Öz Yer markalaşması küreselleşme ile beraber popülerleşmiş bir kavram olarak görülmekle birlikte konu ile ilgili çalışmalar çok eskilere dayanmaktadır. Yer markalaşma kavramı farklı anlamlarda önceden var olmuş ancak amaçlanan rol zamanla değişmiştir. Bu roller, yerlerin vatandaş çekmesi, sonrasında ekonomik düzeyde yatırımcı ve çalışan çekme çabasıyla oluşan pazarlama faaliyetleri olmuştur. Nihayetinde bu roller teknolojinin gelişip Internetin yaygınlaşması, hedef kitlelerin çeşitlenmesi ile hem yatırımcı, hem sakin hem de turist çekme boyutuna ulaşan interaktif bir iletişim rolü olarak anlam kazanmıştır. Çalışmada yer markalaşmasındaki roller üç dönemde ele alınacak, bu üç dönem genel hatlarıyla ortaya konularak yer markalaşması 3.0 bağlamında analiz edilecektir. Bu bağlamda bu amaca yönelik olarak da Instagramda yerlerle ilgili yapılan paylaşımlardan "homeofturkey" hashtagi ile yapılanlar seçilerek incelenmiş ve retoriksel çözümleme yapılmıştır. Sonuç olarak, görülmüştür ki bireylerin kişisel deneyimleri ile yapmış oldukları paylaşımlar hedef kitlenin destinasyon hakkındaki algısını şekillendirebilmektedir.
An Analysis on Child Friendly City Concept in The Context of Place Branding Öz Yer markalaşmasında çok çeşitli hedef kitleler olmasına rağmen çocuklar karar verme sürecinde ebeveynlerini etkileme gücü nedeniyle hem şimdi hem de gelecekte yer markalaşmasının en önemli aktörleri olarak değerlendirilmektedirler. Aynı şekilde bu durum yer markacılığı içinde süreci şekillendirmede dikkate alınması gereken önemli bir konu olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda UNICEF, Çocuk Dostu Şehir Girişimi kapsamında konunun önemine dikkat çekerek şehirlerin yönetsel kapasitesinin bu çerçevede artırılmasını desteklemektedir. Bu nedenle bu çalışmada sürecin önemli aktörleri olarak çocukların yer markalaşma çalışmalarında nasıl yer aldığı ve nasıl yer alması gerektiği analiz edilmektedir. Çocuk dostu yer markalaşması kavramının yer markalaşması sürecinde yönetimlerce dikkate alınması, lojistik planlama ve tanıtım çalışmalarında kullanılması sürecin yönetiminde önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda bu çalışmada yerlerin tanıtımında kullanılan materyallerin çocuk dostu mesajlar içerip, içermediği araştırılmaktadır. Bu kapsamda, bu amaca yönelik olarak öncelikle bir yerin çocuk dostu olabilmesi için taşıması gereken kriterleri ortaya koymaya yönelik olarak on iki kişi ile derinlemesine mülakat yapılmış ve sonrasında bir yerin çocuk dostu yer markası olabilmesi için olası hedef kitlenin önceden belirlenen beklentileri baz alınarak çocuk dostu yere ait olabilecek kavramlar kategorize edilerek yer markacılığında çocuk dostu kavramının önemi tartışılmıştır.Sonuç olarak, Çocuk Dostu Yer Markası kavramının yer markalaşma sermaye alanlarından özellikle sosyal, duygusal ve sembolik sermaye alanlarını içerdiği ve bireylerin o yerde yaşama ve tatil tercihlerini yapmaları noktasında çocuk dostu yer olmasına dikkat ettiği ortaya çıkmıştır.
Branded Cities in the Meaning of Place Branding with the Example of Gumushane Öz Küreselleşmeyle birlikte markalar arasında yaşanan rekabet artık kentler üzerinde de kendini göstermeye başlamıştır. Kentler sahip oldukları nitelikleri uluslararası alanda sergilemek adına tanıtım faaliyetlerini hızlandırmış ve böylelikle 'yer markacılığı' kavramı önemli bir alan olarak konumlandırılmıştır. Marka olma niteliklerini barındıran kentlerin çeşitli projeler ve faaliyetlerle özgünlük ve farklılıklarını ortaya koyarak gelecekte de varlıklarını garanti altına alabilmeleri için yeni ayrı üstünlük alanlarını dikkate almaları gerekmektedir. Engelliler toplumda yaşayan en dezavantajlı grup olarak nitelendirilmekte ve sosyal hayat içerisinde sürekli bir şekilde zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu amaçla gerek dünya ülkelerinde gerekse ülkemizde şehirleri engelsiz bir hale getirebilmek adına çalışmalar yürütülmektedir. Avrupa Birliği bünyesinde 2010 yılında başlatılmış olan 'Engelsiz Şehir' ödülleri, engelli bireylere hayata daha fazla erişebilme imkânı sağlayan önemli projelerden biridir. Avrupa Komisyonu 'European Destinations of Excellence' (EDEN) tarafından 2013 yılında 'Engelsiz Turizm' başlıklı etkinlikle engelli turistlerin rahatça seyahat edebileceği mükemmellik kriterleri oluşturulmuş ve düzenlenen yarışmalarla kazanan ülkelere ödüller verilmiştir. Ülkemizde ise 'Engelsiz Şehir', 'Engelli Dostu Şehir', 'Engelsiz Turizm' ünvanı almak için çeşitli projeler yapılmaktadır. Bu çalışmanın konusunu şehirlerin rekabet alanı yaratmada "Engelsiz Şehir" olma adına yaptıkları ve yapması gerekenler oluşturmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada; Avrupa Komisyonu (EDEN) tarafından ödüle layık görülen şehirlerin hangi özelliklerinin bu rekabet alanını yönetmede önemli dinamikler olduğu ortaya konulmaktadır. Ortaya konulan bu dinamikler sermaye alanları üzerinden değerlendirilecek ve değerlendirmeler 'Gümüşhane Örneği' üzerinden örnek olay incelemesi yöntemi kullanılarak analiz edilecektir.
Modernizm, dünya üzerinde yaşayan herkes için sunduğunu iddia ettiği barış, refah, ilerleme gibi vaatlerini yerine getirememiştir. Eleştirilen, zamanla çözülmeye başlayan modernizmin sanat, iletişim, siyaset, hukuk, ekonomi gibi alanlardaki etkileri azalmaya başlamış; adına postmodernizm denilen yeni bir dönem ortaya çıkmıştır. Bu yeni sosyolojik dönem; bilgi iletişim teknolojilerinin üretim sürecine dahil olmasıyla kendi üst yapısını belirlemiştir. “Her an her şey olabilir.” anlayışıyla konumlandırılan ve standartlaşmanın reddedildiği, belirsizliğin, çeşitliliğin vurgulandığı bu dönem, daha çok 1980’li yıllardan sonra teorik olarak tartışılmışsa da günümüzde etkilerini yaşam alanlarında ve pratikte göstermeye başlamıştır. Yeni teknolojiler ve çeşitlenen medyayla hayatın her alanında görülen siyasal iletişim, adeta günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş ve postmodern dönemden etkilenmiştir. Çalışmada modernizm, postmodernizm ve bu dönemleri meydana getiren temel özellikler genel bir bakışla ele alındıktan sonra siyasal iletişim, siyasal reklamlar ve postmodernizmin siyasal iletişime yansımaları teorik çerçeveye oturtulmuştur. Örneklem olarak alınan 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların yayınladığı televizyon reklamları göstergebilimsel olarak incelenmiş ve bu reklamlara postmodernizmin yansımaları araştırılmıştır. Analiz sonucunda postmodernizmin ayırt edici özelliklerinden üst gerçeklik, parçalanma, farklılıkların giderilmesi, kronoloji, kurumsalcılık karşıtlığı, zıtlıkların paradoksal birlikteliği ve çoğulculuğun örnekleme yansıdığı görülmüştür. “Postmodernizmin ayırt edici özelliklerinden üst gerçeklik, parçalanma, farklılıkların giderilmesi, kronoloji ve kurumsalcılık karşıtlığının adayların kampanyalarında yer alan televizyon reklamlarına yansıdığı görülmektedir.” hipotezi doğrulanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.