Introduction This is a report about the effects of pelvic organ prolapse on sexual function in women. Aim To determine the effect of pelvic organ prolapse on sexual function in women. Methods The study group consisted of 1,267 sexually active women. Baseline characteristics, medical and obstetric history of the patients were recorded. All women underwent vaginal examination to determine the degree of prolapse by pelvic organ prolapse quantification (POPQ) system. Of 1,267 women, 342 (27.0%) had prolapse stage ≥2. Main Outcome Measure(s) The Pelvic Organ Prolapse Urinary Incontinence Sexual Questionnaire short form (PISQ-12) scores of the women were recorded. Result(s) Women with genital prolapse had lower PISQ-12 scores than women without it. The difference resulted mainly from urinary incontinence during sexual activity, fear of incontinence and avoidance of intercourse due to prolapse. Multivariate analyses showed that genital prolapse was one of the confounding factors for sexual function. Conclusion(s) Pelvic floor dysfunction is a multi-faceted problem because it has both anatomical and functional aspects. Although pelvic organ prolapse had an effect on some aspects of sexuality, it has no effect on certain aspects of sexual function such as orgasm and sexual satisfaction.

No abstract

AMAÇBu çalışmada kliniğimizde tedavi edilen cinsel yaralanmalar geriye dönük olarak değerlendirildi. GEREÇ VE YÖNTEMOcak 2004-Aralık 2010 tarihleri arasında acil servise istemli cinsel aktivite sırasında oluşan yaralanma nedeniyle başvuran 31 olgu (17 erkek, 14 kadın; ort. yaş 31,97±11,64; dağılım 18-60 yıl) değerlendirildi. Olguların yaşı, yaralanmaya sebep olan travma şekli, yaralanmadan sonra hastaneye gelene kadar geçen süre, fiziki/operatif inceleme sonuçları, uygulanan tedavi yöntemleri, hastanede kalış süreleri ve görülen komplikasyonlar incelendi. BULGULARCinsel yaralanmalar kadınlarda vajina laserasyonu, erkeklerde ise penis kırığı idi. Olguların tamamına erken dönem-de cerrahi tedavi uygulandı. Vajina yaralanmalarının çoğu bakirelerde, ilk cinsel ilişki esnasında oluşmuştu, olguların genellikle vajinal ağrı ve cinsel aktivite sırasında kanamadan şikayeti vardı. Yaralanmaların çoğu arka fornikste idi. Penis kırığı etyolojisi cinsel ilişki ve mastürbasyon idi. Olguların tamamında sertleşmiş peniste ağrı, sertleşmenin hızlı bir şekilde kaybolması ve sonrasında penisin şişerek morarması şikayeti vardı. Olguların 11'inde sağ, 5'inde sol ve birinde bilateral korpus kavernozum tunika albugineasında 0,5-3 cm arasındaki uzunluklarda yırtık saptandı. İki tarafta yırtılma olan olguda aynı zamanda inkomplet üretra rüptürü de vardı. SONUÇGenellikle detaylı bir anamnez ve fiziksel inceleme ile tanı konulabilen cinsel yaralanmalarda erken dönemde cerrahi tedavi ile yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir.Anahtar Sözcükler: Cinsel travma; penis kırığı; vajina laserasyonu.

ÖZETKabızlık çocuk hekimlerinin oldukça sık karşılaştığı sorunlardan biridir. Çocuk hekimlerine başvuruların %3'ünün, çocuk gastroenteroloji konsültasyonlarının ise %25'inin nedeni kabızlıktır. Kabızlığın başlıca komplikasyonları dışkı kaçırma, müzmin karın ağrısı ve üriner semptomlardır. Çocuk ürolojisinin acillerinden biri olan akut idrar retansiyonunun fonksiyonel kabızlığa bağlı olarak gelişmesi klinik pratikte çok ender görülen bir durumdur. Bu makalede fonksiyonel kabızlığa bağlı akut idrar retansiyonu gelişen 6 yaşındaki kız çocuk olgusu sunulmuştur.

Objective:The aim of the present study was to determine the predictive value of dominant follicle count as a marker for pregnancy and multiple pregnancy rate in controlled ovarian hyperstimulation (COH) with intrauterine insemination (IUI) cycles in couples with unexplained subfertility. Material and Methods:The study was designed as a prospective non-randomized trial and involving 214 women with unexplained infertility was underwent COH-IUI at a University of Mersin School of Medicine, Obstetric and Gynecology department between May 2008 and September 2010.Results: Of 532 COH cycles started, 513 were completed and resulted in 62 clinical pregnancies (12.1% per completed cycle). There were 9 (14.5%) multiple pregnancies and 7 (11.3%) miscarriages. In cycles with a single, two and three dominant follicles (>16 mm) on the day of hCG the clinical pregnancy rate were 8.3%, 14.7% and 27.1% respectively. Three dominant follicles (>16 mm) count have increased pregnancy rate more than the 1 or 2 (p value 0.001 and 0.044 respectively). In addition cycles with a single, two and three dominant follicles the multiple pregnancy rate were 7.4%, 15.8% and 25% respectively. The multiple pregnancy rate was similar in cycles with 1 and 2 dominant follicles and lower than three (p:0.004). Conclusion:Three follicular growths are associated with increased pregnancy rates in COH-IUI women with unexplained subfertility. In cycles with one or two follicles, the multiple pregnancy rates are not significantly different however 3 dominant follicles associated with increased multiple pregnancy rates.