The known about this topic Acute respiratory tract infections are among the most common causes of infectious diseases. Viruses are the leading cause of respiratory tract infections during childhood. Viruses are widespread and very contagious. Contribution of the study Timely and accurate diagnosis of viruses is necessary for public health because of their high socioeconemic burden. A definite differentiation cannot be made by clinical and radiologic findings among the various types of viruses, though there are some differences. Cite this article as: Aygün D, Erbek F, Kuşkucu M, et al. The epidemiologic and clinical features of viral agents among hospitalized children with lower respiratory tract infections.
Primary diffuse leptomeningeal gliomatosis is a disease with an aggressive course that can result in death. To date, 82 cases have been reported. Here, the case of a 3-year-old male patient presenting with strabismus, headache, and restlessness is reported. Physical examination revealed paralysis of the left abducens nerve, neck stiffness, and bilateral papilledema. Tuberculous meningitis was tentatively diagnosed, and antituberculosis treatment was initiated when cranial imaging revealed contrast enhancement around the basal cistern. Craniocervical magnetic resonance imaging (MRI) was performed when there was no response to treatment, and it revealed diffuse leptomeningeal contrast enhancement around the basilar cistern, in the supratentorial and infratentorial compartments, and in the spinal region. Primary diffuse leptomeningeal gliomatosis was diagnosed by a meningeal biopsy.
Ge lifl Ta ri hi/Re cei ved: 18.07.2011 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 04.08.2011 Sayın Editör,Mycoplasma pneumoniae çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan önemli bir mikroorganizmadır; ancak solunum sistemi dışında kas-sinir, kan, kalp, böbrek, sindirim sistemi, kemik-eklem, cilt ve göz tutulumu ile seyreden hastalık tablolarına da neden olabilmektedir. Vaskülit ise çok nadir bildirilmektedir (1,2). Bu nedenle M. pneumoniae enfeksiyonu ile birlikte seyreden bir Henoch-Schönlein purpurası (HSP) olgusunu sunmayı amaçladık.Sekiz yaşında kız hasta iki haftadan beri var olan burun akıntısı, öksürük, kusma, ateş, döküntü yakınması ile başvurdu. İki hafta önce öksürük, ateş, karın ağrısı yakınmaları olan hastaya sekiz gün önce lober pnömoni tanısı konarak seftriakson ve klaritromisin tedavisi başlandığı ve halen tedaviye devam ettiği öğrenildi. Yakınmaların başlangıcından 10 gün sonra bacaklarında ve gövdede döküntü ortaya çıkmıştı.Fizik muayenesinde tartısı 32 kg (50-75. persantil), boyu 137 cm (75-90. persantil), koltuk altı ateşi 39 ºC, kan basıncı 110/60 mmHg idi. Alt ekstremitelerde ve gluteal bölgede yoğun, daha az olarak üst ekstremitelerde basmakla solmayan palpabl purpura, alt ekstremite proksimalinde ürtikeriyal döküntü, sağ ayak bilek ekleminde ödem, kızarıklık, ısı artışı mevcuttu. Sağ akciğer alt bölgede krepitan raller duyuluyordu. Diğer sistem bulguları doğaldı.Laboratuvar tetkiklerinde hemoglobin: 13 g/dL, lökosit: 6300 /mm 3 , trombosit: 343 000 /mm 3 , eritrosit çökme hızı: 66 mm/sa, CRP: 53,1 mg/L, üre: 18 mg/dL, kreatinin: 0.5 mg/dL, AST: 66 U/L, ALT: 31 U/L, tam idrar tahlilinde pH: 6, dansite: 1015, idrar sedimentinde 2 eritrosit, 1 lökosit vardı. Hastanın arka-ön akciğer grafisinde sağ alt lobda pnömoni ile uyumlu tutulum vardı. Atipik pnömoni düşünülen hastada M. pneumoniae IgM pozitif saptandı.Hasta sağ akciğer alanında lober pnömoni ve HSP tanısı ile yatırılarak klaritromisin tedavisine devam edildi. Yatışından bir gün sonra karın ağrıları başlayan hastanın kanlı dışkılaması da olması üzerine ciddi sindirim sistemi tutulumu düşünüle-rek ağızdan metilprednizolon tedavisi (2 mg/kg/gün) başlandı. Yatışının ikinci günü karın ağrısı ve bir hafta sonra kanlı dışkılaması geriledi. Mikoplazma pnömonisi ve HSP tanıları ile ağızdan verilen steroid ve klaritromisin tedavileri devam edildi. (süre) İzleminde hastanın sağlık sorunu bulunmamaktadır.M. pneumoniae solunum sistemi dışında da bulgular gösteren bir mikroorganizmadır. Narita (3) mikoplazmanın bu etkisini üçe ayırmıştır. Birincisi mikroorganizmanın doğrudan etkisi, ikincisi immunolojik mekanizmalarla etkisi, üçüncüsü ise vaskülit ve/veya vasküler tıkanmadır. Vaskülitler hem ikinci hem de üçüncü mekanizma sonucu oluşmaktadır.
GİRİŞÖksürük solunum yolu hastalıklarının en önemli ve en sık görülen semptomlarından biridir. Çocuklarda en sık hastaneye başvuru nedenidir. Aileler açısısın-dan sıkıntı yaratan bir bulgudur. Etkinlikleri kanıtlan-mamış olmasına rağmen, birçok ilacın kullanılması ile ciddi sağlık harcamalarına neden olur (1) .Çocuklarda öksürük genellikle viral infeksiyonlarla ilişkidir, tipik olarak çoğu kendiliğinden düzelir. Gribal bir infeksiyonun başlangıcından sonra öksü-rük; okul çağı çocuklarının % 35-40'ında 10 güne kadar, solunum yolu yolu infeksiyonundan sonra okul öncesi çocukların % 10'unda 25 güne kadar uzayabilir. Ayrıca iç ve dış hava kirliliği, nem, irritan gazlar, sigara maruziyeti gibi çevresel faktörler çocuklarda öksürüğe yol açar (2,3) . EpidemiyolojiÖksürük prevelansı Avrupa ve ABD'deki birçok komitenin yaptığı anketlerde populasyonun % 9-33'ünde görüldüğü tahmin edilmektedir (4,5) . Altı-on iki yaş grubu okul çocuklarında kronik öksürük prevelansı % 5-10'dur. Retrospektif ve prospektif çalışmalarda kliniklerde görülen kronik öksürüklü çocukların büyük çoğunluğunun daha küçük yaşlarda (ortalama 2-3 yaş) olduğu görülmüştür (6,7) . PatofizyolojiÖksürük, solunum sisteminden sekresyonların ve yabancı maddelerin temizlenmesinde önemli rolü olan koruyucu bir reflekstir. Öksürük refleksi öksü-rük reseptörleri, afferent sinirler, öksürük merkezi, efferent sinirler ve effektör kaslardan oluşur. Öksürük reseptörleri larinksten segmental bronşlara kadar olan bölümde bulunur (8) . Ayrıca farenks, paranasal sinusler, dışkulak yolu, timpanik membranlar, plevra, perikart, diyafragma ve midede bulunur. Bu nedenle çocuklarda öksürüğün nedeni araştırılırken bu bölge-ler de gözönünde bulundurulmalıdır. Refleksin afferent yolunu vagus siniri oluşturur. Öksürük merkezi medulla oblangatada bulunmaktadır. İstemli kontrol beyin korteksi tarafından idare edilir (9,10) .Öksürük refleksi çocuklarda yaklaşık 5 yaş civarında olgunlaşır. Erişkinler mevcut hava yolu sekresyonlarını kolayca çıkarırken, çocuklarda bol bulunan sekresyonlar bu yaştan önce kolay çıkarılamaz. Bu nedenle çocuklara bu yaştan önce kabuklu yiyecekler verilmemesi önerilir (7,11) .
Bir devlet hastanesi üçüncü basamak çocuk yoğun bakım ünitesinde çoklu ilaç dirençli gram negatif enfeksiyonların değerlendirilmesi Evaluation of multidrug-resistant gram-negative infections in a state hospital tertiary care pediatric intensive care unit Fulya Kamit, Dicle Şener Özet Amaç: Devlet hastanesi üçüncü basamak çocuk yoğun bakım ünitemizde saptanan çoklu ilaç dirençli (ÇİD) gram negatif bakteriyel enfeksiyonların ve ilaç dirençlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde Ocak 2017-Eylül 2019 tarihleri arasında yatırılarak tedavi edilen ve alınan kültürlerinde ÇİD gram negatif bakteriyel üreme saptanan hastaların tıbbi kayıtları geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: Toplamda 40 hastanın (ortanca yaş: 30 ay; 17 kız), 48 çocuk yoğun bakım yatışında, klinik olarak anlamlı kabul edilen 52 ÇİD gram negatif bakteriyel üreme değerlendirildi. Hastaların en sık yatış nedeni solunum yetmezliği (%39,5), en sık komorbidite nörolojik/nöromüsküler hastalıktı (%57,5) ve 16 hasta trakeostomiliydi (%40). Çalışma süresince 4 hasta kaybedildi. En sık tespit edilen ÇİD bakteriler P.aeruginosa (16 vaka), E.coli (13 vaka), K.pneumoniae (13 vaka) ve A.baumannii (10 vaka) idi. En sık saptanan enfeksiyon tipleri, ventilatör ilişkili pnömoni ve idrar yolu enfeksiyonuydu. Toplamda 34 vaka (%65,3) sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyon olarak değerlendirildi. Karbapenem direnci P.aeruginosa'da %69, K.pneumoniae'da %69, A.baumannii'de %100 bulunurken, E.coli'de karbapenem direnci saptanmadı. On yedi vakada kolistin kombinasyonları, 19 vakada karbapenem ve kombinasyonları kullanıldı. Trakeostomiye bağlı solunum yolu enfeksiyonu tespit edilen 9 vakanın yedisi P.aeruginosa kaynaklıydı. Karbapenem direnci bulunan 25 ÇİD üremenin 10'u trakeostomili hastalarda saptanmıştı. Trakeostomi varlığı ile karbapenem direnci arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05). Vakaların hepsinde son 3 ayda antibiyotik kullanımı vardı. Öncesinde kullanılan antibiyotik tipi ile karbapenem direnci arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Yoğun bakımlarda ÇİD gram negatif bakteri enfeksiyonları giderek artmaktadır. Bu mikroorganizmalarla oluşan enfeksiyonlar açısından etkin kontrol ve önleme politikalarına ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Çoklu ilaç direnci, gram negatif bakteri, sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyon, çocuk yoğun bakım, trakeostomiye bağlı solunum yolu enfeksiyonu.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.