Bilişim teknolojileri hayatımızı her geçen gün daha yoğun bir biçimde dijitalleşmektedir ancak bilişim alanındaki bu devasa gelişmeler bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da beraberinde bazı önemli riskleri de getirmektedir. Bu açıdan, bilişim teknolojileri hem hayatımızı oldukça kolaylaştıran bir şekilde konforlu bir hayat sunarken, öte yandan bilişim teknolojileri her türlü suçun işlenebileceği olanak ve fırsatlar için potansiyel olarak güçlü bir mecra ve zemin haline gelmiştir. Bu çalışmada, Türk Ceza Kanunu ve diğer iç mevzuattaki bilişim suçlarına ilişkin hükümler incelenerek, başta internet kanunu olarak bilinen 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ele alınarak toplum üzerindeki etkileri sosyolojik açıdan analiz edilmeye çalışılmıştır. Bilişim suçları ile ilgili ceza kanunları kriminolojik ve sosyolojik sonuçları ve etkileri açısından incelenerek, bazı maddelerdeki dikkat çeken eksiklikler, bilişim suçlarının işlenmesini caydırma konusundaki yeterlilikleri ve yetersizlikleri açısından ele alınmıştır. Çalışmada, kanunların sosyolojik olarak ne tür ihtiyaçları karşılayabildikleri ve yaşanan olgular karşısındaki zayıflıkları ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Son olarak, bilişim suçlarının hukuksal ve sosyolojik açıdan nasıl önlenebileceğine ilişkin bir takım önerilere de yer verilmiştir.
AISI 420 stainless steel is one of the alloys that can be used in various applications due to its malleability, high strength, and weldability. In this study, the effects of cutting parameters (feed rate, depth of cut, and cutting speed) on the surface roughness were investigated during the turning of AISI 420 under dry test conditions using coated carbide and ceramic cutting inserts. Response surface methodology, analysis of variance, and statistical methods of the main effect plot were applied to investigate the effects of input parameters on response values. The results of this study showed that feed rate followed by the depth of cut had the most significant effect on output parameters. According to the experimental data, as the feed rate and depth of cut increase, the surface roughness increases.
Ön çapraz bağ (ÖÇB) yaralanmalarının %10-%27'si parsiyel rüptürlerden oluşmaktadır. Parsiyel ÖÇB rüptürlerinin cerrahi tedavisi için henüz altın standart tedavi konusunda bir konsensüs sağlanamamıştır. Tek demet ÖÇB primer onarımı, tek demet ÖÇB rekonstrüksiyonu ve total ÖÇB rekonstrüksiyon yöntemleri tarif edilmiştir. Çalışmamızın amacı; remnant koruyucu yöntem ile tek demet ÖÇB rekonstrüksiyonu yapılan hastaların, klinik sonuçlarının ve manyetik rezonans (MR) görüntülemede greftin ligamentizasyonunun değerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntem: Kliniğimizce ÖÇB rekonstrüksiyonu yapılan 257 hastadan, tek demet ÖÇB rekonstrüksiyonu yapılan 15 [posterolateral demet (n=5), anteromedial demet (n=10)] hasta dahil edilmiştir. Retrospektif çalışmaya dahil edilme kriterleri; diz burkulma öyküsü, pozitif Lachman testi, negatif veya 1+ pivot shift testi, MR görüntülemede parsiyel ÖÇB rüptür şüphesi olan hastalar ve kesin tanı olarak intraoperatif artroskopik görüntülemede parsiyel ÖÇB rüptürü olmasıdır. Çalışma dışı bırakılma kriterleri ise; geçirilmiş diz cerrahisi öyküsü, çoklu bağ yaralanması, total ÖÇB rekonstrüksiyonu yapılmasıdır. Tüm hastaların preopeatif, postoperatif 3., 6., 12. ve 24. aylardaki ön çekmece, Lachman ve pivot shift sonuçları, International Knee Documentation Commitee (IKDC) ve Lysholm skorları karşılaştırılmıştır.Bulgular: Lachman ve pivot shift için, preoperatif sonuçlar anlamlı yüksek saptandı (p=0,0149, p=0,005). Hastaların preoperatif, postoperatif 3., 6., 12. ve 24. aylardaki Lysholm ve IKDC skorları arasında anlamlı fark saptandı (p<0,001). Post-hoc analizinde ise anlamlı farkın her dönem için olduğu görüldü. Postoperatif 6. aydaki MR görüntülemede ligamentizasyon görülmeyen hasta olmamıştır.Sonuç: Selektif tek demet ÖÇB rekonstrüksiyonu cerrah açısından teknik zorluklar içermek ile birlikte iyi klinik sonuçların elde edildiği cerrahi bir yöntemdir. Postoperatif hızlı vaskülarizasyon, daha iyi propsiyoseptif duyuların elde edilebilmesi ve stabil diz muayenelerinin elde edilebilmesi nedeniyle parsiyel ÖÇB rüptüründe selektif ÖÇB rekonstrüksiyon cerrahisinin ortopedik cerrahlar tarafından ilk sıralarda tercih edilmesi gereken cerrahilerden olduğunu düşünmekteyiz.
The aim of this study is to compare the least squares (LS) method that lost its function in the case of multicollinearity in regression methods with Ridge Regression (RR) and Principal Components Regression (PCR) which are bias estimators. For this aim, the effect of some body measurements on body weight (BW), body length (BL), height at withers (HW), height at rump (HR), chest depth (CD), chest girth (CG) and chest width (CW) obtained from 59 Saanen kids at weaning period raised at Research Farm of Tokat Gaziosmanpaşa University. Determination coefficient (R2) and mean square error (MSE) values were used to evaluate the estimation performance of the methods. The multicollinearity between height at withers (HW) and height at rump (HR) which were used to estimate body weight was eliminated by using RR and PCR. When R2 and HKO values of the examined methods are compared; It has been shown that RR method have better results of live weight of Saanen goats.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.