The prevalence of degenerative condylar bone changes increased with increasing age and was more frequent in women and right condyle.

Objectives:The purpose of the present study was to examine ultrasonographic appearances of Masseter Muscle (MM) in dentate and edentulous patients without Temporomandibular Disorder (TMD).Materials and Methods: The thickness of the MM in 25 dentate (mean age: 30,68 ± 10,49) and 24 edentulous (mean age: 61,46 ± 9,71) patients, who visited routine dental examination, was measured at rest and at maximum contraction bilaterally. Examinations were performed using an Aloka Prosound α6 (Hitachi Aloka Medical Systems, Tokyo, Japan) equipped with an 8 MHz-wide bandwidth linear active matrix transducer (ranging from 1 to 15 MHz). The visibility and width of the internal echogenic bands of the MM were also assessed and the muscle appearance was classified as I of III types. Type I, characterized by the clear visibility of the fine bands; Type II, thickening echogenicity of the bands; Type III, disappearance or reduction in a number of the bands.Results:MM thickness at rest and contraction in the dentate group were significantly higher than the edentulous group (p <0.05). Type I was the most common echogenic type in both dentate (right:16 (64%), left; 15 (60%)) and edentulous patients (right; 22 (91.7%), left; 18 (75%)). In a dentate group, type II was significantly higher than the edentulous group in both the right and left sides (p <0.05; p <0.01, respectively). Age and gender seemed to have no significant effect on the echogenic type (p ˃0.05).Conclusion:There were significant differences in the thickness at rest and contraction between the dentate and edentulous groups. It was clarified that ultrasonographic features of the MM in dentate and edentulous patients were different.

Ka bul ta ri hi / Da te of ac cep tan ce: 10 Haziran

ÖZET Maksillofasiyal bölgedeki anatomik noktaların CBCT görüntüleriDiş hekimliği radyolojisinde konvansiyonel çekim teknikleri baş ve boyun bölgesinde üç boyutlu kompleks yapıların sadece iki boyutlu görüntülenmesine olanak verir. CBCT, diğer bir ismiyle dental volumetrik tomografi, maksillofasiyal bölgede daha hızlı veri elde edebilmek amacıyla konvansiyonel bilgisayarlı tomografiye (BT) alternatif olarak geliştirilmiştir. CBCT'nin avantajları arasında daha kısa ışınlama süresi, hasta hareketine bağlı olarak oluşan distorsiyonda azalma, multiplanar görüntüleme olanağı ve hastanın maruz kaldığı dozda azalma bulunmaktadır. CBCT klinisyenlerin maksillofasiyal bölgede yer alan anatomik noktaların lokalizasyonun belirlenmesinde ve anatomik yapıların aksiyal, koronal, sagittal düzlemlerde görüntülenmesine olanak sağlar. Bu derlemede maksillofasiyal bölgede yer alan bazı anatomik noktaların CBCT görüntülerinden bahsetmekteyiz. Anahtar sözcükler: Anatomik noktalar, CBCT, maksillofasiyal bölge ABS TRACT CBCT images of anatomic landmarks in maxillofacial regionConventional radiographic techniques in dental radiology allows only 2D images of 3D structures of head and neck region. CBCT is a recent technology, is also named as dental volumetric tomography, which was developed as an alternative to conventional CT using cone beam-shaped X-ray to provide more rapid acquisition of a data set of entire maxillofacial region. CBCT has remarkable advantages such as shorter exposure time, reduced image distortion due to patient movements, decreased patient dose and multiplanar screening. CBCT also allows the clinicians to localize the anatomic structures of the maxillofacial region and these anatomic structures can be visualized in various planes such as axial, coronal and sagittal planes. In this review we mentioned some anatomic structures of the maxillofacial region by using CBCT imaging.

Bu çalışmanın amacı konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) ile dişli, dişsiz ve parsiyel dişli bireylerde mandibular insiziv (MİK) kanal morfolojisinin restrospektif olarak değerlendirilmesidir. Gereç ve yöntem: Çalışma grubunu 30 yaş üzeri total dişli, dişsiz ve parsiyel dişli hastalara ait 60 kadın, 60 erkek bireyin görüntüleri oluşturmaktadır. Elde edilen çapraz kesitlerde sağ ve sol kanalın başlangıç, orta, sonlanma noktalarının çap genişliği ile kanalın alveol kemiği içindeki konumu değerlendirilmiştir. Kanalın uzunluğu, unilateral veya bilateral oluşu, alveol kemik içerisindeki konumu değerlendirilmiş, bilateral kanalların birleşmediği olgularda sonlanma noktaları arasındaki alveolar kemik bantı mesafesi ölçülerek cinsiyet ile ilişkisi karşılaştırılmıştır. Bulgular: Olguların tümünde %94,2 oranında kanal gözlenmiştir. Kanalın görülme sıklığı ve uzunluğunda gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p˃0,05). Dişli olgularda MİK orta ve sonlanma noktalarının çap genişliğinin sağ tarafta dişsiz olgulardan, sol tarafta dişsiz ve parsiyel dişli olgulardan istatistiksel olarak anlamlı şekilde fazla olduğu saptanmıştır (p<0,05). Kadın olgularda kanalın orta noktasındaki çap genişliğinin erkek olgulardan istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Tüm gruplarda horizontal yönde kanalın başlangıç noktasının bukkalde, orta noktasının alveol kretin ortasında ve sonlanma noktasının ise lingualde konumlandığı; vertikal yönde ise dişsiz grup dışında kanalın tüm seyri boyunca inferiorda konumlanarak seyrettiği izlenmiştir. Sonuç: Cerrahi işlemler öncesi bireyin cinsiyet ve diş kaybına göre insiziv kanalın çapı ve alveol kemik içerisindeki konumun KIBT ile değerlendirilmesinin faydalı olacağı düşünülmüştür. Anahtar kelime: Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi, dental volumetrik tomografi, mandibular insiziv kanal, insiziv sinir. SUMMARY Aim:The purpose of this study is to evaluate mandibular incisive canal morphology in dentate, edentulous and partially dentate inviduals using cone beam computed tomography( CBCT), retrospectivelty. Materials and Methods:The study group consisted of images of 60 females and 60 males who was over 30 years old, divided in three goups: dentate, edentulous and partially dentate. In cross sectional images the canal diameter, distances from canal to buccal-lingual cortex, alveolar crest and basis mandible were measured on starting, middle, end point of canal. The length of canal, being unilateral or bilateral, the bone width between end points and the location within the alveolar bone were evaluated. The relationship between genders and datas were compared. Results: Mandibular incisive canal incidance was 94,2% in all cases. No statistically significant difference in incidence and length of canal were found between the groups (p˃0,05). The canal diameter on middle and end points were significantly higher in dentate than edentulous on both sides and in partially dentate group on left side (p<0,05). The canal diameter in females on middle poi...