Septic Pelvic Thrombophlebitis: Diagnosis and Management

Abstract

Septic pelvic thrombophlebitis (SPT) was initially diagnosed and described in the late 1800's. The entity had a high incidence and mortality during this period of time, and a surgical therapeutic approach was the treatment of choice. Since then, the diagnosis, incidence, and management of the entity evolved. This evolution followed the development of newer diagnostic tools such as computed tomography (CT), magnetic resonance imaging (MRI), and a better understanding of the pathophysiology of the disease. The treatment of SPT has had significant changes as well, from a surgical approach at the end of the 19th century to a medical approach after the 1960's. By using an adequate broad-spectrum antibiotic therapy, mortality has decreased. However, controversy in the management of this entity remains even till today.

Septic Pelvic Thrombophlebitis in Differential Diagnosis of Postpartum Acute Abdomen: Case Report

“…Patofizyolojik süreç, doğum veya cerrahi nedeni ile hasara uğramış pelvik ven intimasında oluşan trombüslerin bakteriler tarafından invazyonu ile gelişir. 4,5 Enfeksiyöz ajanların daha çok uterus orijinli olduğu düşünülür. En sık etken mikroorganizmalar gram-negatif fakültatif aeroplar (özellikle Escherichia coli), gram-pozitif aeroblar (streptokoklar, stafilokoklar) ve anaerop bakteriler (peptostreptokoklar, peptokoklar, Bacteriodes türleri, Clostridium türleri) dir.…”

“…En sık etken mikroorganizmalar gram-negatif fakültatif aeroplar (özellikle Escherichia coli), gram-pozitif aeroblar (streptokoklar, stafilokoklar) ve anaerop bakteriler (peptostreptokoklar, peptokoklar, Bacteriodes türleri, Clostridium türleri) dir. [2][3][4][5] Altta yatan herhangi bir risk faktörünün varlığı olasılığı artırmakla birlikte, bizim olgumuzda olduğu gibi herhangi bir risk faktörü olmadan da gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Çünkü gebelik ve erken postpartum dönemde ortaya çıkan hiperkoagülabilite ve dilate pelvik venlerde kan akımının yavaşlamasına bağlı oluşan venöz staz en önemli hazırlayıcı faktördür.…”

“…Çünkü gebelik ve erken postpartum dönemde ortaya çıkan hiperkoagülabilite ve dilate pelvik venlerde kan akımının yavaşlamasına bağlı oluşan venöz staz en önemli hazırlayıcı faktördür. 5 Ayrıca, gebelikte uterusun dekstropozisyonuna bağlı bu bölgeye olan daha fazla bası ve buradaki venlerde kan akımının farklı özellik göstermesinden ötürü OVT olgularının % 80-90'ında patolojik olay sağ ovarian vende görülür. [4][5][6] Bizim hastamızda da SPT'ye yatkınlık oluşturacak herhangi bir risk faktörü mevcut değildi ve patoloji sağ ovarian vende gelişmişti.…”

“…Olguların %20'sinde sağ ovarian vende trombüs gösterilir. 2,4,5 İkinci form DSPT'de ise doğum veya cerrahiden sonraki birkaç gün içerisinde, daha erken dönemde ve genellikle olgular hastaneden taburcu olmadan antibiyotiklere rağmen devam eden ateş mevcuttur ve genellikle ağrı yoktur. Özellikle postpartum olguda üşüme-titreme düzensiz aralıklarla ortaya çıkan ateş, yükselmiş ve plato çizen nabız vardır.…”

“…Radyolojik olarak genelde trombüs gösterile-mez. 2,4,5 Bizim OVT olgumuzda da doğum sonrası beşinci günde başlayan şikâyetler ve daha çok sağ alt kadrana lokalize şiddetli kasık ağrısı ve kabulde normal düzeyde olmasına rağmen sonraki günlerde düzensiz aralıklarla ortaya çıkan ateş mevcuttu. SPT'nin en önemli iki komplikasyonu, septik pulmoner emboli (SPE) (%13) ve metastatik apse oluşumudur.…”