Yabancı psikoloji doktrininden kaynağını alan akran zorbalığı (peer bullying) terimi, yerli doktrinde de benimsenmiştir. Son zamanlarda ise, bu ifadeye sadece doktrinde değil; eğitim dünyasında, medyada ve hatta ilk ve orta dereceli okullarda bir çocuğun velisi olan ana babalar arasındaki günlük konuşmalarda dahi rastlanabilmektedir. Doktrinde geleneksel zorbalık ve siber zorbalık şeklinde sınıflandırılan akran zorbalığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Çocuklar arasındaki akran şiddetinin önlenebilir olduğu düşüncesinden hareketle psikoloji, eğitim bilimleri ve sosyal hizmetler alanındaki çalışmalarda daha ziyade soruna yönelik önleyici mekanizmalar üzerine odaklanılmaktadır. Bu çalışma ise, sorunun hukuken değerlendirilmesini hedeflemektedir. Ancak siber zorbalık ile ilgili hukuki sorunlar çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Ayrıca okullarda akran zorbalığı sorununa temel haklar ve çocuk hakları perspektifinden yaklaşılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda gerektiğinde hâkim tarafından hem zorba hem kurban (mağdur) çocuklar bakımından koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının verilebileceği tespit edilmektedir. Çalışmanın son kısmında ise, okullarda karşılaşılan akran zorbalığı vakıalarında özel hukuk sorumluluğu değerlendirilmekte ve okulda akran zorbalığından kimin hangi sebeple sorumlu tutulabileceği belirlenmektedir. Böylece Türkiye’de akran zorbalığına ilişkin mevcut bilimsel çalışmalara, sorunun olası hukukî sonuçları ortaya konularak katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Mehir İslam-Osmanlı hukuku menşeili bir kavramdır. Bu nedenle mehrin konusu, alt ve üst limiti, mehr-i müeccel ve mehr-i muaccel, mehr-i misil ve mehr-i müsamma gibi ayırımlar, İslam aile hukukunun kendisine has sistemi içerisinde anlam kazanmaktadır. Türk pozitif hukuk doktrininde mehrin hukukî niteliği "bağışlama sözü verme" ve "boşanmanın fer'i sonuçlarından tazminat üzerine anlaşma" olarak nitelendirilmiştir. Yargıtay ise 1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı ile mehri, "bağışlama vaadi" olarak kabul etmektedir. Mehrin bu şekilde çözümlenmesi, bir yandan eşler arasında boşanma sonrası uyuşmazlık sayısını artırmakta diğer taraftan Türk Medeni Kanunu'nda eşler arasında eşitlik esasına dayanan adalet anlayışına zarar vermektedir. Öte taraftan, bu çözüm tarzı, müessesenin menşei olan İslam hukuku ile de uyuşmamaktadır. Yargıtay'ın "mehir" adı altında nihayete erdirdiği ihtilaf konuları İslam hukukuna göre "mehir" olmayabilmektedir. Kanaatimizce her hukuk sisteminde aile hukuku eşler arasında adaleti tesis edici araçlarıyla bir bütündür. Bu nedenle mehrin "toplumsal kabulü" göz önünde bulundurulmalı; ancak müessese "pozitif hukukta" uyuşmazlık konusu olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun için bizce, en ideal çözüm, müesseseyi TMK'nın "aile cüzdanı ve dinî tören" kenar başlıklı 143. maddesine eklenecek bir fıkra ile "eksik borç" haline getirmektir. Böyle bir düzenleme, Türk aile hukukunda eşler arasında eşitlik esasında kurulan adil dengeye zarar vermez; karı koca arasındaki uyuşmazlık sayısını azaltır ve uygulamaları "mehr-i muaccele" yönlendirerek İslam hukukuna aykırılık teşkil etmez.
Medenî usûl hukukuna hâkim olan taleple bağlılık ilkesi gereği, Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK md. 26). İcra hukukunda da esas olan, hâkimin talep olmadan karar verememesidir. Ancak icra hukukunda icra tazminatı ile ilgili olan birtakım düzenlemelerde, bu temel ilkenin geçerli olmadığını belirtmek gerekir. Zira, İcra ve İflas Kanunu'nda yer alan icra tazminatına ilişkin bazı hükümlerde, icra tazminatına hükmedilebilmesi için ilgili tarafın icra tazminatını talep etmesine gerek yoktur. İcra tazminatına hükmedilebilmesinin Kanun'da belirtilen diğer koşulları oluştuğunda, mahkeme tarafından kendiliğinden icra tazminatına hükmedilir. Bu çalışmada ise İcra ve İflas Kanunu'ndaki icra tazminatına ilişkin düzenlemelerde, icra tazminatına hükmedilebilmesi için talep koşulunun gerekli olup olmaması hususu taleple bağlılık ilkesi bağlamında incelenmeye çalışılacaktır.
Recently, the foster care has been promoted in Turkish child protection system. Accordingly, it's expected that the number of the legal conflicts regarding this issue will increase. This article aims at evaluating the legal nature of the relationship between the parties. Under Turkish law, the parents are responsible for the care of their children. Only when it's necessary, the children in need of protection are placed into the foster care by the courts. Thereupon the foster care contract's signed between the foster parents and the authorities. It's concluded that as the foster child is within the household, the foster parents are the head of the household. Also, as a rule, this relationship is subject to "the right to respect for private life", but in only exceptional cases it is subject to "the right to respect for family life". Finally, this relation between the parties might be considered as a close personal relationship in terms of law.
Terditli dava, davacının dava dilekçesi ile davalıya karşı aralarında hukukî veya ekonomik bir bağlantı bulunan birden fazla talebini aslilik ferilik ilişkisi kurarak açtığı davadır. Hukukumuzda terditli dava ile ilgili düzenleme HMK md. 111'de yer almaktadır. Belirtilen maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, mahkeme davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Buna göre, mahkeme terditli davada davacı tarafından ileri sürülen taleplerden önce asli talebi inceleyip karar verecektir. Mahkemenin davacı tarafından ileri sürülen ferî talep ya da taleplerle ilgili olarak inceleme yapıp karar verebilmesi için asli talebin esastan reddedilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada ise Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından verilen 6.2.2018 tarih ve 2016/18484-1696 sayılı karar HMK md. 111 hükmü doğrultusunda terditli dava ve özellikle terditli davada hüküm konusu ele alınarak incelenmeye çalışılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.