No abstract

The October 23, 2011 (Mw = 7.2) and November 9, 2011 (Mw = 5.6) earthquakes increased the damage in the minaret of Van Ulu Mosque, an important historical masonry structure built with solid bricks in Eastern Turkey, resulting in significant shear cracks. It was found that since the door and window openings are not symmetrically placed, they result in unsymmetrical stiffness distribution. The contribution of staircase and the core on stiffness is ignorable but its effect on the mass is significant. The pulpit with chamfered corner results in unsymmetrical transverse displacements. Brace wall improves the stiffness however contributes to the unsymmetrical behaviour considerably. The reason for the diagonal cracks can be attributed to the unsymmetrical brace wall and the chamfered pulpit but the effect of brace wall is more pronounced. After introducing the cracks, a new model was created and calibrated according to the results of Operational Modal Analysis. Diagonal cracks were found to be likely to develop under earthquake loading. Drifts are observed to increase significantly upon the introduction of the cracks.

No abstract

No abstract

A magnitude of 7.1 Mw earthquake struck Van city on October 23, 2011. Although, construction practices of all rural housing units are similar in the region, the earthquake caused massive damage to villages located on soft soils in northern region of the city. In this study, the effects of soil conditions on damaged housing units were determined by conducting horizontal to vertical spectral ratios of microtremor (HVSR) measurements. The level of damage in the villages that are settled on lacustrine and stream sediments has verified that the damage correlates well with comparatively high HVSR peak period and HVSR peak amplitude values in the range of 0.2-1.6 s and 4-10, respectively. The HVSR peak period and HVSR peak amplitude levels on rock units are in the range of 0.1-0.2 s and 1.5-2, respectively. It is important to note that hillside effect is found to be another key factor that increased the level of damage to the housing units in some villages.

No abstract

No abstract

ÖzJeofizik yöntemlerden biri olan mikrotremor yönteminin mühendislik uygulamalarındaki kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Mikrotremor verilerinin spektral oranından elde edilen zemin hâkim titreşim periyodu ve büyütme değerleri kullanılarak sismik zayıflık indisi (Kg) hesaplanabilmektedir. Kg zemin dinamik özelliklerine bağlı olarak değişen bir parametredir. Bu parametre ile bir alanın kuvvetli yer hareketine karşı dayanıklı veya zayıf kalma durumunun noktasal olarak değerlendirilmesi yapılabilmektedir. Çalışmada, Van yerleşim alanında 220 noktada mikrotremor ölçümleri alınarak yerleşim alanı için zayıflık indisi haritası oluşturulmuştur. Özellikle Van Gölüne yakın kesimlerde ve yapı yoğunluğunun olduğu merkez bölgelerde tehlike düzeyinin ve sismik zayıflık indisinin yüksek olduğu belirlenmiştir. 2011 Van depremi (Mw=7.1) sonrası bölgede incelenen binaların hasar durumları oluşturulan zayıflık indisi haritasına yerleştirilmiş ve yapıların hasar durumlarının zayıflık indeksi ile ilişkili olabileceği gözlenmiştir. Çalışma alanında özellikle Van Gölüne yakın kesimlerinde hem gevşek-suya doygun zemin yapısı hem yapı kalitesi hem de yüksek Kg değerlerinin elde edilmesi olası büyük bir depremde ortaya çıkabilecek yüksek ivme değerlerinde makaslama deformasyonu seviyesine bağlı zemin davranışının hasara neden olan plastik davranış ve göçme davranışına dönüşebileceği tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular yapısal hasarlarda yapı kalitesinin yanı sıra zemin tabakalarının dinamik davranışlarının ve yerel zemin koşullarının da etkili olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.