This study confirms that MSAP flap is thinner than ALT and the results correlate with BMI. Therefore, MSAP flap can be considered a good alternative to ALT, to avoid bulk, in reconstruction of shallower soft tissue defects.

Background Soft tissue thickness (STT) is a major factor affecting the outcome in rhinoplasty. However, limited information is found in the literature on the age- and gender-related variations of the nasal STT. Objectives The purpose of this study was to measure STT at various landmarks over the nasal framework and compare the age- and gender-related differences. Methods STT measurements were made at 11 landmarks in 325 patients by employing magnetic resonance imaging. Patients were divided into subgroups to compare the STT differences between female and male and between the age groups as young, middle age, and elderly. Results Soft tissue was thickest at the nasion and thinnest at the rhinion. The soft tissue coverage was significantly thicker in the male population at the supratip, tip, nasal bones, upper lateral cartilages, and alar lobules, whereas it is thicker in females at the rhinion. Average thickness of the soft tissues over the entire nasal framework increases with age except the rhinion. Conclusions The STT is variable over different parts of the osteocartilaginous framework. Gender and age influence the STT. The soft tissue is thicker at the distal half of the nose in male patients, and these areas become gradually thicker with age, whereas the soft tissue over the midvault becomes thinner. Increasing age presents a particular challenge to achieve predictable results in rhinoplasty, and an understanding of the soft tissue envelope allows for improved aesthetic outcome. Level of Evidence 2

No abstract

The effect of topical 5-fluorouracil application on epineural scar tissue in epineurectomized rat sciatic nerve Topikal 5-fluorourasil uygulamasının epinörektomi yapılan sıçan siyatik sinir çevresinde epinöral skar dokusu oluşumu üzerine etkisi ÖZ Amaç: Çalışmamızda, topikal 5-fluorouracil (5-FU) uygulamasının periferik sinir cerrahisi sonrası sonucu olumsuz yönde etkileyen epinöral skar dokusu gelişimi üzerine etkisi ve ayrıca iki doz 5-FU uygulamanın sonucu değiştirip değiştirmeyeceği araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 72 adet, 250-300 gr ağırlığında, 3 aylık dişi Sprague-Dawley tipi sıçanlar kullanılmıştır. Denekler bir haftalık gözlemi takiben sağlıklı olduklarına kanaat getirildikten sonra rastgele 3 ana gruba ayrıldı. Grup A: cilt kesisi + epinörektomi + izotonik (n=24). Grup B: cilt kesisi + epinörektomi + tek doz 5-FU (n=24). Grup C: cilt kesisi + epinörektomi + iki doz 5-FU (n=24). Her bir grup kendi içinde incelenen haftalar temel alınarak ikişer alt gruba ayrılmıştır. Her üç gruptaki denekler ikiye ayrılarak 4. ve 8. haftalarda yürüme testi, makroskobik ve histopatolojik incelemeler yapılmıştır. Bulgular: Makroskobik bulgular değerleğendirildiğinde siyatik sinir yapışıklığı ve dallarının ayrılabilirliğinde Grup A ve Grup C arasında istatiksel olarak anlamlı fark olup, Grup C'de daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızda, lokal 5-FU'in epinörektomi yapılan sinir etrafında oluşan skar dokusu gelişimi üzerine olumlu etkilere sahip olduğunu, bu olumlu etkinin sinir fonksiyonel kapasitesine de yansıdığını ve ikinci doz 5-FU uygulanmasının bu olumlu etkiyi pekiştirdiğini gösterdik.

Negative pressure wound therapy (NPWT) is a widely used wound management system. Several articles have been published on the advantages and complications of this system. Abdominal dressing negative pressure system (abdominal NPWT) is a newer technology, developed and used in open abdomen cases. The adherence of the sponge to the intra-abdominal organs is prevented by a polyurethane foam. This study presents a number of case series where an abdominal NPWT (ABThera, KCI, US) has been used to treat other vital organs, helping to prevent complications such as organ rupture and fatal bleeding.