Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda başta askeri alanda olmak üzere birçok alanı iyileştirmek maksadıyla batıyla olan bağlantısını kuvvetlendirmiş ve modernleşme yoluna gitmiştir. Batılılaşma çabalarıyla ve Avrupa'daki uygulamalara dayanarak devletin her mekanizmasını revize etmeye çalışmıştır. Bu çerçevede batılılaşma çabalarının sanatsal tezahürü de XVIII. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamıştır. Mimaride, batılı üsluplar öncelikle başkent İstanbul'da bir müddet sonra da taşrada inşa edilen dini, sivil ve askeri yapı gruplarında etkisini göstermiştir.XVIII. yüzyılda inşa edilen farklı yapı gruplarında öncelikle Avrupa ülkelerinde hâkim olan Rokoko ile Barok üslupların süsleme detaylarında ve cephe tasarımlarında etkileri görülmektedir. XIX. yüzyıl sonlarında ise Ampir, Neoklasisizm gibi batılı birçok üslup ve doğulu (Oryantalizm) birçok unsur ya tek başına ya da bir arada (Eklektik biçimde) çoğunlukla gayrimüslim ya da yabancı mimarlar aracılığıyla mimaride yerlerini almıştır.Geleneksel cephe tasarımlarında inşa edilen konaklar haricinde cepheleri batılı üsluplarla şekillendirilen konak örneklerine ise hemen her şehirde rastlamak mümkündür. Bu yapıların banileri şehrin ileri gelen varlıklı aileleridir. Dönemin yeniliklerini takip eden, inşa ettirdikleri yapıları prestij unsuru olarak da öne çıkarmak isteyen bu ailelerden biri Karadeniz Bölgesi'nde bulunan Tiralizadelerdir. XIX. yüzyılda ayanlık payesi verilen Tirelizadelerin bir taşra şehri olan Giresun'un Piraziz İlçesi'nde inşa ettirdiği konaklarda batılı üsluplara özgü düzenlemelerin yer aldığı açıkça görülebilmektedir. Bu bağlamda Tiralizade ailesine ait konaklarda, XX. yüzyıl itibari ile batılı etki ile cephe yüzeylerinde kendini gösteren süsleme ve tasarım ögelerinin incelenmesi çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Karadeniz'deki sahil yerleşiminde varlıklı ailelere ait tespit edilen konaklar üzerine yapılan bu çalışmayla Geç Osmanlı dönemi mimarisine yeni örnekler kazandırılmış olacaktır.
Osmanlı Devleti'nin idaresindeki çoğu kent, tarihi süreçte çok dinli ve kültürlü bir toplumsal yapıya sahip olmuştur. Mevcut toplumsal yapının parçası olan gayrimüslim tebaanın dinî ritüellerini gerçekleştirmeye ihtiyaç duydukları ibadethaneler, XIX. yüzyılda Tanzimat (1839) ve Islahat Fermanlarının (1856) ilan edilmesinin etkisiyle artmıştır. Müslim ve gayrimüslim halkın hayatlarını birlikte idame ettirdikleri önemli bir liman şehri olan Antalya kentinde de birçok ibadethane yaptırılmıştır. Gayrimüslimler arasında Rumların yoğunlukta olduğu kentin Kaş kazasına bağlı Kalkan (Kalamaki) kasabasında, Rum Ortodoks cemaati tarafından inşa ettirilen Meryem Ana Kilisesi bu yapılardan biridir. Bu çalışmadaCumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi'nde tespit edilen belgelerden hareketle söz konusu yapının inşa tarihi, dönüşüm süreçleri ve mimari özelliklerine odaklanılmaktadır. XX. yüzyılın ilk yarısında camiye dönüştürülmüş olan bu yapı özelinde geç dönem Osmanlı İmparatorluğu'nda kiliselerin taşıdıkları genel biçimsel özelliklere dikkat çekmek ve gayrimüslimlere ait ibadethanelerin inşa ve tamir faaliyetlerini belgelerin sunduğu bilgiler çerçevesinde değerlendirmek çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma sürecinde başta askeri alanda olmak üzere birçok noktada yenilik ve düzenlemelere gidilmiştir. 1834’te yapılan askeri düzenlemelerde ise II. Mahmud’un Yeniçeri Ocağını kaldırdıktan sonra kurduğu Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ordusuna taşrada yardım etmek için redif teşkilatı oluşturulmuştur. Taşradaki bu askeri teşkilata bağlı birliğin ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve askeri düzeninin de sistematik biçimde ilerlemesine fayda edecek redif binaları, Anadolu’nun birçok yerinde inşa edilmiştir. Giresun Tirebolu’da ise bir redif deposu ve günümüze ulaşamayan bir redif dairesi Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerindeki muhtelif belgelerle ilk kez tespit edilmiştir. Çalışmanın amacı tespit edilen bu iki yapının işlev ve mimari özelliklerini çizim-fotoğraf gibi materyallerle değerlendirmek ve tanıtmak ayrıca askeri yapılara yönelik çalışmalara katkı sunmaktır.
Giresun iline bağlı Tirebolu İlçesin XIX. yüzyıl ortasından XX. yüzyıl başına tarihlenen Geç Osmanlı Dönemine ait birçok dini, sivil ve askeri yapı mevcuttur. Çalışmanın konusunu Tirebolu'nun yapılar içerisindeki çeşme, su terazisi ve hamamdan oluşan su yapıları oluşturmaktadır. Bu kapsamda bahsi geçen su yapılarının tarihsel süreci, bani yapı ilişkisi, mimar teknik bilgileri, konumları ile mimari ve süsleme özellikleri incelenmiştir. Tespit edilen tüm su yapılarının buradaki uygulanış biçimleri elenmiş, yapılarla çağdaş dönemde inşa edilmiş taşra ve başkentteki genel örneklerle üslupsal benzerlik ya da farklılıklar üzerine karşılaştırmaya gidilmiştir Amaç Karadeniz taşrasında çoğunlukla toplumun ileri gelenleri tarafından inşa ettirilmiş Osmanlı mimari sanatsal evrelerindeki belirli üslupları taşıyan üzerindeki yansımaları mekân toplum ilişkisi ile ekonomik ve tarihi gelişim çizgisinde çok yönlü yaklaşımla takip edebilmektir Bu yaklaşımlar gözetilerek, süreç içerisinde yıkılan veya modern dünyanın yüksek mimarisi arasına sıkışıp yok olmaya yüz tutan tarihi yapıları Sanat Tarihi disiplini çerçevesinde belgelemek ve alanda yapılacak yerel araştırmalara kaynak oluşturabilmektir
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.