Objective: To determine the status of nutritional literacy and its affecting factors among the adolescents who are in the 9th grade in Çivril, in Denizli province, in Turkey. Design: This is a cross-sectional study that determines the sociodemographic characteristics, nutritional habits, nutritional behavior, nutritional literacy status of adolescents, and affecting factors. Setting: Denizli, Turkey. Participants: We included 523 adolescents in ninth grade in this study. Results: Half (49.7%) of the participants were female; 47%, in normal body mass index; and 68.1%, non-smokers. The mean (±SD) Adolescent Nutrition Literacy Scale score was 67.6±7.9. Nutrition literacy status was related to mothers’ education level (p: 0.021); health perceptions (p: 0.008); positive body perception (p: 0.032); unhealthy food consumption status (p:0.017); information barriers [undecided about effort for information gathering (p: 0.026), undecided about the difficulty of understanding information (p: 0.042), and thinking it’s difficult to understand (p:0.003)], trust in nutrition, diet information sources [nutrition and diet expert, dietitian trusting (according to others) (p: 0.001), nutrition and diet expert, dietitian neutral to trust (compared to others) (p: 0.011) and trust in textbooks (p: 0.023)]. Conclusions: The level of nutrition literacy status of participants was moderate. It is important to carry out interventions to increase the education level of women, positive body perceptions, and general health perceptions of adolescents and to remove information barriers related to nutrition.
Amaç: Diyetisyenlerin iş doyumunu etkileyen faktörlerin iyileştirilmesi, iş doyumunun yükseltilmesi, bireylerin/toplumun beslenme ve sağlık durumunun iyileştirilmesine katkıda bulunabilir. İzmir'de çalışan diyetisyenlerin bireysel beslenme danışmanlığı ile ilişkili faktörler hakkındaki düşüncelerinin incelenmesi, iş doyumu ile iş doyumunu etkileyen faktörlerin saptanması amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma, İzmir'de çalışan diyetisyenlerle (n=183) yürütülmüştür. Verilerin elde edilmesinde literatür taramasıyla oluşturulan anket formu ve İş Doyumu Ölçeği (Job Satisfaction Survey-JSS) kullanılmıştır. Ki-kare, bağımsız gruplarda t testi, one-way ANOVA, tukey testi, lineer regresyon analizi (enter modeli) kullanılmış, p<0.05 istatistiksel olarak önemli kabul edilmiştir. Bulgular: Diyetisyenlerin yaş ortalaması 31.9±8.84 yıl olup, %89.1'i kadındır. Diyetisyenlerin %34.4'ü kamuda, %38.8'i özel sektörde, %26.8'i kendi iş yerinde çalışmaktadır. Diyetisyenlerin JSS puanı 127.72±34.47 olup, iş doyumu düşüktür. Yüksek lisans mezunlarının, özel sektörde ve klinik alanda çalışanların, gelirini yeterli bulan, mesleğini çevresine öneren diyetisyenlerin ortalama iş doyumu puanı daha yüksektir (p<0.05). Lineer regresyon analizine göre diyetisyenlerin çalışma sektörü; özelden kamuya, kamudan iş yeri sahibine doğru ilerledikçe iş doyumu azalmaktadır. Diyetisyenler beslenme danışmanlığında sosyal medyanın etkili olduğunu, sosyal medyanın insanları beslenme açısından kısmen doğru yönlendirdiğini düşünmekte, medyada beslenme bilgisi verilmesini doğru bulmamakta, internet üzerinden verilen beslenme danışmanlığını yeterli bulmamaktadır. Diyetisyenlere göre danışan motivasyonunda en önemli etmenler; diyetisyenin yüz ifadesi, beden dili, kararlı tutumu, gerçekçi hedefler belirlemesi, görünüşü ve özgüvenidir. Sonuç: Beslenme danışmanlığı ve iş doyumuna ilişkin bu veriler, mesleki kuruluşlar ve eğitim planlayıcıları için yol gösterici olabilir. İş doyumunu etkileyen etmenlerin daha derinlemesine incelenmesi için nitel verilerle desteklenen daha fazla nicel çalışmaya ve iş doyumunu arttıracak faktörlere odaklanan çalışmalara ihtiyaç vardır.
Colostrum is the basic nutrient that is secreted after birth and meets all the needs of the newborn. Colostrum contains thousands of different bioactive molecules that aid in infection and inflammation prevention while also promoting immune maturation, organ development, and a healthy life. This review summarizes the available information on the composition of human colostrum. Furthermore, it provides an overview of the growth factors and immune factors found in colostrum.
Çin'in Wuhan şehrinde 31 Aralık 2019 tarihinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakaları bildirilmiştir. Bu vakalar COVID-19 hastalığı olarak kabul edilmiştir. COVID-19’a bağlı komplikasyonların önlenmesi, yönetimi ve COVID-19’dan korunmayı sağlayacak yöntemler araştırmalara konu olmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenme de bu noktada gündeme gelmektedir. Bununla birlikte ketojenik diyetin (KD), COVID-19’un önlenmesi ve yönetimindeki rolü de merak edilmektedir. Solunum sıkıntısı ve pnömoni, COVID-19’un komplikasyonları arasında yer alan durumlardandırlar. Karbonhidratların solunum katsayısı yüksek olduğu için COVID-19’dan önce de bazı solunum sistemi hastalıklarında kısıtlanmasına yönelik halihazırda önerilerin bulunması, keton cisimlerinin COVID-19 gibi ciddi viral enfeksiyonlar üzerine etki gösterebileceği çeşitli mekanizmaların mevcudiyeti, KD’nin yağ kütlesi kaybı sağlaması gibi faktörler COVID-19’da KD fikrini desteklemektedir. Öte yandan, KD uygulaması sonucu, sağlıklı ve dengeli beslenmenin bağışıklık güçlendirici etkinliğinden mahrum kalınabileceği, insan bağışıklık sisteminin ve akciğer hücre fonksiyonlarının ketozisten nasıl etkilendiğinin bilinmemesi gibi etkenler, KD’ye mesafeli yaklaşmaya sebep olmaktadır. Hakkında birçok bilinmezin bulunduğu bu salgının önlenmesi, yönetilmesi hususlarında KD’nin yerini belirlemek için klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemodiyalize giren hastalarda yaşam kalitesinin saptanması ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir. Yöntem: Bu araştırma, hemodiyalize giren 74 hasta (erkek: 29, kadın: 45) ile yürütülmüştür. Bireylerin sosyodemografik özellikleri, hastalık bilgileri, beslenme alışkanlıkları, besin tüketim sıklıkları ve yaşam kaliteleri anket formu ile sorgulanmış, antropometrik ölçümleri alınmıştır. Yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde böbrek hastalığı yaşam kalitesi formu (KDQOL-36,1.3) kullanılmıştır. Bulgular: KDQOL-36,1.3 toplam puan ortalaması 57.077±18.983’tür. Yaşı 65’ten küçük olanların yaşam kalitesi (62.412±16.436), ≥65 olanlara göre (51.445±20.061) daha yüksektir (p=0.012). Kardiyovasküler hastalığı ve hipertansiyonu olan bireylerin yaşam kaliteleri, olmayanlardan daha düşüktür (sırasıyla p=0.016, p=0.012). Egzersiz yapan bireylerin yaşam kalitesi (63.564±17.217) egzersiz yapmayanlardan (49.848±18.448) daha yüksektir (p=0.001). Kuşluk öğününü atlayanların KDQOL-36,1.3 puanları 59.425±18.527 olup, atlamayanlara göre daha yüksektir (p=0.034). Bel-kalça oranı ile KDQOL-36,1.3 puanı arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki bulunmaktadır (r=0.280, p=0.016). Sonuç: Bu çalışmada, hemodiyalize giren hastaların orta düzeyde bir yaşam kalitesine sahip oldukları belirlenmiştir. Yaşam kalitesinin yaş, kronik hastalık varlığı, egzersiz yapma ve kuşluk öğününü atlama durumu ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bel-kalça oranı ile pozitif yönlü zayıf ilişki belirlenmesi, bu hasta grubunda antropometrik ölçüm takibinin önemini göstermektedir.
Aim: This study aims to define the effect of a weight-loss diet on body composition in women doing reformer pilates for 12 weeks. It compares dietary habits in subject groups with and without a weight-loss diet and macro and micronutrient intakes at the beginning and end of the study. Method: A total of 49 women (≥18 age) were randomly allocated to either a control (CG: reformer pilates; n=23) or a study (SG: reformer pilates+weight-loss diet; n=26) group. In both groups, subjects did pilates for 45 minutes a day three times a week for a total of 12 weeks. Their body weight (kg), waist circumference (cm), hip circumference (cm), neck circumference (cm), mid-upper arm circumference (cm), body composition, waist/height ratio, and body mass index (BMI; kg/m2) were evaluated at the beginning and the third month of the study. Dietary habits of all subjects were questioned, their 24-hour retrospective food consumption was taken, and their physical activity levels were evaluated through the International Physical Activity Questionnaire (Short Form). Results: The use of vitamin and mineral supplements in SG was lower than CG (p=0.003). The twelve-week evaluation showed a significantly higher increase in dietary protein and calcium levels in SG than CG (p<0.05). In SG, a significantly higher decrease was determined in body weight, BMI, waist circumference, hip circumference, and waist/height ratio, and a higher increase in Basal Metabolic Rate, body muscle, and body water, compared to CG (p<0.05). Conclusion: Pilates combined with a weight-loss diet has more positive effects on body composition than pilates alone. Providing dietary training and counseling for women who practice reformer pilates will increase the health benefits of exercise.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
hi@scite.ai
334 Leonard St
Brooklyn, NY 11211
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.