Successful management of hypothermic cardiopulmonary bypass in a malignant hyperthermia susceptible patient

Abstract

Malignant hyperthermia (MH) is a potentially lethal reaction in those that are genetically predisposed, frequently triggered by inhaled anesthetics. MH is often difficult to diagnose because it is accompanied by signs and symptoms that are shared with other disorders. The diagnosis is further obscured in cardiac surgical patients, as the signs of MH can be masked by the cardiopulmonary bypass circuit (CPB) and the use of induced hypothermia. In this case-report, we describe the successful anesthetic management of a 65-year-old MH-susceptible female, confirmed via caffeine halothane contracture test, with aortic regurgitation and ascending aortic dilatation who underwent a Bentall procedure. We have also identified certain key measures for the safe anesthetic management of these patients.

Hemşirelerin Cerrahi Hastalarında Normoterminin Sürdürülmesi Hakkındaki Bilgi Durumları ve Uygulamaları: Nitel Bir Çalışma

“…Prospektif randomize kontrollü çalışmalar, ameliyat sırasında normoterminin sürdürülmesinin, cerrahi alan enfeksiyonlarında azalma, kan kaybında azalma, daha az kardiyak komplikasyon, iyileşme süresi ve artan konfor dahil olmak üzere birçok klinik fayda sağladığını göstermiştir (Kumar et al, 2019). Ancak, normotermik aralığın değişmesi ameliyat sonrası sık karşılaşılan bir durumdur (Agarwal et al, 2020). İstenmeyen bu değişimler, birçok sorun ve komplikasyonlara neden olmakta, iyileşmeyi ve taburculuğu geciktirmekte, ameliyatın başarısını ve sağlık bakım maliyetini olumsuz etkilemektedir (Leaper, Tanner, Kiernan, Assadian, & Edmiston Jr, 2015;Vural et al, 2018).…”

“…Hastaya verilmesi planlanan infüzyonlar ve kan transfüzyonları ısıtılmadan kesinlikle verilmemelidir. Ameliyat sonrası hipotermi, varsa, hasta normotermiye ulaşılana kadar konvektif veya iletken ısı verilerek tedavi edilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yer almaktadır (Agarwal et al, 2020;Duman ve Yılmaz, 2016;(Leslie & Sessler, 2003). Bu bağlamda cerrahi hemşirelerinin rolü, hem hipotermi hem de hipertermiye katkıda bulunabilecek faktörlerin erken tespiti, cerrahi hastası için hasta temelli bir bakım planının geliştirilmesi ve perioperatif dönemde kanıta dayalı müdahalelerin uygulanmasına odaklanmalıdır.…”

“…Özellike ameliyat sonrası dönemde hipotermi görülme durumu hipertermiden daha fazladır (Allene, 2020). Ameliyat sonrası hipertermi, genellikle anestejik ajan ve süksinilkoline bağlı olup, ölüm riski yüksek olan patofizyolojik bir durumdur (Agarwal, Graham, Kigwana, & Castresana, 2020). Cerrahi hastalarında normoterminin sürdürülememesi sonucu oluşan diğer bir olay da hipotermidir.…”

“…Bunlar; anestezinin vazodilate etkisi, ameliyatların uzun sürmesi, ameliyathanenin düşük sıcaklıkta olması, ileri yaş, ASA (American Society of Anesthesiologists) skorunun II ve üstü olması, ameliyat öncesi (klinik hasta odasında, asansör, ameliyathane koridoru veya ameliyat odasında) bekleme süresinin uzaması ve ayrıca ameliyat sonrası dönemde örtülerin ıslak olması, soğuk intravenöz sıvıların, kan ve kan ürünlerinin verilmesi, kıyafetlerinin (çorap, pijama, başlık vb.) giydirilmemesi, nevresim, battaniye gibi pasif ısıtma yöntemleri ile yeterli yalıtımın sağlanmadığı durumlardır (Agarwal et al, 2020;Kumar et al, 2019). Normoterminin sağlanamaması sonucu vücut sıcaklığı istemsiz bir şekilde düşerek hipotermi meydana gelmekte ve birçok sorun ve komplikasyona (kan kaybıyla birlikte kan transfüzyonu, cerrahi alan enfeksiyonlarında ve titremede artış, termal konforda bozulma, ilaç metabolizmasının etkilenmesi, derin ven trombozu, miyokardial iskemi hasarı bağışıklık fonksiyonun bozulması ve mortalite) neden olmakta (Agarwal et al, 2020;Duman & Yılmaz, 2016) ve hastanın iyileşme süresi uzayarak hastanede kalınan sürede artış ve dolayısıyla sağlık bakım hizmetlerinde maliyet artmaktadır (Polderman, 2009).…”

“…giydirilmemesi, nevresim, battaniye gibi pasif ısıtma yöntemleri ile yeterli yalıtımın sağlanmadığı durumlardır (Agarwal et al, 2020;Kumar et al, 2019). Normoterminin sağlanamaması sonucu vücut sıcaklığı istemsiz bir şekilde düşerek hipotermi meydana gelmekte ve birçok sorun ve komplikasyona (kan kaybıyla birlikte kan transfüzyonu, cerrahi alan enfeksiyonlarında ve titremede artış, termal konforda bozulma, ilaç metabolizmasının etkilenmesi, derin ven trombozu, miyokardial iskemi hasarı bağışıklık fonksiyonun bozulması ve mortalite) neden olmakta (Agarwal et al, 2020;Duman & Yılmaz, 2016) ve hastanın iyileşme süresi uzayarak hastanede kalınan sürede artış ve dolayısıyla sağlık bakım hizmetlerinde maliyet artmaktadır (Polderman, 2009). Bu nedenle, kontrollü hipotermi oluşturulan bazı cerrahi girişimler dışında hipotermi, cerrahi hastasında istenmeyen bir sorundur (Kleimeyer et al, 2018;Vural, Çelik, Deveci, & Yasak, 2018;Yüksel & Uğraş, 2016).…”