Abstract:Huns, Avars and conquering Hungarians were Migration Period nomadic groups which arrived in three successive waves in the Carpathian Basin between the 5th and 9th centuries. Based on historical data each of these groups are thought to have arrived from Asia, although their exact origin and relation to other ancient and modern populations has been debated. In this study we have sequenced 9 Hun, 143 Avar and 113 Hungarian conquest period samples, and identified three core populations, representing immigrants fro… Show more
“…In the last genetic studies on European Huns and Avars, their relationship with the Slab Grave Culture can be seen in the samples obtained from the Hun graves. 42 As a result, in Asia the situation that emerged at the end of the 2 nd millennium BC, with the above-mentioned dendogram, the connections of Glazkov, Karasuk and Tagar cultures were determined, and the borders of this burial culture, which was preserved with the arrival of the Huns 32 Konavalov,ibid,p. 19.…”
Section: Grave Building Practices Anthropological Features and Findingsmentioning
Yazılı kaynaklara göre Türklerin ataları tarafından kurulduğu bilinen en eski devlet Asya Hun Devletidir. Hunlarla ilgili en erken kayıtlar M.Ö. 2070 yılında Xia Xou Hanedanlığı’nın efsanevi öyküsüne dayanmaktadır ve buna göre bilinen ilk hükümdarı Chunwei’dir. Çin kaynaklarında bu efsane dışında kuzeyden gelip Çin topraklarına akınlar yapan konar göçerler Rong, Di, Yi, Shan Rong, Quan Yi, Quan Rong olarak adlandırılmaktaydılar. Buna göre Çin Kaynaklarında Hunların atalarına kuzey Di, Xia döneminde Xunyu, Yin döneminde Guifang, Zhou zamanında Yen-yün ve Han zamanında ise Xiongnu denilmiştir. Bunlardan Rong ve Di’ler Zhou Hanedanlığı tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra Sarı Irmağın batısına yerleştirilmişlerdir ve bunlar Kızıl Di ve Ak Di olarak iki kısma ayrılmışlardır. Hunlardan önceki Çin’in kuzey topraklarında adları zikredilen Rong, Di ve Yi kabileleri M.Ö. 771-481 yılları arasında anılmaktadırlar. Çin kaynaklarında bahsi geçen ve Modu’n tarafından itaat altına alınan boylardan biri de daha sonra Türk yazıtlarında Tölesler olarak zikredilen Dinglinglerdir. Modu’nun kuzey ve batı seferleri sırasında ilk kez adı Kırgızlar ile birlikte Modu’nun M.Ö. 201’de gerçekleştireceği Çin akınından önce zikredilen bu konar göçer Türk boyu makalemizin de konusu ile muvazi olarak Baykal Gölü ve çevresini yurt tutmuşlardır. Dinglinglerin atalarının pek çok araştırmacı tarafından Andronovo Kültürü’nü meydana getiren topluluk olduğu ifade edilmektedir. Baykal Gölü ve özellikle güney doğu kıyıları başta olmak üzere Tunç Çağı’ndan itibaren ve Demir Çağı boyunca fazla derin olmayan, geniş granit vb. levhalarla çevrili benzer özelliklere sahip sığ düzenlenmiş mezarlar Orhun havalisine kadar yayılmıştır. M.Ö. 1000 yıllarına kadar dayandırılan ve bu bakımdan Karasuk Kültürü ile diğer taraftan Glazkov Kültürü ile de bağlantıları olduğu düşünülen bu kültür dönemi mezarları özellikle Hunlar tarafından da tatbik edildiğinden oldukça önem arz etmektedir. Andronovo Kültürü’nün ardından son görüldükleri topraklar olması bakımından Hakasya ötesinde meydana gelen gelişmeler oldukça önem arz etmektedir. Zira her ne kadar tarihi kaynaklar bakımından Hunların Moğolların ataları oldukları çürütülse de antropolojik ve maddi kültür bakımından Hunların Baykal ve Yenisey bölgesi konar göçer Evropoidleri ile olan bağlantıları bulunmaktadır. Bu bakımdan Baykal ve Ötüken’e doğru kültürel gelişim devam etmiştir. Bu çalışma ile Türkiye’de henüz spesifik olarak çalışılmamış ve Hunlarla bağlantıları açıkça görülen Yassı Taş Mezar Kültürü veya Plaka Taş Mezarları olarak adlandırılan dönemin ön kültürlerle olan bağlantılarını ortaya koymaya ve mezar kültürü ve maddi kalıntılar bakımından ilişkilerini ortaya koymaya çalışacağız. Bu bakımdan Kazakistan, Yenisey ve Baykal üçgeninden Moğolistan’a uzanan hat doğrultusunda kültür devamlılığını gösteren Andronovo, Begaz Dandıbay, Karasuk ve Yassı Taş mezarlarının bağlantıları ve Hun mezarlarının özelliklerini belirterek maddi kalıntılar ve özellikle mezar yapı üslubu bakımından kültürel devamlılığı gösterilecek ve coğrafi bakımdan gelinen son noktada Çin Kaynakları referansına göre bölgede erken görülen Türk boyları bağlantıları ortaya konulacaktır.
“…In the last genetic studies on European Huns and Avars, their relationship with the Slab Grave Culture can be seen in the samples obtained from the Hun graves. 42 As a result, in Asia the situation that emerged at the end of the 2 nd millennium BC, with the above-mentioned dendogram, the connections of Glazkov, Karasuk and Tagar cultures were determined, and the borders of this burial culture, which was preserved with the arrival of the Huns 32 Konavalov,ibid,p. 19.…”
Section: Grave Building Practices Anthropological Features and Findingsmentioning
Yazılı kaynaklara göre Türklerin ataları tarafından kurulduğu bilinen en eski devlet Asya Hun Devletidir. Hunlarla ilgili en erken kayıtlar M.Ö. 2070 yılında Xia Xou Hanedanlığı’nın efsanevi öyküsüne dayanmaktadır ve buna göre bilinen ilk hükümdarı Chunwei’dir. Çin kaynaklarında bu efsane dışında kuzeyden gelip Çin topraklarına akınlar yapan konar göçerler Rong, Di, Yi, Shan Rong, Quan Yi, Quan Rong olarak adlandırılmaktaydılar. Buna göre Çin Kaynaklarında Hunların atalarına kuzey Di, Xia döneminde Xunyu, Yin döneminde Guifang, Zhou zamanında Yen-yün ve Han zamanında ise Xiongnu denilmiştir. Bunlardan Rong ve Di’ler Zhou Hanedanlığı tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra Sarı Irmağın batısına yerleştirilmişlerdir ve bunlar Kızıl Di ve Ak Di olarak iki kısma ayrılmışlardır. Hunlardan önceki Çin’in kuzey topraklarında adları zikredilen Rong, Di ve Yi kabileleri M.Ö. 771-481 yılları arasında anılmaktadırlar. Çin kaynaklarında bahsi geçen ve Modu’n tarafından itaat altına alınan boylardan biri de daha sonra Türk yazıtlarında Tölesler olarak zikredilen Dinglinglerdir. Modu’nun kuzey ve batı seferleri sırasında ilk kez adı Kırgızlar ile birlikte Modu’nun M.Ö. 201’de gerçekleştireceği Çin akınından önce zikredilen bu konar göçer Türk boyu makalemizin de konusu ile muvazi olarak Baykal Gölü ve çevresini yurt tutmuşlardır. Dinglinglerin atalarının pek çok araştırmacı tarafından Andronovo Kültürü’nü meydana getiren topluluk olduğu ifade edilmektedir. Baykal Gölü ve özellikle güney doğu kıyıları başta olmak üzere Tunç Çağı’ndan itibaren ve Demir Çağı boyunca fazla derin olmayan, geniş granit vb. levhalarla çevrili benzer özelliklere sahip sığ düzenlenmiş mezarlar Orhun havalisine kadar yayılmıştır. M.Ö. 1000 yıllarına kadar dayandırılan ve bu bakımdan Karasuk Kültürü ile diğer taraftan Glazkov Kültürü ile de bağlantıları olduğu düşünülen bu kültür dönemi mezarları özellikle Hunlar tarafından da tatbik edildiğinden oldukça önem arz etmektedir. Andronovo Kültürü’nün ardından son görüldükleri topraklar olması bakımından Hakasya ötesinde meydana gelen gelişmeler oldukça önem arz etmektedir. Zira her ne kadar tarihi kaynaklar bakımından Hunların Moğolların ataları oldukları çürütülse de antropolojik ve maddi kültür bakımından Hunların Baykal ve Yenisey bölgesi konar göçer Evropoidleri ile olan bağlantıları bulunmaktadır. Bu bakımdan Baykal ve Ötüken’e doğru kültürel gelişim devam etmiştir. Bu çalışma ile Türkiye’de henüz spesifik olarak çalışılmamış ve Hunlarla bağlantıları açıkça görülen Yassı Taş Mezar Kültürü veya Plaka Taş Mezarları olarak adlandırılan dönemin ön kültürlerle olan bağlantılarını ortaya koymaya ve mezar kültürü ve maddi kalıntılar bakımından ilişkilerini ortaya koymaya çalışacağız. Bu bakımdan Kazakistan, Yenisey ve Baykal üçgeninden Moğolistan’a uzanan hat doğrultusunda kültür devamlılığını gösteren Andronovo, Begaz Dandıbay, Karasuk ve Yassı Taş mezarlarının bağlantıları ve Hun mezarlarının özelliklerini belirterek maddi kalıntılar ve özellikle mezar yapı üslubu bakımından kültürel devamlılığı gösterilecek ve coğrafi bakımdan gelinen son noktada Çin Kaynakları referansına göre bölgede erken görülen Türk boyları bağlantıları ortaya konulacaktır.
Here we present 115 whole mitogenomes and 92 Y-chromosomal STR and SNP profiles from a Hungarian ethnic group, the Szekelys (in Romanian: Secuii, in German: Sekler) living in southeast Transylvania (Romania). The Szekelys can be traced back to the 12th century in the region, and numerous scientific theories exist as to their origin. We carefully selected sample providers that had local ancestors inhabiting small villages in the area of Odorheiu Secuiesc/Szekelyudvarhely in Romania. The results of our research and the reported data signify a qualitative leap compared to previous studies, since complete mitochondrial DNA sequences and Y-chromosomal data containing 23 STRs have not been available from the region until now. We evaluated the results with population genetic and phylogenetic methods, in the context of the modern and ancient populations that are either geographically or historically related to the Szekelys. Our results demonstrate a predominantly local uniparental make-up of the population that also indicates limited admixture with neighbouring populations. Phylogenetic analyses confirmed the presumed eastern origin of certain maternal (A, C, D) and paternal (Q, R1a) lineages and, in some cases, they could also be linked to ancient DNA data from Migration Period (5th-9th centuries AD) and Hungarian Conquest Period (10th century AD) populations.
По данным массового параллельного секвенирования игрек-хромосомы построено генеалогическое дерево гаплогруппы N-M2016, на котором располагается ветвь большинства мужчин якутов-саха N-M1982. Определены возрасты узлов ветвления дерева. Возраст ближайшего общего предка (TMRCA) 970±210 лет до нашего времени (1950 г.) одной из основных якутских мужских линий N-M1991 подтверждается датировкой методом ускорительной масс-спектрометрии образца древнего человека Yana Young [1], умершего около 766 лет до н.в. Резкий рост численности предков якутов-саха, наблюдаемый на якутской ветви N-M1982 в составе гаплогруппы N-M2016, начался с 1320±100 года нашей эры. Сроки наблюдаемого демографического взрыва согласуются с радиоуглеродной датировкой памятников кулун-атахской археологической культуры.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.