisini negatif yönde etkilemektedir. Kişilerin hayatında bu denli önemli bir yere sahip olan besin intoleransının varlığını anlayabilmek ve oluşturduğu ve oluşturabileceği sorunlarla baş edebilmek için besin duyarlılığı testlerinin sağlık profesyonelleri tarafından topluma tanıtılması ve bu testlere erişimin kolaylaştırılması büyük önem taşımaktadır. Anahtar kelimeler: Besin intoleransı, yaşam kalitesi, besin intolerans testleri Food Intolerance and Diagnostic Tests AbstractIn recent nutrition field studies, it has been found that some foods consumed daily are health-damaging and create sensitivity, as well as affecting quality of life from certain angles and at different angles. This review aims to provide information about food intolerance, factors affecting the quality of life,results and methods of application of tests used in determination of intolerance findings. In people who apply to healthcare professionals with various complaints, the symptoms were tried to be resolved firstly, and in cases that could not be resolved, these problems were based on psychological causes. However, many studies have shown that the problems caused by food sensitivity, the removal of foods that cause sensitivity from the diet and the side effects of food intolerance can be reduced and even disappear completely. Agricultural wastes, nutrient additives and dyes, colorants, genetically modified foods used in addition to naturally occurring food intolerance with the development of science cause an increase in food sensitivity effects in people in recent years, and also such problems impa...
Presence of fat and proteins in foods, effects of types and amounts on glycemia may be different (Lilly et al., 2019). Proteins increase insulin secretion and reduce the digestion rate of starch, while fats extend the transition time of the food from the stomach to the small intestine and reduce GI by forming a complex structure with starch (Köksal, 2008).Apart from these, starch species in the structure of foods, monosaccharide content, fiber, maturity and acidity, nutrient inhibitors, health status of individuals and so on. other factors affecting glycemic index (Baysal et al., 2008). FAO/WHO standardized the analysis of the GI value of foods by in vivo methods. However, in vivo methods are more disadvantageous in terms of time and cost than in vitro methods. The basis of the in vitro glycemic index method is based on the measurement of carbohydrate digestibility. This system is carried out with the enzymes of the mouth, stomach and small
Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak bilinen ergenlik dönemi; fiziksel, psikolojik ve sosyal olgunluğa erişmenin tamamlandığı bir dönemdir. Büyüme ve gelişme, adölesanlarda hızlanma gösterir ve bu dönemin sonunda erişkin hayattaki antropometrik ölçüm değerlerine ulaşılır.Adölesan dönemde büyüme ve gelişmenin hızlanması bu dönemdeki beslenme gereksinimlerini etkiler. Günlük kalorinin %10-15'i yüksek kaliteli proteinlerden, %30-35'i yağlardan ve %50-60'ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Kalori artışı ile birlikte bu dönemde; protein, vitamin ve mineral gereksinimlerinde de artış vardır. Vücut büyüme ve gelişmesine paralel olarak A vitamini ve vücut dokusunun gelişmesinde rol oynayan folik asit ve B12 vitamini gereksinimi de artar. Ayrıca iskelet gelişmesinde yeterli düzeyde D vitamini alımı da gerekmektedir. Kan hacminin artmasında ve iskelet gelişiminde önemli görevi olan demir ihtiyacı artar. İlaveten C vitamininden yüksek gıdalar da demirin vücut tarafından kullanımını arttırır. Çinko büyüme, boy uzaması ve seksüel gelişim için gerekli olan bir mineraldir.Besin gruplarından olan; Et Grubundan; demir, çinko, fosfor, magnezyum, A, B1, B6 ve B12 vitaminleri, Süt Grubundan; protein, kalsiyum, fosfor, B2 ve B12 vitaminleri, Ekmek ve Tahıl grubundan; B1 ve E vitaminleri ve posa, Sebze ve Meyve Grubundan; folik asit, beta karoten, B2 ve C vitaminleri, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa gibi büyüme ve gelişmede, hücre yenilenmesinde, doku onarımında, görme işlevinde, kan yapımında görev alan ve bağışıklık sisteminde etkili nutrientler sağlanır.Adölesan dönemde beslenmeye bağlı sağlık sorunları arasında; obezite, demir eksikliği anemileri, B12 vitamini eksikliği anemileri, çinko eksikliği ve büyüme-gelişmede gerilik, anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, diş çürükleri, akne vulgaris, depresyon gibi yaşamın bütün dönemlerini etkileyebilecek sorunlar yer alır.
Cystic fibrosis (CF) is a genetic disorder with multisystem involvement in children and adults. In Newborns, the most frequent occurrence of European ancestry is the frequency of having a disease in different ethnic origins, ranging from 1/3500 to 1/30000. In order to extend the expected life span and increase the survival rate in patients with CF, it is necessary to make diagnosis early and to start treatment early. Inadequate use of energy due to digestive failure in CF, increased energy need, gastrointestinal problems and inadequate nutrition due to reduced appetite; Vitamin mineral deficiencies are also frequently seen as malabsorption origin. Malnutrition is seen in CF infants and children because of the increased need for nutrition and the inability to meet the needs. In this review, it is aimed to introduce the principles of medical nutrition therapy principles and nutritional therapy in cystic fibrosis.
Phenylketonuria (PKU) is one of the most common congenital metabolism disorders. In this disease, due to the defect in the phenylalanine hydroxylase enzyme made in the liver, phenylalanine cannot follow the tyrosine pathway and the symptoms of phenylalanine metabolites occur in body tissues, organs and body fluids. Nutritional therapy is applied in the treatment of the disease depending on the type of PKU. The purpose of nutritional therapy is to minimize the amount of phenylalane taken with nutrients and to keep the level of blood phenylale within normal limits. For this reason, a special nutrition program is applied throughout the life from the newborn period. The first step in the diagnosis of PKU is to determine the level of plasma phenylalanine with the blood sample taken from the heel of the newborn. Different types of hyperphenylalaninemias are seen as a result of phenylalanine hydroxylase enzyme and tetrahydrobiopterine (BH4) metabolism disorder. In the formation of BH4 cofactor defects, there is a defect in the metabolism of tetrahydrobiopterin, and its findings are different from classical PKU. In addition to the proper nutrition program, large neutral aminoacids (LNAA) and sapropterin (a synthetic form of BH4) are used in the treatment, according to the results of new studies. In classical PKU, when there is no medical nutrition treatment specific to the disease, many clinical findings such as mental retardation, skin-hair pigmentation disorders, growth retardation, microcephaly, epilepsy, behavioral disorders, hyperactivity and anxiety can be seen. In order for the symptoms associated with PKU to decrease and individuals with PKU to live a healthier life, they should comply with dietary treatment that includes protein-restricted, high-fat and carbohydrate-containing foods except for vegetables and fruits limited from phenylalanine Essential protein sources should be provided with special formulas with added tyrosine and essential amino acids and foods enriched with vitamins and minerals that may be deficient. However, the implementation of an effective nutrition therapy is possible by providing communication between the healthcare team and the family and introducing the disease to the family, and training in the development and treatment of the disease.
ÖzBu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin aldıkları beslenme eğitiminin, beslenme alışkanlıkları ve antropometrik ölçümlerine etkilerini değerlendirmek amacıyla yapıldı. 2017 Eylül -2019 Eylül yılları arasında Haliç Üniversitesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerinden gönüllü olanlardan, basit rastgele örnekleme yöntemiyle belirlenen, birinci sınıf öğrencisi 59 ve 56 üçüncü sınıf öğrencisi olmak üzere toplam 115 öğrenci çalışmaya dahil edildi. Öğrencilerin demografik özellikleri, sağlık durumları, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeylerini sorgulayan bir anket yüz yüze uygulandı. Antropometrik ölçümlerinden boy stadiometre ile bel çevresi, kalça çevresi esnek şerit metre ile ağırlık, yağ ve kas yüzdesi ise bu konuda yetkin kişiler tarafından BİA yöntemi ile ölçüldü. Çalışmaya katılan öğrenciler ortalama 21.2 ± 2.38 yaşlarında, çoğunun (%73.9; n=85) kız olduğu belirlendi. BKİ'sinin %71,3 çoğunlukla 18.5-24.9 arasında değiştiği ve normal sınırlar arasında olduğu, %2.6'sının ise BKİ'sinin 30kg/m 2 'den büyük ve obez sınıfında olduğu saptandı. BKI'si 30 kg/m 2 'den büyük olanların oranının üçüncü sınıf öğrencilerinde daha düşük (%1.8) olduğu belirlendi. Bel çevresi 75 cm üzerinde olan öğrencilerin çoğunun birinci sınıf öğrencileri olduğu (%35.5) üçüncü sınıf öğrencilerinde ise daha düşük olduğu (%18.5) ve aralarında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu belirlendi (p=0,02). Çalışmaya katılan üçüncü sınıf öğrencilerinin %40.3'ünün okulda aldığı beslenme dersinin beslenme alışkanlıkları üzerine etkili olduğunu ifade ettiği saptandı. Alınan beslenme dersinin öğrencilerin en çok kahvaltı öğününe (%10.4) etkisi olduğu belirlendi. Çalışmanın sonucuna göre hemşirelik birinci sınıf ve üçüncü sınıf öğrencileri arasında aldıkları eğitim yönünden farklılık olmasına bağlı olarak bazı beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümler ve sağlık davranışları arasında farklılıklar görülmüştür.
İlerleyici bir kas erimesi hastalığı olan Duchenne musküler distrofisi (DMD), distrofin proteini eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan önemli nöromusküler bir hastalıktır. Bu hastalarda ilerleyen yaş dönemlerinde solunum, kalp, beslenme gibi fonksiyonlarında sorunların arttığı dikkati çekmektedir. Yaşla birlikte artan bu sorunlar, obezite ve yetersiz beslenme gelişme riskini artırmakta ve hastalığın prognozunun daha kötüye gitmesine neden olmaktadır. DMD hastalığının kesin tedavisi olmamakla birlikte tedaviye ek olarak, hastaların obezite ve malnütrisyondan korunması, beslenme ve gastrointestinal sorunların varlığının doğrultusunda diyetsel değişikliklerinin yapılması önem taşımaktadır. DMD’li hastalarda kas bütünlüğünü korumaya yardımcı olacak bir beslenme düzeninin oluşturulması, erken yaşta başlayan kemik sağlığı problemlerini ve kilo üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmada önemli rol oynamaktadır. Aynı zamanda uygulanan beslenme düzenine, sadece DMD’li hastanın değil tüm ailenin uyması, çocuğun bu düzene daha kolaylıkla alışmasını ve sürdürmesini sağlayacaktır. Bu nedenle DMD’li çocuklarda beslenme sorunları erken dönemde belirlenerek uygun tedavi yaklaşımları planlanmalı ve bu konuda multidisipliner bir ekiple tedavinin sürdürülmesi daha uygun olacaktır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
334 Leonard St
Brooklyn, NY 11211
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.