[Abstract in English is at the end of the manuscript]
GİRİŞDiş kaybı prevalansı son 50 yılda pek çok endüstri ül-kesinde azalma göstermiş olmakla birlikte, 1 gelişmek-te olan ülkelerde özellikle 65 yaş ve üstünde bu oran hala yüksektir.2,3 Ülkemizde ise dişsizlik oranı 65-74 yaş grubunda %48 olarak bildirilmiştir. 4 Tam dişsizlik geçmişteki kadar sık görülmese de, hareketli protez ihtiyacı nedeniyle diş hekimine başvuran hasta sayısında azalma olmadığı belirtilmektedir.5 Bu durum, modern toplumda yaşam süresinin uzaması nedeniyle yaşlı popülasyonunun artmasına bağlanmaktadır.6,7 Bu veriler doğrultusunda günümüzde olduğu kadar gelecekte de hareketli protez uygulamalarına olan gereksinimin devam edeceği düşünülebilir.Hareketli protezler ile fonksiyonların rehabilitasyonu yaşam kalitesini artırmakta, ancak protezler ağız ortamını oral mukoza lezyonlarının gelişimine yatkın hale getirmektedir. 7,8 Buna bağlı olarak, oral mukoza lezyonlarının sıklığının hareketli protez kullanan hastalarda, kullanmayanlardan fazla olduğu çeşitli çalışmalarda bildirilmiştir.9-12 Hareketli protezle ilişkili oral mukoza lezyonları (POML), protez materyalinin yüzeyinde oluşan biyofilme veya protezin yapıldığı materyale reaksiyon olarak ya da hatalı/uyumsuz protezlerin dokuda oluşturduğu travmaya bağlı olarak oluşur. Protezlerin oral mukozayı örtmesi, travma, protezlerin uyumsuzluğu, hijyen yetersizliği, yıpranmış protezler, protezlerin devamlı kullanılması, protezlerin kullanım süresi POML için risk faktörlerini oluşturmaktadır. [13][14][15][16][17][18][19] Daha önce yapılmış çalışmalar hastaların büyük bir kısmının hijyen ve doku uyumu bakımından uygun olmayan protezleri