No abstract

Doxorubicin (DXR) is used against the cancer but it has some adverse effects (gonadotoxicity, cardiotoxicity and nephrotoxicity). We aimed to determine the effect of DXR toxicity on reproduction and whether Darbepoetin (DP) and Ramipril (RAM) treatments play a protective role against this toxicity in male rats. Herein, adult male Sprague-Dawley rats (n=34) were divided randomly into five groups, as control (Group I; n=7, no medication) and four treatment groups (II to V). DXR was administered to all treatment groups (DXR, 2.5 mg/kg/w i.v. for 3 weeks) and they were Group II (DXR, n=6), Group III (n=7, DP 10 µg/kg/w i.p. for three weeks), Group IV (n=7, RAM 1 mg/kg/d p.o. for four weeks), and Group V (n=7, DP+RAM). Rats in all groups were sacrificed after four weeks of treatment. Spermatological parameters along with histopathological images and malondialdehyde levels of testicular tissue were evaluated. Weights of body, testicles, cauda epididymis and male accessory glands in DXR-treated groups were significantly different (P<0.05) from the control group. DXR toxicity adversely altered all the sperm parameters. But, DP plus RAM treatment in Group V improved the DXR-depressed motility and viable sperm rate. Sperm concentrations significantly decreased (P<0.05) in DXR-treated groups as compared to control group. In Group III and V, the increase in total abnormal sperm rate caused by the DXR injections was prevented. In conclusion, this study indicated that weekly DXR injections in adult rats depressed all the epididymal sperm parameters. Co-treatment by DP and RAM protected the sperm cells against the toxicity due to the DXR administration while single usages of the DP or RAM provided partial improvements. Keywords: Doxorubicin toxication, Erythropoietin, ACE inhibitor, Rat sperm Eritropoietin Hormonu ve ACE İnhibitörü, Erişkin Erkek Sıçanların Sperm Parametrelerini Doxorubicin Toksisitesine Karşı Korur ÖzetKanser tedavisinde kullanılan Doxorubicin'in (DXR), kardiyotoksik ve nefrotoksik yan etkileri ile birlikte gonadotoksik özelliği de bulunmaktadır. Bu çalışmada, yetişkin erkek Sprague-Dawley sıçanlardaki sperm parametreleri üzerine DXR'nin toksik etkisi ile Darbepoetin (DP) ve Ramipril (RAM) tedavisinin bu toksikasyonu önleyici bir rolünün olup olmadığı araştırıldı. Yetişkin 34 adet erkek Sprague-Dawley sıçanlar rastgele 5 gruba ayrıldı. Kontrol grubunda bulunan sıçanlarda (Grup I; n=7) hiçbir ilaç kullanılmadı. Tüm tedavi gruplarında bulunan sıçanlara DXR uygulaması (DXR, 2.5 mg/kg/hafta i.v. 3 hafta, n=27) yapıldı ve bu gruplar Grup II (DXR, n=6), Grup III (DP 10 µg/kg/hafta i.p. 3 hafta, n=7), Grup IV (RAM 1 mg/kg/gün p.o. 4 hafta, n=7) ve Grup V'ten (DP+RAM, n=7) oluştu. Dört haftalık deneysel çalışma sonrasında tüm sıçanlara ötenazi uygulandı. Spermatolojik parametrelerle birlikte histopatolojik muayene ve testiküler dokulardaki malondialdehit (MDA) düzeyleri incelendi. DXR uygulanan gruplardaki ölçülen vücut, testis, kauda epididimis ve erkek eklenti bezlerinin ağırlıkları ile kontrol grubu parame...

No abstract

Brody described the importance of differences in resistivity between blood in the left ventricular lumen and the myocardium, and the distance between the primary dipole in the myocardium and the image dipole in the lumen. The image dipole existing in the ventricular lumen influences the ECG voltages recorded from leads either radial or tangential to the left ventricular mass. The intensity of the image dipole and the magnitude of the effect on the body surface ECG are proportional to the differences in resistivity and the distance between primary and image dipoles. Tacrolimus, a commonly-used immunosuppressant, decreases left ventricular lumen and thickens the left ventricular free-wall tremendously; thus, although left ventricular myocardial mass does not change, ECG voltages in leads facing the left ventricular free-wall should decrease monumentally. The hypothesis of this study is that ECG voltages in lead aVF facing the left ventricular free-wall and oriented radially from its mass would decrease proportional with the decrease in luminal radius and thickening of the free-wall. ECG's and 2D-directed M-mode ECHO's of the left ventricle were recorded from dogs before and after receiving tacrolimus and developing drastic reductions in left ventricular luminal volumes. R waves in lead aVF determined by the radial spread of depolarization from subendocardium to subepicardium of the left ventricular free-wall decreased precipitously as the ratio of luminal radius to wall thickness decreased. The hypothesis that ECG voltages would decrease as luminal volume decreases and the wall thickens was accepted. This study demonstrates that factors other than wall mass must be considered in electrocardiology.

Öz: Beyin Kaynaklı Nörotrofik Faktör (BDNF, Brain Derived Neurotrophic Factor) nöronlardan salgılanarak nöronların gelişimi ve olgunlaşmasında rol oynayan bir faktördür. BDNF proteinini kodlayan iki alelden birinden yoksun olan transgenik fare modelinde pek çok beyin bölgesinde BDNF ekspresyonu %50 oranında azalmıştır (BDNF heterozigot transgenik (+/-)). BDNF proteininin nörolojik etkilerinin yanı sıra metabolizma üzerine etkilerinin de araştırılması gerekmektedir. Bu çalışmada BALB/C, BDNF homozigot (+/+) ve BDNF heterozigot transgenik (+/-) farelerde glukoz, lipid ve protein parametrelerinin karşılaştırılması amaçlandı. Araştırmada 10 adet BALB/C ırkı ergin fare ve vahşi tip (WT, wild type) ırktan 9 adet WT BDNF homozigot normal (+/+) ve 4 adet WT BDNF heterozigot transgenik (+/-) ergin fare kullanıldı. Farelerin BDNF heterozigot transgenik (+/-) ve homozigot normal (+/+) oldukları RT-PCR ile belirlendi. Gruplarda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, BALB/C grubundaki hayvanlara kıyasla WT gruplarındaki hayvanlarda glukoz ve lipid düzeylerinin önemli derecede düşük olduğu ve total protein düzeylerinin ise yüksek olduğu tespit edildi. WT gruplarındaki BDNF homozigot (+/+) ve BDNF heterozigot transgenik (+/-) fareler arasında bu parametreler arasında önemli bir farklılığın olmadığı belirlendi. Sağlıklı normal farelerde BDNF proteinin eksikliğinin glukoz, lipid ve protein düzeylerini önemli derecede etkilemediği anlaşıldı. BDNF'nin metabolizma üzerine etkileri ile ilgili daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Özellikle metabolik hastalıklar sırasında BDNF'nin rolü üzerine çalışmalar metabolik etkilerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

No abstract

No abstract

This study was conducted to evaluate oxidative stress using markers such as malondialdehyde (MDA), glu- tathione (GSH), total oxidant status (TOS), total antioxidant capacity (TAC) and oxidative stress index (OSI) in sheep naturally infected with Toxoplasma gondii (T. gondii). A total of 30 Morkaraman breed sheep were used in this study. Blood samples were obtained from 10 healthy control sheep and 20 sheep naturally infected with T. gondii. malondial- dehyde, GSH, TOS and TAC levels were determined in serum samples. The ratio of serum TOS to TAC levels was assessed as OSI. While the serum MDA level increased significantly (P