İlk süreli yayınlar, 17. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere'de ortaya çıkmakla birlikte; mimarlık ortamının süreli yayınlar ile karşılaşması daha geç bir tarihte gerçekleşmiştir. Bu süreli yayınların mimarlık alanındaki öncülleri ise, endüstrileşme pratiklerinin mimari üretim etkinliğini radikal biçimde değiştirmeye başladığı İngiltere, Almanya ve Fransa gibi erken sanayileşen ülkelerde ortaya çıkmıştır. Kitaba göre, sıklıkla ve çok sayıda basıldığı, dolayısıyla da daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabildiği için bu süreli yayınlar, mimari düşüncelerin de daha hızlı yayılmasını sağlamışlar ve 19. yüzyıl Avrupası'nda mimari söylemlerin üretilmesinin, aktarılmasının ve yaygınlaştırılmasının en etkin aracı haline gelmişlerdir. Türkiye'de ise ilk mimarlık süreli yayınları, mimari yazının mimarlık gündemini en etkin biçimde yönlendirdiği 20. yüzyılın ilk yarısında, 1930'ların başlarında yayınlanmaya başlayan Mimar/Arkitekt ile karşılığını bulmuştur. Batılı öncüllerinden farklı olarak, derginin öncelikli hedefi, mimarların birbirleri ile iletişim kuracakları bir platform oluşturmak, dönemin kapsamlı imar faaliyetleri doğrultusunda ülkenin farklı bölgelerinde bulunan genç Türk mimarların mesleki üretimlerinden birbirlerini ve toplumu haberdar etmek, örnek alınan Batı dünyasındaki mimari modernlikleri Türk mimarlarına tanıtmaktır. Mimar/Arkitekt, bir yandan da, genç Türk mimarları için eğitici ve öğretici bir rol üstlenmiş ve yayın hayatını sürdürdüğü 50 yıl boyunca da, Türkiye'deki mimarlık kültürünün en önemli temel taşlarından birini tanımlamıştır.