Öz Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen COVID-19 salgını, ülkemizde ve dünya genelinde ekonomik faaliyetlere önemli ölçüde zarar vermiştir. Ekonomik hayatın durma noktasına gelmesi, bireylerin daha önce üstlenmiş oldukları edimlerini yerine getirmeleri konusunda çok büyük zorluklar, hatta imkansızlıklara sebebiyet vermiştir. Ülkemizde salgının yaratacağı ekonomik zorlukların bireylerin mahvına sebebiyet vermemesi amacıyla, takip hukuku açısından birtakım tedbirler alınmıştır. İlk olarak 2279 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 330'uncu maddesinde düzenlenen fevkalade tatil kurumuna işlerlik kazandırılmış, daha sonra ise 7226 sayılı Kanun ile bir bütün olarak cebri icra faaliyetlerinin durdurulması öngörülmüştür. İşbu çalışmada, takip hukuku açısından alınan tedbirler ve bunların hukuki sonuçları üzerinde ele alınmaktadır. Bu çerçeve, takip hukukuna ilişkin süreler ile icra ve iflâs takipleri ile takip işlemleri açısından alınan tedbirler ve yarattığı sorunlar incelenmiştir. Kanun koyucu, bir bütün olarak takip hukukuna ilişkin bütün sürelerin durmasını düzenlemiştir. Bu noktada sürelerin taraflar veya icra ve iflâs daireleri açısından düzenlenmiş olması arasında bir ayrım yapılmamıştır. Ayrıca kanun koyucu hem cüz'i icra takiplerinin hem de iflâs takiplerinin yapılmasının önüne geçmiştir. Kanun tarafından belirlenen durma süresi boyunca yeni icra veya iflâs takibi başlatılamayacağı gibi daha önce başlatılmış olan takipler de duracaktır. Ayrıca kanun koyucu ihtiyati haciz kararlarının da icra ve infazını da durma süresi boyunca engellemiştir. 7226 sayılı Kanun ile konkordato açısından ortaya çıkan sorunlar da ele alınmıştır.
m. 4/11 ile KÖİ'ye dayalı olarak yapılacak sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yolları başlığı ile düzenlenen tahkim kaydı incelenmektedir. Söz konusu düzenleme bağlamında, KÖİ Kanunu'na tâbi uyuşmazlıklarda hakem kararının milliyeti ve bu Kanuna dayalı olarak verilen hakem kararlarına karşı başvuru yolları ile kanuna aykırılığın sonuçları tartışılmıştır. Bu kapsamda, tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklarda, hakem kararının millî olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Tahkim yerinin yabancı bir ülke olarak belirlendiği uyuşmazlıklar açısından ise, yabancı hakem kararı gündeme gelecektir. KÖİ Kanununa aykırı olarak verilmiş hakem kararlarına karşı başvuru yolları açısından ise üç hususta inceleme yapılmıştır. Buna göre tahkim sözleşmesinin geçerliliği tahkim yerinin Türkiye olması hâlinde, Türk hukukuna tâbi olacaktır. Tahkim yerinin yurt dışında olması hâlinde, tahkim sözleşmesinin geçerliliği tahkim yeri hukukuna tâbi olmalıdır. Tahkim yerinin Türkiye dışında olduğu davalarda tahkimin MTK'ya tâbi tutulması, tahkim usulünün (MTK m. 8) tarafl arca kararlaştırılması olarak yorumlanmalıdır. MTK'nın uygulanmaması, söz konusu hakem kararının tenfizinin reddine sebebiyet verebilir. KÖİ Kanunu m. 4/11'in emredici bir kural olduğunda tereddüt edilmemelidir. Ancak bu hükme uyulmaması, kamu düzenine aykırılık olarak yorumlanmamalıdır.
Bu makale, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Araştırma ve Yayın Etiği İlkelerine uygun olarak hazırlanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.