“…Günümüzde sosyal ağ kurarak bu ağlarda tolere edilebileceğinden çok fazla zaman geçirme, kontrol edilemez sosyal ağa katılma isteği ve sık sık sosyal ağa bağlanma ruhsal hastalığın bir belirtisi olarak kabul edilmekte (Griffiths, 2005;Andreassen, 2015;Kuss & Griffiths, 2017) ve bağımlılık benzeri semptomlarla ilişkilendirilmektedir. Sosyal medya bağımlılığının temelinde yüksek nevrotiklik ve dışadönüklük (Wilson, Fornasier & Whitelock, 2010;Abbasi & Drouin, 2019), utangaçlık, özyeterlik (Wang vd., 2015;Appel & Gnambs, 2019), kendini beğenme/narsizm (Casale & Fioravanti, 2018;Brailovskaia vd., 2020) gibi kişilik özelliklerinin yanı sıra sosyal izolasyonla ve yalnızlıkla başa çıkma (Shettar, Karkal, Kakunje, Mendonsa & Chandran, 2017;Korkmaz, 2021), sosyal etkileşim, kendini gösterme (Szwedo, Mikami & Allen, 2012;Andreassen, 2015;Błachnio vd., 2016;Rajesh & Rangaiah, 2020), olumsuz duygular ve yaşam stresinden kaçma, duygusal rahatlama (Wang vd., 2015;Abbasi & Drouin, 2019) gibi nedenlerin etkili olduğu açıklanmaktadır.…”