We aimed to establish the relationship between serum vitamin D levels and disease activity and health status in rheumatoid arthritis. Sixty-five patients with RA fulfilling ACR criteria for the classification of rheumatoid arthritis and forty healthy controls were included in this study. Disease activity was assessed according to the Disease Activity Score including 28 joint counts. C-reactive protein (CRP, mg/dl) was determined by the nephelometric method. Erythrocyte sedimentation rate (ESR, mm/h) was determined by the Westergren method. Rheumatoid factor (RF, IU/ml) was also determined by the nephelometric method, and RF > 20 IU/ml was defined as positive. 25-OH Vitamin D EIA Kit was used to measure serum 25-OH Vitamin D levels. We found that the mean of the 25-OH D vitamin levels of the patients with RA was not different than that of controls (P = 0.936). We divided patients with RA into three groups according to DAS28 as low activity group (group 1, n = 25), moderate activity group (group 2, n = 25), and high activity group (group 3, n = 15). 25-OH vitamin D levels of the patients in the high activity group (group 3) were found to be the lowest (P < 0.001), and the patients with moderate disease activity had lower levels than those in the mild group (P = 0.033). Serum 25-OH vitamin D levels were significantly negatively correlated with DAS28, CRP, and HAQ (respectively, r = -0.431, P = 0.000, r = -0.276, P = 0.026, and r = -0.267, P = 0.031). Serum vitamin D levels in patients with RA were similar those in the healthy controls, while it significantly decreases in accordance with the disease activity and decreasing functional capacity.

ÖZ

bsbd@balikesir.edu.tr www.bau-sbdergisi.com ÖZET Son yıllarda giderek önem kazanan, yataklı tedavi kurumlarının hizmet kalite göstergesi olarak gösterilmeye başlayan basınç yarası kişinin yaşam kalitesini etkileyen, sağlık bakım hizmetlerinin maliyetini artmasına neden olan önlenebilir bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle basınç yarasına neden olabilecek risk faktörlerinin belirlenmesi ve önlenmesi önemlidir. Basınç yarasının görülme sıklığı ve önlenmesine ilişkin yurt dışında çok sayıda çalışma bulunmasına rağmen ülkemizde konuyla ilgili araştırmalar sınırlı olduğu görülmektedir. Bu çalışma Türkiye' de basınç yarası oluşumundaki risk faktörlerinin belirlenmesi ve önlenmesine yönelik 2005-2015 tarihleri arasında yayınlanmış çalışmaların gözden geçirilmesi ve çalışmalardan elde edilen verilerin sistematik biçimde incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu sistematik inceleme sonucunda çalışmalarda örneklem sayısının 46 -948 arasındadır ve çalışmaların ikisi prospektif biri retrospektif diğer dördü tanımlayıcı tiptedir. Yoğun bakımünitesinde basınç yarası risk değerlendirilmesinde en fazla braden risk değerlendirme ölçeğinin kullanıldığı, hangi ölçeğin etkinliğinin daha fazla olduğuna ilişkin kanıta dayalı çalışmaların yapılmadığı, bazı çalışmalarda da basınç yarası değerlendirme ölçekleri yerine farklı ölçekler kullanıldığı belirlenmiştir. Ayrıca basınç yarası oluşumunda yaş, hareketsizlik, albümin düzeyi ve hastanede kalış süresinin en önemli faktörler olduğu bulunmuştur. Ülkemizde yoğun bakım ünitesinde basınç yarası görülme oranın %15-65 oranında görüldüğü belirlenmiştir.Çalışmalarda basınç yarasını önlemeye yönelik olarak en fazla yapılan uygulamaların düzenli olarak iki saatte bir yatak içi pozisyon değişikliği yapılması, cilt yüzeyini korumaya yönelik tedbirler alınması ve havalı yatak kullanılması olduğu belirlenmiştir. SUMMARYIncreasingly important in recent years , pressure sores began to appear as the quality of service indicators of inpatient treatment facilities that affecting people's quality of life can be preventable problem causing an increase in the cost of health care. Therefore, it is important to identify and prevent the risk factors that may cause pressure injury.Although there are many studies the incidence of pressure sores and for prevention abroad but in our country seems to be limited research on about the subject.This study was conducted to review studies published in Turkey between 2005 and 2015 regarding identification and prevention of pressure sores risk factors, and to assess data obtained from these studies systematically. As a result of this systematic review; İn the study are sample size 46 -among 948 and two of the study are prospective, one of study is retrospective, other of four are descriptive. it was found that the risk of pressure sores of the assessment of most braden from the risk assessment scale is used in the intensive care unit, there was no evidence-based study on which scale has the most effectiveness, and it was also found that different scales were used...

Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : "Cerrahi girişim geçiren erişkin hastalarda, ameliyat sonrası ilk 24 saatte erken ayağa kaldırmanın hızlı iyileşmeye etkisini" inceleyen arasţırmaların gözden geçirilmesi ve erken ayağa kaldırma algoritmalarının hazırlanması konusunda farkındalık oluşturulmasıdır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön n--t te em ml le er r: : Çalışmada, "Ulakbim Türk Tıp Dizini", "Türk Medline", "ProQuest" ve "Google Scholar" veri tabanlarından 2005-2015 tarihleri arasında yayımlanmış çalışmalar incelenmiş, alınma kriterlerine uyan üç çalışma inceleme kapsamına alınmıştır. Çalışma kapsamına alınan makalelerin metodolojik kaliteleri Türkçe Joanna Briggs Enstitüsü MAStARI Kritik Değerlendirme aracı ile yapılmıştır. Veriler, bu ça-lışma için geliştirilen standart bir veri özetleme formu kullanılarak özetlenmiş ve değerlendirilmiştir. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Sistematik derleme kapsamına alınmış çalışmaların örneklem grubunu, hastanede majör karaciğer rezeksiyonu ameliyatı olan (n=40), mide kanseri nedeni ile ameliyat edilmiş (n=77), rektum ve kolon ameliyatı olan hastalar (n=90) oluşturmuştur. Çalışmalarda Enhanced Recovery After Surgery (ERAS) Protokolü uygulanarak ilk 24 saatte ayağa kaldırılan hastalarda, hastanede en kısa kalış süresi 5,5±1,4 gün olup, protokol uygulanmayan gruplarda en kısa hastanede kalış süresi 11,4±2,84 gün olarak belirlenmiştir. Çalışmalarda ameliyat öncesi mobilizasyon düzeyine ulaşma; ERAS grubunda ilk 24 saatte ayağa kaldırılan hastalarda en erken ikinci gün, uygulanmayan grupta ise dördüncü gün olduğu belirlenmiştir. İncelenen her üç çalışmada da ameliyat sonrası ilk 24 saatte erken ayağa kaldırmanın hızlı iyileşme/ERAS/Fast-Track protokolünün diğer ögeleri ile birlikte uygulandığı, ilk 24 saatte ayağa kaldırılan hastalarda ameliyat sonrası komplikasyonların görülme sıklığı, hastanede yatış süresi, ameliyat öncesi hareketliliğe ulaşma zamanında ve yatış maliyetlerinde anlamlı oranda azalma olduğu belirlenmiştir. S So on nu uç ç: : Bu çalışmada, ameliyat sonrası hastaları ilk 24 saatte erken ayağa kaldırmanın hızlı iyileşmeyi olumlu etkilediği belirlenmiştir.A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Erken ambülasyon; postoperatif dönem; fonksiyonun geri kazanılması A AB BS ST TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : In this systematic review, it was aimed to take a glance at the studies on the effect of standing up early in the first 24 hours after surgery on rapid improvement among adult patients who had a surgery and awareness about the preparation of algorithms for early standing. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : The literature published between 2005-2015 was systematically reviewed, four databases of "Turkish Medline", "ProQuest", "Google Scholar" and "Ulakbim Turkish Medical Database" were used and three articles were identified as eligible for review. The methodological qualities of the studies were assessed with Turkish JBI-MAStARI Critical Appraisal checklist. The data were summarized and evaluated using a standard data summariza...

No abstract