Psoriasis is a common chronic and recurrent inflammatory skin disease with unknown etiology that has been associated with abnormal plasma lipid metabolism and oxidative stress. There are controversial results in the previous studies investigating oxidant/antioxidant systems in psoriasis.The aim of this work was to evaluate dyslipidemia, oxidative stress, total antioxidant capacity and serum paraoxonase (PON1) and arylesterase (ARE) activities in psoriasis, and to look for a correlation between these parameters and lesion percentage in psoriasis.Thirty psoriatic patients and twenty three sex-and agematched healthy volunteers were included in the study. From blood samples, lipid profile, malondialdehyde (MDA) levels, total antioxidant capacity (TAO), serum PON1 and ARE activities were determined. No significant differences between the patients and controls were found in terms of total cholesterol, triacylglycerol (TAG), HDLcholesterol, LDL-cholesterol, VLDL-cholesterol, MDA and TAO levels. Serum PON1 and sodium-stimulated PON1 activities (p < 0.05) and ARE activity (p < 0.01) were found significantly higher in the patients than in the controls. There was not any significant correlation between lesion percentage and the parameters studied.

The aim of this study was to determine the serum levels of prolactin in patients with Behcet's disease and to evaluate its correlation with disease activity. Serum prolactin levels were measured by a chemiluminescence method in 32 patients with Behcet's disease and compared with 20 age-and sex-matched healthy controls. The patients with Behcet's disease were subdivided into two groups according to disease activity: active (18 patients; 13 men and five women, average age 34.0 +/- 6.5 (28-48) years), and inactive (14 patients; 10 men and four women, average age 32.7 +/- 3.1 (22-49 years). Patients with active Behcet's disease had higher serum prolactin levels than the inactive and control groups. Prolactin levels in patients with active Behcet's disease differed significantly from the healthy control subjects (p < 0.05) only, but not the inactive group. Four patients out of 32 (12.5%) Behcet's disease patients showed mild hyperprolactinemia. All four of these cases were from the active Behcet's disease group. Prolactin levels were correlated with ESR (p < 0.05) and CRP (p < 0.05) levels in the active BD group, but not in the inactive BD and control groups. Our results suggest a possible role for this immunoregulatory hormone in the disease expression and pathogenesis of Behcet's disease.

Our results suggest that increased plasma MDA level and decreased plasma GSH-Px and SOD levels reflect the increased levels of oxidative stress in BD patients, and this situation may impair genetic stability in BD patients.

The difference between involved and noninvolved sides of the body in cell-mediated immunity was investigated in this work; tuberculin reactions in two forearms were assessed in men and women with herpes zoster. The tuberculin reaction was smaller on the involved side than in the noninvolved side of the body in total sample, men and women. The results suggested that the lower activity of cell-mediated immune system in one side of the body may be related to the unilateral involvement of the zona-zoster infection.

No abstract

Polikistikover sendromu (PKOS) üreme çağındaki kadınları etkileyen en sık endokrin bozukluktur. Klinik ve biyokimyasal özellikleri metabolik sendrom ile benzerlik göstermektedir. Metabolik sendromlu hastalarda insülin direnci, serum ürik asit düzeyi ile ilişkilidir. Çalışmamızda PKOS hastalarında serum ürik asit düzeylerinin laboratuar ve klinik ile ilişkisini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Hastanemiz Endokrin Kliniğin'de takip edilen 172 PKOS hastası, 34 yaş ve vücut kitle indeksi (VKİ) uyumlu kontrol grubu toplam 206 olgu katılmıştır. Erken folliküler fazda, 12 saat açlık sonrası kan örnekleri alınmıştır. Bazal serum hormon düzeyleri immunoassay ile değerlendirildi. Bulgular: Ürik asid düzeylerinin PKOS grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek saptanmıştır (4,25 ± 1,07 PKOS, 3,7 ± 0,79 kontrol, P = 0,048). Ürik asit ile VKİ, total kolesterol, insülin, siklus süresi, Ferriman Gallwey skoru arasında pozitif anlamlı korelasyon, HDL kolesterol ile anlamlı negatif korelasyon bulunmuştur. Çok değişkenli logistik regresyon yapıldığında ürik asit düzeylerinin PKOS grubunda yaş ve VKİ'den bağımsız olarak iki kat daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuçlar: Çalışmamızda PKOS grubunda ürik asit düzeyleri anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuş ve bu yüksekliğin yaş ve VKİ'den bağımsız olduğu görülmüştür. Ürik asit ile kardiyovasküler risk faktörü olan kolesterol, Trigliserit, VKİ, insülin arasında pozitif korelasyon görülmüştür. Klinik gösterge olan Ferriman Gallwey, siklus süresi açısından da pozitif korelasyon saptanmıştır. Artmış ürik asit düzeyleri PKOS hastalarında kardiyovasküler hastalık oluşumu için bağımsız bir risk faktörü olabilir, klinikte olumsuz sonuçları gösterebilir.

No abstract

ÖZAmaç: Polikistikover sendromu (PKOS) üreme çağındaki kadınları etkileyen en sık endokrin bozukluktur. Klinik ve biyokimyasal özellikleri metabolik sendrom ile benzerlik göstermektedir. Metabolik sendromlu hastalarda insülin direnci, serum ürik asit düzeyi ile ilişkilidir. Çalışmamızda PKOS hastalarında serum ürik asit düzeylerinin laboratuar ve klinik ile ilişkisini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler:Hastanemiz Endokrin Kliniğin'de takip edilen 172 PKOS hastası, 34 yaş ve vücut kitle indeksi (VKİ) uyumlu kontrol grubu toplam 206 olgu katılmıştır. Erken folliküler fazda, 12 saat açlık sonrası kan örnekleri alınmıştır. Bazal serum hormon düzeyleri immunoassay ile değerlendirildi. Bulgular: Ürik asid düzeylerinin PKOS grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek saptanmıştır (4,25 ± 1,07 PKOS, 3,7 ± 0,79 kontrol, P = 0,048). Ürik asit ile VKİ, total kolesterol, insülin, siklus süresi, Ferriman Gallwey skoru arasında pozitif anlamlı korelasyon, HDL kolesterol ile anlamlı negatif korelasyon bulunmuştur. Çok değişkenli logistik regresyon yapıldığında ürik asit düzeylerinin PKOS grubunda yaş ve VKİ'den bağımsız olarak iki kat daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuçlar: Çalışmamızda PKOS grubunda ürik asit düzeyleri anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuş ve bu yüksekliğin yaş ve VKİ'den bağımsız olduğu görülmüştür. Ürik asit ile kardiyovasküler risk faktörü olan kolesterol, Trigliserit, VKİ, insülin arasında pozitif korelasyon görülmüştür. Klinik gösterge olan Ferriman Gallwey, siklus süresi açısından da pozitif korelasyon saptanmıştır. Artmış ürik asit düzeyleri PKOS hastalarında kardiyovasküler hastalık oluşumu için bağımsız bir risk faktörü olabilir, klinikte olumsuz sonuçları gösterebilir.