Web 2.0 teknolojisinin beraberinde getirmiş olduğu sosyal medya ortamlarından olan YouTube, kullanıcıların video izlemek, yüklemek ve paylaşmak üzere tercih ettiği yeni nesil internet uygulamalarındandır. Sağladığı imkanlar sayesinde internet kullanım becerisine sahip tüm insanlar, hem içerik üreticileri hem de içerik tüketicileri olarak söz konusu ortamı tecrübe edebilmektedir. Kişisel tercihler doğrultusunda çok çeşitli konularda farklı kullanım pratikleriyle karşımıza çıkan YouTube ortamı, üyelik şartı aramaksızın içeriklere ulaşım olanağı tanıyan yapısı ve paylaşılan içerikleri takip edilebilme özelliği ile her kuşaktan insanın farklı motivasyonlarla yararlanım durumunu beraberinde getirmektedir. Bu çalışma, YouTube ortamına Y kuşağı özelinde odaklanmakta, Y kuşağının içerik türeticisi olarak YouTube ortamını kullanım amaçlarını, kullanım düzeylerini ve takip ettiği içerikleri ortaya koyma amacı gütmektedir. Bu kapsamda, Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri içerisinden küme örneklem yöntemine göre seçilmiş 600 denek üzerinde gerçekleştirilen alan araştırması bulguları paylaşılmaktadır. Yapılan alan araştırmasıyla, Y kuşağının internet ortamında video içerikleri izleyeceğinde birincil önceliği YouTube'a verdiği, söz konusu içerikleri izlerken, farklı deneyimler yaşama, etkileşime girme, popüler olanı takip etme, bilgilenme ve eğlenme amaçları doğrultusunda hareket ettiği, bu bağlamda da en fazla müzik videolarına ilgi gösterirken, en az oyun videolarını ve canlı yayınları takip ettiği ve katılımcı profilinin YouTube kullanımına farklı düzeylerde etkisinin olduğu gözlenmektedir.
Birçok yapının entegre bir biçimde eylemlerini gerçekleştirmekte olduğu günümüz toplumlarında, bir yapıda meydana gelen değişim diğer yapılara da sirayet ederek, işleyiş süreçlerini etkileyebilme yeteneğine sahiptir. Etkileşimin doğrudan, yoğun ve olumsuz olduğu durumlar, kuruluşlar için sadece farklı sorun alanları oluşturmakla kalmamakta, kimi zaman çok daha ileri boyutlara vararak kriz halini almaktadır. Sistemli ve bilinçli bir biçimde yönetilmeyi gerektiren, bu bağlamda da etkili bir kriz iletişimini hayati kılan kriz dönemlerinde dikkat edilecek başlıca hususlardan birisi, medya ve diğer hedef kitlelerle yakın temas sağlanırken, aktarılacak bilgilerde izlenilecek yol ve kullanılacak tekniklerdir. Kurumsal yapı duruma göre, tek yanlı bilgi aktarımını tercih edebileceği gibi, iki yanlı bilgilendirme sürecini de yeğleyebilir. Bu çalışmada hangi durumlarda tek yanlı sunumun, hangilerinde ise iki yanlı sunumun uygun olacağı retoriksel tasarım çerçevesinde değerlendirilmektedir. Tüm bu değerlendirmeler yapılırken, seçilecek yollarda krizin türünün, boyutunun, faaliyet gösterilen sektörel yapının, hedef kitledeki algının ve krize yaklaşım tarzının hangi oranda, nasıl bir belirleyici etkiye sahip olduğu bağlamından hareket edilmektedir. Sonuç olarak tek yanlı sunumun, eğitim düzeyi düşük ve tek kanaldan bilgilenen hedef kitle için kısa süreli etki yaratılmak istendiğinde devreye sokulmasının, diğer durumlarda ise iki yanlı sunumun kriz dönemlerinde iletişim tekniği olarak kullanılmasının uygun olduğu yönündeki sonuçlar gerekçeleriyle birlikte ortaya konulmaktadır.
Yaşadığımız dönemde kurumsal vatandaşlığın gereği ve emaresi olarak önem taşıyan kurumsal sosyal sorumluluk; ekonomik, yasal, etik ve sosyal (hayırseverlik) boyutlarıyla, sadece toplumdaki bireylerin hassasiyetlerinden ötürü değil, aynı zamanda kurumsal yapıların kazanımlar sağlayabilmek veya olumsuzlukları bertaraf edebilmek adına da girişimlerde bulunduğu bir uygulama alanıdır. Bahsi geçen kazanımlar ve olumsuzluklar noktasında temel motivasyon kaynağı niteliğindeki olgulardan biri ise, aktivizmdir. Kurumların varoluş nedenleri olan faaliyetleri gerçekleştirirken hedef kitlenin istek, beklenti ve şikayetlerine gereken ilgiyi göstermemesi, sorumluluklarını yerine getirme noktasında yeterli hassasiyeti taşımaması, onları aktivizm hareketleriyle karşı karşıya bırakabilmektedir. Hal böyle olunca, aktivizm, tüm kurumsal yapıların göz önünde bulundurarak hareket etmesi gereken bir olgu olarak gündeme gelmektedir. Bu bağlamda, çalışmada, kurumsal sosyal sorumluk boyutları ve aktivizm ilişkisini epistemolojik bir yaklaşımla ortaya koyma amacı taşınmaktadır. Kuramsal tartışmalarda betimlenen kurumsal sosyal sorumluluk ve aktivizm ilişkisinin, örnek durum çalışması olarak alınan ilk halkla ilişkiler örneklerinden Colorado kömür grevi ve son örneklerden Deepwater Horizon patlaması olaylarıyla da gerçek hayattaki tezahürü gözler önüne serilmektedir. Değerlendirmeler sonucunda, geçmişten bugüne kurumların aktivizm hareketlerini ortadan kaldırmak için, yerine getirmedikleri kurumsal sosyal sorumluluk boyutunu uygulamaya koyma ya da sorumluluk boyutlarının en gözde ve en kabul edilebilir olan sosyal (hayırseverlik) boyutuna ağırlık verme yoluna gidebildikleri bulgulanmakta ve bu durum gerekçeleriyle birlikte tartışılmaktadır.
Uluslararası halkla ilişkiler ülkelere birçok yönden fayda sağlayıcı bir etkinliktir. Ülke tanıtımını gerçekleştirmek, diğer devletlerin vatandaşlarıyla etkileşim kurmak, iletişim olanakları yaratmak, taraftar kazanmak bunlardan bazılarıdır. Bunları hayata geçirmek için uluslararası halkla ilişkiler zaman zaman farklı yöntemleri kullanabilmektedir. Bahsi geçen metotlardan biri de kamu diplomasisi uygulaması olarak müze diplomasisidir. İlgili diplomasi türü reel kurumları ve sanal hâlleriyle beraber, kültürleri tanıtabilmekte, tarihi yaşanmışlıkları anlatabilmekte, yabancı halklarla diyalog kurmak adına bir platform sunabilmektedir. Anılan ortamlarda ziyaretçiler oldukça fazla etkilenebilmekte, onların kaynak ülkeye ilgisi artabilmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı turkishmuseum.com sitesini uluslararası halkla ilişkiler aracı olarak müze diplomasisi kapsamında incelemektedir. İlgili amacı gerçekleştirebilmek adına betimsel analiz metodu kullanılmış ve çeşitli araştırma kategorileri oluşturulmuştur. Bulgularda sitenin dünya sıralaması açısından azımsanmayacak bir ilgi gördüğü, nispeten fazla ziyaretçiyi çektiği, ancak zaman geçirme bakımından düşük seviyede olduğu tespit edilmiştir. Sitede tasarımsal ve içeriksel eksikliklerin bulunduğu, sanal müze bölümlerinin orantısal açıdan dengeli olmadığı, İngilizce içeriklerin gerekli seviyede yer almadığı gözlemlenmiştir. Müze diplomasisi kapsamında turkishmuseum.com’un potansiyelinin bulunduğu, fakat eksikliklerin birçok yönden negatifliği içerdiği söylenebilmektedir.
Geçmişten günümüze kadar ideal yönetim biçiminin ne olduğu sorusuna birçok düşünür cevap aramıştır. Anılan düşünürler yaşadıkları döneme ve tecrübelerine dayalı olarak birtakım argümanlar üretmiş ve çeşitli ideolojiler meydana gelmiştir. Söz konusu ideolojilerden biri de Birinci Dünya Savaşının sonunda İtalya’da kendisini gösteren Faşizmdir. Bahsi geçen savaş neticesinde, İtalya’nın istediklerini elde edememesi, insanların ekonomik durumdan rahatsız olması, toplumun bir kaos içinde bulunması gibi faktörlerden dolayı, bir düşünce demeti olarak Faşizm Benito Mussolini önderliğinde iktidara gelmiş ve imaj yaratma süreçlerinde medyaya büyük önem vermiştir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı Faşizm ideolojisinde medyanın ne durumda olduğunu ve imaj oluşturmada ne tür işlevlerde kullanıldığını Faşist İtalya ve Mussolini dönemi örneğinde açıklamaktır. Olayların derinlemesine analizi için örnek durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Dönem içerisinde şu bulgulara ulaşılmıştır: İnsanların gündelik olarak yoğun şekilde bulundukları yerler afişlerle donatılmıştır. Afişlerde sözlerin gücünden, görsellerden ve sloganlardan faydalanılmıştır. Basınla ilgili basın yasası çıkarılmıştır. Düzeni ve Mussolini’yi eleştiren gazeteler kapatılmış ve eleştiri yerine övgüler gazetelerde yer bulmuştur. Sinemanın da ilgili periyotta önemini fark eden yönetim LUCE ismiyle bir organizasyon kurmuştur. Bu oluşum çekilecek olan filmlerin konusu belirlemiş ve bu çekimlere destek vermiştir. Faşizm bazı Hollywood filmlerini ideolojisine uymadığından ötürü yasaklamıştır. Hollywood’la rekabet edebilmek adına ona benzer Cinecitta yapılanmasını kurmuştur. Anılan yapılanma da, çekilmesi öngörülen filmlerin konuları belirlemiş ve içinde yaşanılan dönem yüceltilmiştir. Diğer taraftan, bu dönemde yalnızca afişler, basın ve sinema gibi araçlardan değil, radyodan da yararlanılmıştır. Ucuz radyo alıcıları üretilmiş, her evin bir radyosu olması istenmiştir. Mussolini radyoyla halka düşüncelerini aktarmıştır. Hindistan’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar olan bir lokasyon içinde radyo propaganda ve imaj yaratma amaçlı kullanılmıştır. Özlüce, Faşist İtalya kendi fikirlerini topluma yaymak ve imaj inşa etmek adına medya mecralarını kullanmıştır. Böylece, insanlar yoğunca söz konusu araçlarla ileti bombardımanına tutulmuştur.
ağımızda sadece özel sektör değil, kamu sektöründe bulunan oluşumların da kendisini hedef kitlesi nazarında doğru bir şekilde ifade etmesi gerekmektedir. Böylece, kurumlar halkla iyi bir iletişim ve ilişki kurabilmekte, etkileşim sağlayabilmekte, yeri geldiği vakit desteklerini alabilmekte, aksayan yönleri daha kolay tespit edilebilmektedir. Bu süreçte oldukça işlevsel ve fayda sağlayıcı konuma sahip halkla ilişkiler kuruluşun var olan veya potansiyel hedef kitlesi ile pozitif ve karşılıklı faydayı önceleyen bağlantıyı inşa etmektedir. Kamu sektöründe halkla ilişkiler etkinliklerinin doğru zamanda doğru hareketleri gerçekleştirilebilmesi adına bir plan çerçevesinde kurgulanması ve uygulamaya konulması maksimum yararı beraberinde getirebilmektedir. Kamu sektörünün geleceğini tasarlayan kalkınma planlarında halkla ilişkilerin izlerini aramak konuya verilen önemi aydınlatabilmektedir. Çalışmanın amacı kalkınma planları içinde halkla ilişkilerin varlığını tespit etmektedir. Araştırmanın sınırlılıklarından ötürü, 2001 ve 2023 yılları arasında yayımlanan Sekizinci, Dokuzuncu, Onuncu ve On Birinci Kalkınma Planları amaçlı örneklem yöntemiyle seçilmiş ve içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak, halkla ilişkiler disiplini kendi ismiyle sadece Sekizinci Kalkınma Planında geçmekte, diğer planlarda yer almamaktadır. Fakat, incelenen diğer kalkınma planlarının içindekiler, giriş ve diğer bölümlerinde halkla ilişkilerin doğrudan veya dolaylı ilişkili olduğu terimler, araçları ve işlevleri bulunmaktadır. İncelenenler planlar arasında değerlendirme kategorileri bakımından halkla ilişkiler açısından en doygun olanların sırasıyla On Birinci Kalkınma Planı, Onuncu Kalkınma Planı, Sekizinci Kalkınma Planı ve Dokuzuncu Kalkınma Planı olduğu gözlemlenmektedir.
(Ines)'de bildiri mahiyetinde sunulan ve özet metni basılan çalışmanın yeniden ele alınmış ve genişletilmiş halidir. Öz Gelişen yeni iletişim teknolojilerinin etkisiyle gündelik yaşam içerisinde kapsadığı alanı her geçen gün daha da genişleten sosyal medya ortamları, ekonomiden sağlığa, siyasetten sanata birçok ilgi alanına hitap eder bir durumdadır. İnsanların bu iletişim ortamlarından yararlanma amaç ve düzeyleri dönemsel olarak farklılıklar göstermektedir. Bir dönem çok popüler olan konular ya da kişiler başka bir zaman diliminde yerlerini yeni konulara ve kişilere terk edebilmektedir. Bu bağlamda, referandum süreçleri de sosyal medya ortamlarının siyasal amaçla kullanım yoğunluğunun hat safhada olduğu zaman aralıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. Gündelik yaşam içerisinde formel ve informel ortamlardaki kişiler arası iletişimlerde ve konvansiyonel medyada olduğu gibi sosyal medya mecralarında da referandum ile ilgili mevzular geniş bir yelpazede gündem konuları haline gelmektedir. Referandum sürecinin sosyal medya ortamına nasıl, ne yönde ve ne düzeyde etki etiğini ortaya koymak bu çalışmanın ana konusunu teşkil etmektedir. Bu minvalde, 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu süreci özelinde ampirik bulgular ortaya koymak amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri üzerinde bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda ise, sosyal medya ortamının referandum sürecini takip etmek için pek güvenilir bulunmamakla birlikte, yine de tercih edilen bir mecra olduğu, çok fazla olmasa da referandum sürecinden etkilendiği, ülke gündemini yansıttığı, daha ziyade bilgilenmek ve eğlenmek amacıyla kullanıldığı, paylaşımların çarpıtılması ve çeşitli yaptırımlara maruz kalmak başta olmak üzere birtakım çekincelerin duyulduğu yönünde bulgular elde edilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.