This paper aims at empirically investigating the direction of causality among trade liberalization, financial development, and economic growth in Turkey. By employing monthly data for the period January, 1989- November, 2007, both linear and nonlinear causality approaches indicate that (i) there is bi-directional causality between economic growth and trade openness, (ii) economic growth causes financial development, and (iii) financial development leads to trade liberalization. Thereby, linear and nonlinear approaches confirm strong causal linkages among financial development, trade openness, and economic growth in Turkey. These results partially imply that economic growth depends upon trade liberalization through external finance in Turkey which has been experiencing capital account liberalization since 1989.
Foreign direct investments are expected to affect economic growth positively. Foreign direct investments may contribute to the increase and the development of human capital by compansating for the lack of savings; improve marketing skills and management systems through stimulating technical knowledge; increase productivity and efficiency in production through developing new production techniques by technology transfers, and entering into new markets; provide incentives to export by directing production excesses to exporting; and affect economic growth positively through increasing the quality of the labor force owing to the accumulation of knowledge.This study aims to test the relation between foreign direct investments and economic growth in developing countries. To test this relation, new generation panel econometric analysis methods, cointegration and causality tests, are applied on selected 20 developing countries out of upper-middle income countries for the period of 1985-2017. In conclusion, in these countries, foreign direct investments did not contribute to the economic growth.
Bir ekonomide yüksek enflasyon en başta belirsizliğe neden olarak genellikle istikrarsız bir makroekonomik ortam ile ilişkilendirilmektedir. Belirsizlik ortamında firmalar yeni yatırımlardan kaçınarak üretimin azalmasına neden olabilmekte ve reel sektörle finansal sektör arasındaki ilişkiye engel olabilmektedir. Dahası, belirsizlik ortamı finansal aracılığın maliyetini yükselterek finansal gelişme sürecini sekteye uğratabilmektedir. Diğer taraftan yüksek enflasyon, sabit gelirliler aleyhine gelir dağılımını bozarak tasarrufların erimesine de neden olmaktadır. Bu durum yatırımlar için gerekli olan fonların azalması süreciyle finansal sistemi olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla konu ile ilgili ampirik literatür enflasyondaki artışın finansal gelişmeyi negatif etkilediğini, enflasyondaki azalışın da finansal gelişmeyi pozitif etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın amacı, yüksek enflasyonun finansal piyasalar üzerindeki olumsuz etkilerinden hareketle, seçilmiş yüksek ve düşük enflasyonlu ülke grubu örnekleri için ayrı ayrı enflasyon ile finansal gelişme göstergeleri arasındaki ilişkiyi, kontrol değişkenleri de kullanarak yeni nesil panel ekonometrik yöntemlerle tahmin etmektir. Elde edilen bulgular, yüksek ve düşük enflasyonlu ülke gruplarında enflasyon değişkeninin finansal gelişmeyi temsil eden göstergeleri negatif etkilediğini ve bu etkinin yüksek enflasyonlu ülkelerde daha belirgin olarak ortaya çıktığını işaret etmektedir. Politika yapıcıların, finansal gelişmenin önünde engel teşkil eden yüksek enflasyonun düşürülmesi yönünde adımlar atmaları önem arz etmektedir.
Bu çalıĢmada Türkiye'nin son yıllardaki dıĢ borç istatistikleri tartıĢılarak Türkiye ekonomisi üzerine yapılan çalıĢmaların derlendiği dıĢ borç ekonomik büyüme literatürü incelenmekte ve Türkiye'de dıĢ borçlanma ve ekonomik büyüme iliĢkisi ampirik olarak analiz edilmektedir. Literatürden farklı olarak bu çalıĢmada öncelikle değiĢik kontrol değiĢkenleri kullanılarak eĢbütünleĢme testleri yapılmıĢ, nedenselliği incelemek için de doğrusal, doğrusal olmayan ve asimetrik nedensellik testleri kullanılmıĢtır. Elde edilen sonuçlar, Türkiye Ekonomisinde dıĢ borçlanmanın ekonomik büyümeyi negatif etkilediğini ortaya koymaktadır. Tek istatistikli doğrusal ve doğrusal olmayan nedensellik testleri dıĢ borçlanma ile ekonomik büyüme arasında bir nedenselliğin olmadığını gösterirken, asimetrik nedensellik testleri, nedenselliğin yönünün sadece dıĢ borçlardan ekonomik büyümeye doğru olduğu durumda, negatif dıĢ borç Ģoklarının negatif ekonomik büyümenin nedeni olduğu Ģeklindedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.